Gezi Parkı eylemlerinde sürekli orantısız güç kullandığı için eleştirilen çevik kuvvet polislerine Şube Müdürü Fatih Sarıyıldız’ın ‘Çanakkale destanından sonra 2. destanı sizler yazıyorsunuz’ mesajı gönderdiği iddia edildi.

Çevik Kuvvet Şube Müdürü Fatih Sarıyıldız’ın, 13 Haziran günü saat 17.03’te İstanbul’da görev yapan çevik polise “Çanakkale destanından sonra 2. destanı sizler yazıyorsunuz” dediği bir mesaj gönderildiği iddia edildi.

“Çevik Kuvvetimizin kahraman evlatları!” şeklinde başlayan mesajda “Çanakkale Destanı’ndan sonra 2. destanı sizler yazıyorsunuz. Molotofla kolu yanan kardeşimiz kolu sargılı göreve koşuyor… Düğününü yapan kardeşimiz ertesi gün çıkıp geliyor… Birçok yaralı kardeşimiz raporunu kullanmak istemiyor… 16 gündür çok az uyuduk. Çoğu zaman yemek yiyemedik. Hep birlikte zor şartlarda görev yapmaktayız. Kahramanlarla dolu şubede görev yapmaktan onur duyuyorum. Sizleri yetiştiren ana-babalarınızın ellerinden sizlerin alınlarından öpüyorum.” ifadeleri kullanıldı.

Saat 23.17’de iemcevikkvvt ismiyle gönderilen bir diğer mesajda ise “Personelimizin dikkatine; bu süreçte gösterici vatandaşların iyi niyet yaklaşıp personelimizle diyaloga geçerek konu ile ilgili olan duygu, düşünce ve izlenimleri gizlice ses ve görüntü olarak kayıt yaptığı ve yayınladığı tespit edilmiştir. Bundan dolayı hiçbir personelimizin sivil olan hiç kimseyle iyi niyetli olduğunu gösterse bile diyaloga geçmemesi gerekmektedir” deniyor.

Gaz vermek için mesaj atıyorlar

Radikal muhabiri İpek İzci’ye mesajları ulaştıran çevik kuvvet polisi A., “2. Çanakkale diyerek gaz verilmeye çalışılıyor. Aynı zamanda personel çok yorgun ve şubeye karşı sinirli. Biliyorsunuz, kumanyalar kötü, park köşelerinde, kalkan üstlerinde uyuyor arkadaşlar. Bu siniri yatıştırmak ve gaz vermek için atılmış bir mesaj” diyor ve ekliyor: “Mesajda Molotof yiyen arkadaş göreve koştu geldi. Evlenen arkadaşlar hemen geldi deniyor. Oysa tam tersi. Kimse rapor almasın diye baskı yapılıyor. Düğün izni 7 gündür ama 2 günde yap gel deniyor. Arkadaşlar istedikleri için değil ona mecbur bırakıldıkları için geliyorlar göreve.”