CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “PKK terör örgütüne buradan çağrı yapmamız lazım; bir an önce silahları bırakmalıdır, bir an önce hendek kazmaktan vazgeçmelidir. Kürt sorununun çözüleceği tek adres TBMM’dir” dedi.
Meclis’te, Parlamentolararası Kudüs Platformu üyeleri ile görüşen Altay, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin özellikle Filistin davasında iktidar, muhalefet ve diğer küçük partilerle, milletçe hiçbir ayrım yapmadan tek yürek olduğunu söyledi.
“Gazze’de olsun, Kudüs’te olsun bütün Filistin topraklarında İsrail zulmüne maruz kalan dindaşlarımıza görülen zulüm bizim de içimizi acıtmaktadır” diyen Altay, başta siyasetçiler olmak üzere cezaevindeki bütün Filistinlilerin derhal salıverilmesi ve ablukanın bitmesi gerektiğini ifade etti.
Altay, Filistin davasının sadece Filistinlilerin, Müslümanların değil, bütün insanlığın, insan olan herkesin davası olduğunu vurguladı.
Filistin konusunda Arap dünyasındaki yöneticilerin, siyasetçilerin daha yüksek bir hassasiyet ve refleks göstermesinde fayda olduğunu belirten Altay, “İnsan haklarının ön plana çıktığı bir dünyadayız. Hal böyleyken bütün dünyanın Filistin’de olup bitenleri seyretmesi, seyirci kalması, refleks göstermemesi kabul edilemez” diye konuştu.
Parlamentolararası Kudüs Platformu’nun Filistin davasına en büyük hizmeti yapabilecek organizasyon olduğuna inandığının altını çizen Altay, CHP olarak bu platformda bulunmaktan büyük memnuniyet duyacaklarını kaydetti.
Türkiye’nin ve partilerinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin bu olaylara bakışlarının ana ekseni olduğunu vurgulayan Altay, “CHP ve Türkiye, kim bir haksızlığa uğramışsa zaten onun yanında olma ahlakındadır. Hele hele söz konusu Filistin halkıysa biz bu haksızlığı kendimize yapılmış sayarız. Allah başta Filistin halkı olmak üzere bütün mazlumlara yardımcısı olsun” dedi.
– “Terörizme mazeret, vesile, dayanak olamaz”
Engin Altay, gazetecilerin, İslam ülkelerinin teröre karşı bir iş birliğini nasıl değerlendirdiği sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Hiçbir insani, kültürel, sosyal, demokratik talep teröre ve terörizme mazeret, vesile, dayanak olamaz. Bu bakımdan terörle mücadele sadece Türkiye’nin değil, bütün insanlığın ortak sorunudur. Yüce dinimizin kimi terör örgütlerinden kaynaklı olarak dünyada terörle anılır hale gelmesi bütün Müslümanları da incitmektedir. Terörle mücadele konusunda Müslüman ülkelerin iş birliği yapması bizim de tasvip ettiğimiz, doğru bulduğumuz, çok iyi yol alınmasını umduğumuz bir süreçtir.”
Güneydoğu’da büyük bir operasyon hazırlığından bahsedildiğinin belirtilmesi üzerine Altay, devletin terörle etkin mücadele etmesi gerektiğini ve bunda hiçbir tereddüt olmadığını ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“PKK terör örgütünün oradaki ahaliye bu hendekleri zorla kazdırdığını da biliyoruz. Devlet bununla etkin mücadele etmelidir. Ama bunu yaparken temel hak ve özgürlükleri geri planda bırakmamalı, devlet orada yapacağı her şeyi hukuk çerçevesinde yapmalıdır. Devlet terör örgütü gibi hareket etmemelidir. Yanlış anlaşılmasın, terörle mücadele devletin etkin şekilde sürdürmesi gereken bir iştir. Bölge halkını iki ateş arasında bırakmamak lazım. Bölge halkı ciddi bir can ve mal güvenliği endişesi yaşıyor. Ama işin gerçeği oradaki kimi ilçelerde artık devlet otoritesini kaybetmiş gibi görülüyor.
Burada olan bölge halkına oluyor. PKK terör örgütüne de buradan çağrı yapmamız lazım, bir an önce silahları bırakmalıdır, bir an önce hendek kazmaktan vazgeçmelidir. Kürt sorununun çözüleceği tek adres TBMM’dir. Bölgede yeni bir göç dalgasından, Suriyeli göçmenler gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan Türkiye’nin Orta Anadolusu’na, batı illerine bir göç dalgasının başlaması Türkiye’yi dünyaya rezil eder. Devletin bu konuda da dikkatli ve hassas olması lazım.”
– “Devletin otoritesini kaybettiğinin açık bir ifadesi”
Altay, “öğretmenlerin geri çekilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine, devletin otoritesini kaybettiğinin açık bir ifadesi, göstergesi olduğunu kaydetti. Bunun Türkiye ve hükümet için vahim bir manzara olduğunu dile getiren Altay, “Bu AKP hükümetlerinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yönelik ve terörle mücadele konusundaki aczinin, beceriksizliğinin, zaafının işaretidir. Çözüm süreci diye başlattıkları süreç bu hale geldi. Şehirlere, ilçelere bu insan kaynağı yığınağı, bomba, silah yığınağı yapılırken Türkiye’yi kim idare ediyordu bunu da milletimizin takdirine sunmak isterim” diye konuştu.
“HDP’nin hendeklerin kapatılmasına yönelik bir tavır koymamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Altay, “Dün Figen Yüksekdağ’ı dinlediğim kadarıyla hendeklerle ilgili bir tavır koydu. Bence şu anda HDP de orada iki ateş arasında kaldı. Ama devletin hukuk çerçevesi içerisinde, hukuk devleti olduğunu unutmayarak ama terörle de mutlaka ve mutlaka etkin mücadele etmesi lazım” yanıtını verdi.
Altay, dün yine Silvan’da 3 şehit olduğunu ve bunun milletin yüreğini kanattığını ifade ederek, “Milletçe üzüntü, acı içindeyiz. Türkiye topraklarında yaşayan bütün vatandaşlarımızın Kürt, Türk hiç fark etmez, kimsenin burnunun kanamamasını istiyoruz. Bunun tek yolu var, devletin terörle etkin mücadelesi” dedi.
– “Yargının yürütmenin sopası haline geldiğinin açık delilleri”
Altay, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem hakkında Cumhuriyet Savcılığı’nca başlatılan bir soruşturma olduğu ve Erdem’in vatana ihanetle suçlandığı yönündeki soruya, şu karşılığı verdi:
“Eren Erdem’in açıkladığı konu Cumhuriyet Savcılığı’nın iddianamesinde var olan bir konu. O savcı önce bu iddianameyi yazan savcıyla ilgili bir vatana ihanet iddianamesi açsın, sonra sıra Erdem’e gelsin. Bunlar hukukun, yargının, yürütmenin sopası haline geldiğinin çok açık delilleridir. Maalesef Türkiye’de yargı yürütme organının sopasına, maşasına dönüşmüş durumda. Bu, hukuk devletlerinde vahim bir manzaradır. O savcı önce fezlekeyi, iddianameyi hazırlayan savcı hakkında bir şey yapsın. Bir de öyle bakalım olaya.”
Yirmiye yakın güvenlik görevlisinin örgütün elinde olduğunun ifade edilmesi üzerine Altay, konuyla ilgili kendilerinde bir bilgi olmadığını vurgulayarak, en son 2 uzman çavuşun kaçırıldığını bildiklerini söyledi.
Hükümetin bu konuda ne halka ne parlamentoya bilgi vermediği için rivayetlere göre konuşmak durumunda kalındığını savunan Altay, bugün hükümetin olup bitenlerle ilgili parlamentoya bilgi vermesini isteyeceklerini kaydetti. Altay, “Hükümetin parlamentodan istediği bir şey varsa parlamento bunu hükümetten esirgemez. Ama hükümetin bu konudaki politikasını ben değil, kimse anlamış değil. Hükümet ne yaptığını bilmez halde” dedi.