Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sağlık sorunlarıyla ilgili açıklamalarda bulunurken üniversite öğrencisi Ceren Özdemir’in öldürülmesiyle ilgili olarak da “Ceren Özdemir’in katledilmesi öyle sıradan açıklamalarla geçiştirilebilecek bir şey değil. İnanın ki burada çıldırdık resmen” dedi.
Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gazete Duvar’dan Özlem Akarsu Çelik’e konuştu.
Demirtaş’ın ailesini ve yakınlarını taşıyan minibüsün cuma günü Edirne F Tipi Cezaevi’ne giderken lastiğinin patlaması sonucu kontrolden çıkıp kaza yapmasından önce yapıldığı belirtilen röportaj şu şekilde:
Kalbinizle ilgili daha önce de sorun yaşamıştınız. Son yaşadığınız sağlık sorununda kalp damarlarınızda ani bir büzüşme meydana geldiğini öğrendik. Hekimlere sorduğumda bu durumun ciddi sorunlara yol açabileceğini öğrendim. Bu nedenle en merak edilen konu ile başlamak istiyorum. Sağlığınız nasıl?
Sağlığım artık iyi değil maalesef. Dışarıdayken yaşadığım bazı sağlık sorunlarım, buradaki koşullar nedeniyle ağırlaştı. Tam teşhis konulamadı ancak zaman zaman nefes sorunu yaşıyorum halen.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada, 26 Kasım 2019 günü saat 05.30 sıralarında sizin hücrenizden bir çağrı gitmesi üzerine görevlilerin odaya girdiğini, 112 Acil Servisin arandığını, 05.42’de ambulansla gelen doktorun sizi muayene ettiğini, doktorun hastaneye sevk edebileceğini söylemesine karşılık sizin hastaneye gitmek istemediğinizi söyledi. Başsavcılık, aynı gün kurum hekiminin de sizi muayene ettiğini, tetkikler için randevu işleminin başlatıldığını ve “dış güvenlik planlamaları oluşturulduğunu ve güvenlik sebebiyle gizli tutulan planlama doğrultusunda” 2 Aralık 2019 günü Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildiğinizi söyledi. Ne demek bu? Rahatsızlandığınızda hastaneye gitmek istemediniz mi? Sizi korumak için mi bir hafta oyalandıklarını söylüyorlar?
Adalet Bakanlığı’nın, hastaneye sevk edilmemi kulak arkası edip ağırdan aldığı anlaşılıyor. Yoksa herhangi bir güvenlik sorunu da krizi de yok ortada. İhmallerine kılıf yaratmak için bir şeyler uyduruyorlar. Cezaevi hekimi 26 Kasım’da, yani rahatsızlığı yaşadığım gün, benim de talebim doğrultusunda hastaneye sevk edilmemi uygun görerek sevk yazısını yazdı. İsteseler aynı gün bile hastaneye sevkimi yapabilirlerdi. Yine de dört gün bekledim, bir gelişme olmayınca durumu kardeşime aktardım. O da hemen cezaevi idaresiyle görüştü. İki gün bekledi, yine de gelişme olmayınca kamuoyuna açıklama yapmak zorunda kaldı.
Devleti yönetenlerden, ilgili bakanlardan ve iktidar partisinden sizi arayan, mesaj gönderen oldu mu?
Oralarda insani değerlerini yitirmemiş kimse kaldı mı ki, böyle bir incelik göstersin? Hayır, mesaj gönderen olmadı.
Hapishanelerde sağlığa erişim konusunda vahim olaylar yaşandığını zaman zaman haberleştiriyoruz. Sizin başınıza gelenlerin yanı sıra gözlemleriniz neler?
Evet, hapishanede yaşanan insan hakları ihlallerinin haddi hesabı yok. Sağlığa erişim konusu da bunlardan biri. Ben kendimden çok diğer binlerce tutsağın durumu gündeme gelsin istedim zaten. İnsanlar buralarda insanca muamele görmüyorlar. Hastaneye sevk edilme işlemleri işkenceye dönüştürüldüğü için, birçok kişi sırf bu işkenceye katlanmamak için hastaneye gitmek bile istemiyor. Hem ring aracında hem hastane mahkûm koğuşlarında hem de tedavi esnasında aşağılanan, dövülen, kelepçeli muayene dayatılan, hakarete uğrayan mahkûm sayısı hiç de az değil maalesef. TBMM bu konuyu ciddiyetle araştırıp çözümler üretmelidir.
HDP de herkes gibi sağlık sorununuzdan Aygül Demirtaş’ın sosyal medya paylaşımı üzerine haberdar olunca epey eleştirildi. Bunun üzerine sizin bu olayın duyulmasını istemediğiniz söylendi. Bunu sorduğum için bağışlayın ama ya size bir şey olsaydı?
İletişim ve koordinasyonda bizden kaynaklı bir eksiklik oldu. Burada HDP Genel Merkezinin herhangi bir duyarsızlığı söz konusu değil. Bu son yaşananlardan sonra anladım ki, daha özenli ve dikkatli olmam gerekiyormuş. Ama bazen insan kendi derdini dile getirmekte pek istekli olmayabiliyor, en azından ben bazen öyleyim. Yine de partimi ve kamuoyunu bilgilendirmekte daha dikkatli olmalıydım sanırım.