CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, Musul’daki gelişmelerle ilgili olarak ‘Bu sorun ulusal sorundur. Gözü dönmüş çetelere Türkiye, bir bütünlük içinde aymazlıklarının karşılığını mutlaka gösterecek güçtedir’ dedi.
Haluk Koç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Irak’ta IŞİD’in Musul’a saldırısı ve konsolosluk çalışanlarını rehin almasının “iktidarın dış politika rezaletinde malumun ilanını ortaya koyduğunu” ifade ederek, hükümetin öncelikli görevinin sapkın gruplar tarafından rehin alınan yurttaşlar ve tır şoförlerinin kurtarılması olduğunu, ayrıca çatışma bölgesindeki Tuzhurmatu’daki Türkmenler’in can güvenliğinin de sağlanması gerektiğini söyledi.
Konuyla ilgili sağduyulu, akılcı davranma sorumluluğunun herkese düştüğünü, bunun CHP’ye düşen tarafını yerine getireceklerini belirten Koç, şöyle konuştu:
“Bay Davutoğlu, Erdoğan, Atalay ve Fidan dörtlüsünün beceriksizlik ve felaket Nobel’i ödülü alabilecek dış politika ihtiraslarının yanlışlarını ortaya koymak durumundayız. Türkiye, Ortadoğu’da gelişen etnik, dinsel ve mezhep odaklı çatışmaların hep dışında kalmıştır. Büyük devlet olmanın vakarıyla, dengeli politikasıyla bu çatışma ve tartışmaların dışında tutmuştur kendisini, taraf olmamıştır. Ne yazik ki AKP’nin iktidara gelmesinden sonra bu geleneksel politika çizgisi kırılmış, rotasından çıkartılmıştır. Bölgede her olaya, her gelişmeye maalesef Türkiye taraf olarak yaklaşmış, daha da ileri giderek mezhep tercihli pozisyon almış, cüretkar destekler sunmuş, tavizler sergilemiştir. Kendisini stratejik derinlik dehası olarak sunan bir Dışişleri Bakanı şu anda Türkiye’de görev yapıyor. Bütün stratejisini büyük bir derinlikten çıkarıyor, bu çapraşık konuları Türkiye’nin başına sıkıntı örebilecek şekilde önümüze getirip koyuyor. Bu kişi tek başına yapmıyor bu işi. Onun görev yaptığı hükümetin başındaki kişinin siyasi ihtiras ve saplantılarını da arkasına alıyor ve bu şekilde işledikleri yanlışlar Türkiye’yi bugün bölgede terörün hedefi ülke haline getirmiştir. İhvan ekseninde tercihler üzerine politikalarını kurdular ve Türkiye yavaş yavaş bu yörüngeden saparak radikal sapkın terör örgütlerinin hamiliğine kadar sürüklenir hale gelmiştir. Suriye’de Esad’ın yönetimini devirmek adına doğrudan ve dolaylı yollardan terörist örgütlerini destekler çizgiye geldiler. CHP olarak başından beri sağduyulu uyarı, tespit ve eleştirilere yer verdik, fakat bunlara gözlerini kapadılar, kulaklarını tıkadılar, vicdanlarını kapattılar. CHP’nin yaptığı bu sağduyuyu tespitlerini demagojiyle CHP’ye saldırmanın aracı haline getirdiler.”
-“Dün yaşanan acizlik…”
Koç, dün bir acizlik yaşandığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin belediye başkanlarıyla toplantı yaptığını hatırlatarak, “Musul’daki konsolos Ankara’yı arıyor. Bir takım silahlı militanlar ta konsolosluğun muhasara edildiğini söyledi. Başbakan’a bu bilgiyi iletiliyor. Konsolos, ‘gerekli güvenlik tertibatımız var’ diyor. Başbakan toplantıyı kesmiyor, o her zamanki nakaratı içinde bildik cümleleri tekrar ediyor. Hiç bir şey olmamış gibi şu talimatı veriyor ‘diplomatik yollardan halledin.’ Diplomatik yollardan halloluyor. Türk Bayrağı orada da iniyor, yerine terör örgütü bayrağı çekiliyor, 49 Türk yurttaşı alıp götürülüyor. Fotoğraf bu….Acziyete, umursamazlığa, aldırmazlığa, yüzeyselliğe bakar mısınız. O toplantıyı kesip sürecin başına kesmen için daha ne gerekiyor Sayın Başbakan. Kurulu plak, aynı nakarat devam. Günlük iki saat milleti uyutma seansına devam” diye konuştu.
Türkiye’nin, AK iktidarı döneminde Suriye’deki kanlı iç savaşa katılmak için dünyanın her ülkesinden gelen radikal unsurların bu ülkeye geçiş köprü ülke olarak kullanıldığını savunan Koç, kimseye niye geldin, nereye gidiyorsun denilmediğini, Batılı ülkelerden gelenlerin ağırlıklı olarak Hatay’a gittiğini, kevgire dönen sınırdan istedikleri gibi gidip, kafalarına göre takılıp istedikleri örgüte girip her türlü vahşetin içine girdiklerini, öldürdüklerini, yaralananların Türkiye’ye getirilerek hastanelerde öncelikle tedavi edildiğini, silah ve lojistik destek alıp tekrar Suriye’ye bela çıkartmaya gittiklerini söyledi.
Koç, “Taksim’de üç kişi yürürken TOMA’ları, polis joplarını, panzerleri hazır edenler; sınır kevgire dönmüş, orada akan kan Türkiye üzerinden gidenler tarafından akıtılıyor, çıt yok. Tam tersine insani yardım adı altında tırlar dolusu mühimmat, cephane sınıra sevk ediliyor ve bu terör gruplarına aktarılıyor. İhbar üzerine çevrilen tırlar var. Bunları arayan savcı ve emniyet görelileri açığa alınıyor, takibata uğruyor, MİT ile ilgili özel kanun çıkarılıyor, sorumsuzluk ve yargılanmazlık zırhı giydiriliyor. Türkiye’nin bir çok ilinden, Doğu illerinden bir çok genç ellerini kollarını sallayarak aynı çetelerle buluşmak için sınırı geçip gidip katliam çetelerinin içinde yer alıyor. Gene sorgu sual yok. Bu hamilik, destek değil de nedir? ” görüşünü savundu.
Her şeyin açık ve dünyanın güzü önünde olduğunu, sorunun uluslararası toplantılarda dile getirildiğini, Türkiye’nin teröre silahla destek verdiğinin uluslararası basında yer aldığını ancak hepsinin üstüne yatıldığını anlatan Koç, şunları kaydetti:
“Bizimkiler elleriyle bir canavarı büyütmeye devam ediyorlar. Aynı Sovyet iş sonrasında Afganistan-Pakistan sınırındaki Peşaver’de yaşananlar gibi…AKP mantığı, Afganistan’ı naklen Türkiye’nin yanı başına getiriyor, radikal terör örgütleri bakımından. Batı örgütlerin hakimiyetindeki toprak parçalarına komşu olmanın tedirginliğini yaşıyorlar. Soru çok açık…El Nusra ve IŞİD militanlarını düne kadar niye desteklediniz, nasıl desteklediniz, bugün hangi gerekçeyle bunları terör listesine aldınız, hangi zorunluluktan doğdu terör listesine almak? Daha düne kadar kol kolaydınız, her türlü desteği verdiniz. Geçen hafta terör listesine aldılar. Bu örgüt elemanlarını silahlandıran siz misiniz, değil misiniz? Bu canavarların sırtını sıvazlayıp her türlü desteği veren, yaralandığında tedavi eden, zaman zaman geldiklerinde onlarla sarmaş dolaş fotoğraf çektiren siz ve sizin kankalarınız değil mi? Aynı Suriye gibi AKP Irak’ın da iç işlerine karışıp taraf olmaktan hiçbir beis görmedi. Aynı politikayı izledi, Irakta’da da mezhep odaklı tercihte bulundu. Merkezi Irak Hükümeti’ni dışladı, farklı tercihlerini devreye soktu. Bu tercihler ve mezhep odaklı duyarlılıklarla yürütülen dış politika maskaralığı artık acı sonuçlarını vermektedir. Milletçe bunun acı sonuçlarını yaşıyor ve görüyoruz. Unutulmamalı ki IŞİD ter sadece Irak ve Suriye çin değil, Türkiye ve dünya için de büyük tehlike ve tehdittir. Aymazlık, inat, başarısızlığı açık olan tercihlerde ısrar etmek, Türkiye’yi bugünkünden çok daha fazla, riskli, tehlikeli günlere sürüklemektedir. Türkiye caydırıcılığını makul yollardan göstererek ve kanıtlayarak mahsur tutulan tüm konsolosluk görevlileri ve tır şoförlerini bu çetelerdenkurtarmalı ve sağlıklı olarak tahliye etmelerini sağlamakla zorunludur. Şii olsun, Sünni olun çatışma bölgesindeki Türkmenler’in can ve mal güvenliğini tereddüt taşımayacak şekilde korumak zorundadır. Bu kararlılığını gözü dönmüş çetelere kanıtlamak durumundadır. Türkiye, eğer bölgede sıcak çatışmaya sokulacak olursa, bunun sorumlusunun bu tablonun doğmasının nedeni olan politikaların uygulayıcısı olan Erdoğan olacağının da iyi bilinmesi gerekmektedir.”
Sorulması gereken sorunun diplomatların zamanında niçin tahliye edilmediklerinin geldiğini belirten Koç, “Gelişmelerin gerçek mahiyeti ne olursa olsun şu an ulus olarak arkasında durmamız gereken ilk ve tek hedef; vatandaşlarımızın salimen özgürlüklerine kavuşmalarını sağlamak olmalıdır. Bu noktada tüm milletimiz birlik ve beraberlik içinedir. Hiç kimse Türkiye’deki iç politika dengelerinde ortaya konan tespit ve eleştirileri, Türkiye’de bir kararsızlık sergilenecek olarak almasın. Türkiye büyük bir devlettir, bu sorun ulusal sorundur. Gözü dönmüş çetelere Türkiye, bir bütünlük içinde aymazlıklarının karşılığını mutlaka gösterecek güçtedir. CHP, bu hassas günde kendisine düşen sorumluluğu yerine getirecektir” dedi.
Koç, Davutoğlu’nun konuyla ilgili açıklamasının “klişe yorumlar’ olduğunu savunarak, Türkiye’nin bir bütün olarak sorunun arkasında durduğunu söyledi. Koç, “Bay Davutoğlu, herhalde ABD’de kulis faaliyetlerin ara vermek zorunda kaldı, döndü. Bilgi verme noktasında genel merkezleri ziyaret edecek. Türkiye’yi ilgilendiren gelişme olduğunda böyle bir devlet alışkanlığı olduğunu farkında olmadılar. Bugün böyle bir gerek hissetmişler. CHP, devletin teamüllerine saygılı bir partidir. Bu ziyareti o çerçevede kabul etmiştir” diye konuştu.