Davutoğlu neden aday olmayacağını açıkladı! “Takip edilen yöntemi…”
Başbakan Ahmet Davutoğlu beklenen konuşmasını yaptı ve 22 Mayıs’taki kongrede aday olmayacağını açıkladı.
Davutoğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle;
“Aziz milletim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak hepinizi selamlıyorum.
Son 25 yıldır en köklü dönüşümlerin geçtiği bir süreçteyiz. Bir akademisyen, danışman ve başbakan olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Bugün sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum.
Kurucu liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal emaneti devraldım. Canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Geldiğimiz bu noktada birlikte bir muhasebe ve gelecekle ilgili beklentilerimizi paylaşmak kanaatindeyim.
Birinci dönem 28 ağustos 2014 ve 7 haziran 2015 arasındaki dönemdir. Bu dönemin en önemli meydan okuması, karizmatik bir liderden sonra AK Parti’nin geleceğe hazırlanmasıdır. Geçmiş göstermiştir ki karizmatik liderlerden sonra bir boşluk doğar.
Benim hedefim AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin muhafazası olmuştur. Benim AK Parti Genel Başkanlığımda bu partiden tek bir istifa yaşanmamış ve parti omurgasından bir şey eksilmemiştir. Bu önemli bir meydan okumaydı.
İkinci hedefim ülkeyi suhuletle seçime götürmekti. Üçüncü olarak terör olayları vardı. Hem bu olayların üstesinden gelmek, yaraları sarmak, hem de kapsamlı bir güvenlik planlamasını hayata geçirdik.
Dördüncü hedef bütün yatırımların eksiksiz sürdürülmesi ve devam etmesi yanında ekonomik istikrarın muhafaza edilmesiydi.
İkinci dönemimiz en kritik dönemdi, 7 Haziran 1 Kasım arası. Puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı partimizde hüzün vardı. Bu binanın balkonunda şunu söyledim: Başınızı dik tutun.
7 Haziran’da seçim neticeleri dolayısıyla başlarımızın öne eğilmesini gerektirecek hiçbir şey yaşanmadı. 7 Haziran – 1 Kasım arası hükümetsizlik bekleyenler çelikleşmiş iradeyi karşılarında buldular.
23 Temmuz günü bütün güvenlik birimlerimizle, madem ki Türkiye’ye savaş ilan edilmiştir, ülkemiz terörden temizlenene kadar devam edeceğiz dedik.
1 Kasım seçimlerine suhuletle gittik ve dünyadan kimsenin tartışmadığı gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı.
Yeni bir dönem başlamıştı, 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu. İlk aldığımız karar şuydu: Madem ki milletimiz bize güvendi, vaatlerimizi dört yıla yaymayacağız, 3 ayda yerine getireceğiz.
3 aylık dönemde bütün vaatlerimizi yerine getirmiş olmanın huzurunu ve gururunu yaşıyorum. 1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak verdiğimi hiçbir söz yarım kalmış değildir.
Sivil bir anayasa için de kurullar oluşturduk. Muhalefet liderleriyle konuştuk. Terörle mücadele bağlamında Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Hamdolsun bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor.
64. hükümet döneminde bir başka hedef güven ve istikrarı ekonomide halim kılmaktı. Parıltılı bir bahar dönemi yaşıyoruz ekonomimizde. Son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır. Kimse ekonominin verileriyle oynamaya kalkmasın.
Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümetleri devam edecektir. Yine bu dönemde dış politikaların temel sütunlarını güçlendirmek için çalışmalar yaptık. Kaçak mülteci geçişleri bitme noktasına geldi.
En önemli hedeflerimizden biri inşallah tamamlanacak vize muafiyeti konusunda adımlar atılmasıydı. Vize muafiyeti konusundaki tavsiye kararı ülkemize hayırlı olsun. Bunları yaparken başbakan olarak taşıdığım sorumluluğun hakkını vermekti. Bu dönem güçlü cumhurbaşkanı güçlü başbakan dönemiydi.
O gün cumhurbaşkanımız emanetçi istemiyorum demişti.
Ben emaneti üstlendim. Ama başbakanlık makamının da hakkını verdim. Teşkilat atamalarında hiçbir müdahalem olmamıştır. 12 yıl boyunca nasıl olduysa öyle olmuştur.
Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK’daki gelişmeler ve son istişareler çerçevesinde 22 Mayıs günü tüzük gereği partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldım. Şimdi haklı oalrak şöyle bir sual vardır: Bütün bu tabloya rağmen neden siz yüzde 49,5 oy almışken aday olmamayı düşünüyorsunuz?
Bu haklı bir sorudur. Hatta son anketlerde yüzde 54,2’yi aşmış görünüyoruz. Bizim dönemlerimiz bir başarı dönemidir. Bir başarısızlık ya da bir pişmanlık söz konusu değildir.
Neden böyle bir kararı aldım? Hayat insana çok şey öğretiyor. Benim terk etmediğim prensiplerim var. Doktora yaparken profesörlüğü hedefledim ancak zamanı gelmeden istemedim.
Makamların hiçbirisini ben talep etmedim. Hiçbirisi için lobi yapmak ya da talepte bulunmak gibi bir hedefim olmadı. Mutabakatın olmadığı yerde genel başkanlığa aday olmak istemedim.
En güçlü insan kendisiyle barışlık olan insandır. Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım. İnandığım hiçbir yerden de geri adım atmadım.
Pazarlığa dayalı bir mevki makam hesabı içinde olmadım.
Yoldan önce yol arkadaşı sözü vardır. Ben yola çıktığım arkadaşlarımın benimle olmalarını isterim. Olmadıklarında da bana söylemelerini isterim.
Son MKYK’da yaşananlar çok önem arz etmiyor. İlk imzayı ben attım. Ancak takip edilen yöntemi refik olrak düşünmedim. Bu anlamda yaptığım istişareler neticesinde AK Parti’nin birliği için refik değişmesindense genel başkanın değişmesinin daha doğru olacağını düşündüm.
Bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Bütün arkadaşlar birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. AK Parti’nin kaderi sadece AK Parti’nin kaderi değildir, Türkiye’nin kaderidir.
Ben grup konuşmasında kendimi bağladım. Bu bağlılık çerçevesinde de adımlarımı atacağım. Beş temel hukuku gözeteceğimi söylemek isterim.
Birincisi cumhurbaşkanı ile aramızdaki insani kardeşlik hukukudur. Cumhurbaşkanı ile dostluğum her şeyin önünde. Cumhurbaşkanı ile son nefesime kadar kardeşlik ilişkimi sürdüreceğim.
Onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur. Bundan soran kimse yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmesin.
Siyasete girme kararını ben AK Partimizin kapatıla davası açıldığı gün verdim. Olağanüstü kongreye aday olmayacağım ancak AK Parti’nin neferi olarak mücadelemi son ana kadar sürdüreceğim.
İkinci koruyacağım hukuk partimin hukukudur. Kim ki partimizde bir gedik açmaya, partimizden yolunu ayırmaya çalışırsa onun karşısında ben olurum.
Bütün teşkilatlarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Onlara diyorum ki bugüne kadar önünüzdeydim bugünden itibaren içinizdeyim.
Üçüncü alanımız 1 Kasım’da bize oy verenlerin, seçmenlerin hukukudur. Dört yıllık bir hukuk oluştuğunu düşünüyorduk ancak bunun kısa sürmesi emin olun benim tercihim değildir, ortaya çıkan bir zaruretin gereğidir. Hem teşekkür ediyorum hem de haklarınızı helal etmenizi diliyorum.
Konyalı seçmenlerime özel olarak teşekkür ediyorum. Kimseye sitem, öfke, kırgınlık hissetmiyorum. Konyalıların kimseye sitem duymamasını diliyorum. Allah’tan üstün olan yoktur.
Dördüncü hukuk alanı ülkemizin hukukudur. Kimsenin ülkemize zarar vermesine izin vermedim. Bize oy vermeyen vatandaşlarımıza da sesleniyorum, ola ki kalbinizi kıracak bir şey yapmışsak haklarınızı helal edin. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama ülkemizin geleceği çerçevesinde yüreğimiz aynı şekilde atmalıdır. Bütün vatandaşlarımızın hukukunu gelecekte de koruyacağımı söylemek isterim.
Beşinci olarak gönül coğrafyamızın hukukudur. Bütün bir gönül coğrafyamız Tükiye ile geleceğini bir görmektedir.”