Chatham House’dan çarpıcı Rusya raporu
İngiltere’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House, Batı ülkelerinin Rusya‘ya yönelik izlediği politikaların değerlendirildiği 58 sayfalık “Rus zorluğu” başlıklı raporunu yayımladı.
İngiltere’nin iki eski Moskova büyükelçisinin analizlerinin de yer aldığı raporda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yönetiminin yürüttüğü dış politikalara değinilerek, Batı’nın Rusya’ya yönelik “zayıf ve ikna edici olmayan karşılıklarının” Putin’in hırsına güç kattığı belirtildi.
Rusya’ya yönelik izlenen “yaptırımlar temelli politikaların”, Rusya’daki rejim değişikliğini kışkırtmaya doğrudan hedefli olmadığı belirtilen raporda, “Bu yaptırım temelli politikaların, Putin’in yönünü değiştirmesi de beklenmiyor. Ancak Putin’in uzlaşmazlığı dikkate alınarak, bu, er ya da geç, Putin’in çöküşüne yol açmak için her bir yönden Putin üzerinde baskı oluşturma girişimine dönüştü. Eğer Vladimir Putin bu yolda ilerleyemeye devam ederse, ekonomik yıkıma uğrayacak. Eğer geri adam atarsa, o zaman da iç rejim değişikliğiyle karşı karşıya kalabilir” denildi.
Avrupalı hükümetlere, Ukrana’ya verdikleri desteği daha derin analiz etmeleri gerektiği tavsiyesinde bulunulan raporda, gelecekteki krizlere ile uzun dönemde Avrupa’nın güvenliği bakımından Rusya’nın nasıl ele alınacağına ilişkin detaylı değerlendirmelere yer verildi.
Batı’nın karar alma mekanizmasının test edildiğini hatırlatan uzmanlar, Avrupa güvenliğinin geleceği bakımından dönüm noktasının Ukrayna olduğunu vurgulayarak, raporda şu ifadeleri kullandı:
“Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik büyük bir ilgisi olabilir ama Batı’nın Soğuk Savaş sonrası dönemi muhafaza etmeye yönelik daha büyük bir ilgisi bulunuyor. Eğer bu dağıtılırsa, NATO ve AB’nin çöküşü de akıllara gelebilir. Son 5 yılın kaçamak cevapları hali hazırda Batı’ya pahalıya mal oldu. Rusya’nın dış politikasında izlediğin yolun besbelli sürekliliğine rağmen Batı, bu dış politikayı takip etmekte başarısız oldu. Tartışmasız, bu yol değişmeyecek. Ancak Rusya’nın dış politika hırslarının daha önce hiç olmadığı kadar net olması gerçeği, Batı’nın bu hırslarla mücadele etmesi ve durumu nihayetinde iyileştirmesi için fırsat tanıyor.”