Değişim doğru lider ister
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki “Değişim doğru lider ister” başlıklı yazısı;
Her toplumun davranış kodlarını belirleyen en önemli faktör, bu kodların tarihsel süreç içerisinde kabul görünen ve diğer türlere göre üstünlük sağlayan sosyal kültürüdür.
Sosyal ve sınıfsal çelişkilerin yaşanması, doğanın kurgusu içerisindeki toplumların yer alış dinamiklerinin tepkileriyle orantılıdır.
Sosyal çelişkileri yaşamış olan toplumların gösterdikleri tavırların bütünlüğü bir analitik süreç içinde yorumlanması etkin bir demokratik içerik taşır. Tabii ki sonuç üzerindeki etkisinin önceliği bu travmaların giderilmesi üzerine olacağı için, karşılaşılacak yeni durumda eski hükümlerin bir geçerliliği ve masaya yeniden gelmesi söz konusu olamaz.
Ama, bizdeki gibi feodal toplumlarda ise; her koşulda geçmiş travmalar ve yaşananlar yeni oluşumla içerisinde kullanılmaya ve masaüstüne pazarlık koşuluyla koyulmaya hazır olarak bekletilir.
Bu bir davranış kodudur. Kökeni, tarihsel süreçte davranış türleri içerisinde öncelik olarak diğerlerine üstünlük sağlamasından kaynaklanır. Çünkü yaşanmamış olan sosyal çelişkiler kendi kurgusu içerisinde edilgen bir muhafazakâr ve tutucu bir davranış türüne eğrilmiştir.
Bu erkek egemen davranış türünün en belirgin özelliği doğa, kadın ve çocuğa karşı gösterilen yok sayma kurgusudur. Bu yapının geçerliliği, inanç türlerindeki üstünlüğüyle de kendini çok net olarak ifade eder.
Feodal ve arabesk bir tepkidir bu…
Bu aynı zamanda bir sosyal sömürü mekanizmasını da oluşturur ki ana hedef budur.
Arz-talep dengesindeki ahlaki kurgu erozyona uğrayarak tamamen çıkar ilişkisi üzerine kendine bir yer edinir.
Bu tabii ki, ailede başlayan ilişki ile kadın-erkek ilişkisine kadar varan süreçte, herkesin kendi kişisel beklentilerine göre tavrını alarak karşı tarafı kullanmaya kadar giden bir çalışmadır.
Beklentilerin tamamı, emek vermeden kazanılacak hak edilmemiş ‘rant’ parçalarıdır.
Spor, sanat, eğitim, ticaret, siyaset… Hangi kurguyu incelerseniz aynı taleplerin bu kurumlarda yer edindiğini görürüsünüz.
İşte asıl sorun bunu değiştirebilmektir.
Değişim süreç olarak sonsuzluk zaman dilimine sahiptir. Bir noktada bitmesi veya hedef olarak bir sonuca varması mümkün değildir. Zaman dilimlerinin içindeki koşulların zorlamalarına karşılık bulmak temel hedef olarak alınmalıdır. Çünkü birbirine muhtaç olan ve birbirini tamamlayan zaman içindeki ihtiyaçlara cevap vermemek, mevcut yapının dışına çıkarak ‘kaos’ ortamının varlığını kabul etmek anlamına gelir.
Görünen o ki; tüm değersizlikleri bertaraf edecek ve ana unsur üzerinden giderek tüm oluşumu sağlayan parçalara değer katacak bir iradeye ihtiyaç vardır.
Öncelikle bir lider talebi ortaya çıkmaktadır. Lider, değişim odaklı bir donanıma sahip olur. Var olanla değil olması gereken üzerinden değişimi sağlar. Yöneticiyle lider arasındaki fark budur.
Hele hele toplumsal bir değere sahip ve sivil toplum yapısındaki büyük, kendi alanında yönetmeye aday milyonları temsil eden kurumlara karşı liderlik talebin önemli unsuru ahlaki ve etik değeler üzerinden değişimi sağlamaktır.
Spor kulüplerinin içinden çıkamadığı en büyük açmaz budur. Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım dönemiyle, Beşiktaş’ın Bilgili, Demirören dönemleri ve özellikle Fikret Orman’ın şu an Beşiktaş’ı yönetme zaafları ve bireysel donanım sorunlarıyla yaşattığı erozyon, belki bir daha düzelemeyecek kadar büyük zarar içermektedir. Ki ortaya koyduğu irade, bırakın liderliği yöneticilik iradesi bile değildir.
Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta daha önce yönetim kurulunda bulunan kişilerin hiçbir tepki göstermeden sürece devam etmeleri, edilgen bir toplumun muhafazakâr yapısının ‘rant’ beklentisinden başka bir şey olmadığının kanıtıdır.
Fenerbahçe’nin şansı; genel kurulun sürece müdahale etmesidir. Beşiktaş genel kurulunun Fikret Orman’a müdahale iradesine karşı yapılan usulsüzlük Beşiktaş adına büyük şansızlıktır.
Ali Koç’un Fenerbahçe üzerinden tepkileri ile Hürser Tekinoktay’ın Beşiktaş için açıkladığı manifestoları arasındaki fark da bu değişim liderliğindeki doğruyu bulma açısından önemli kıyaslar içermektedir.
İki yaklaşımın tepkisel liderlik fakları ve talepleri değişimin etrafında strateji belirlemektedir.
Stratejilerin tamamı duvara karşı.
Müslüm Gülhan / NationalTurk