“Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun ilk duruşması görüldü.
CHP’liler, sanatçılar ve vatandaşlar Kaftancıoğlu’nu yalnız bırakmadı.
4 yıl 10 aydan 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşması yapıldı.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuksuz sanık Canan Kaftancıoğlu ve avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir kısım müştekilerin avukatları hazır bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Genel Başkan yardımcıları Muharrem Erkek ve Onursal Adıgüzel, CHP milletvekilleri, belediye başkanları ve ünlü piyanist Fazıl Say da duruşmaya katıldı.
Duruşmada, savunmasını hazırlayamadığı için ek süre talep eden Kaftancıoğlu, “İddianame bana geç tebliğ edildi. Duruşmanın zamanı da erkendi. 6 aydır seçim çalışması yürütüyorum. Bu yüzden savunma hazırlayamadım. Dava konusu tweetlerin üzerinden 6-7 yıl geçmiştir. Toplumsal sorumluluğumun bu derece yoğun olduğu bir süreçte şahsi meselemle ilgilenmem ayıp olurdu bence. Bu nedenle savunmamı hazırlamak için süre talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti bu talebi önce reddetti. Kaftancıoğlu’nun avukatları buna itiraz ederek reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi de reddetti. Duruşma sonunda heyet süre taleplerini kabul ederek 18 Temmuz’a yani 20 gün sonrasına erteledi.
Kaftancıoğlu’dan duruşma çıkışı açıklama
Duruşma çıkışında, açıklama yapan Kaftancıoğlu, kendisini bekleyen kalabalığa destekleri için teşekkür etti.
Kaftancıoğlu, soruşturma aşamasından, iddianamenin oluşturulmasına kadar baştan sona hukuksuz bir süreçle karşı karşıya olduklarını söyleyerek, “Hakkımda hazırlanan iddianamedeki suçlamaları asla kabul etmiyorum. Burada yargılanması gerekenler yargıya emir ve talimat verenlerdir. 6-7 yıl önce attığım tweetlerden dolayı ve en önemlisi 31 Mart zaferinden hemen sonra suçlanıyorum. Yıllar sonra bu söylemlerimin dava konusu edilmesinin tek bir sebebi var: O kaybetti, biz kazandık ve şimdi biz mevsimi başlıyor.” dedi.
Bir insan, bir kadın, bir anne, bir hekim ve bir siyasetçi olarak toplumsal olaylara ilişkin tepkiler vermesinden daha doğal bir durum olamayacağını kaydeden Kaftancıoğlu, “Ben yazdıklarımın ve söylediklerimin bir suç olmadığını, tam tersi bu suçu işleyenleri kamuoyu önünde açık, net göstermek ve teşhir etmek olduğunu düşünüyorum. Bunun da asli siyasi ve toplumsal sorumluluğum olduğunu savunuyorum. Bir kez daha altını çiziyorum. Meselenin özü şudur: İstanbul’dan yanan umut ışığı birini rahatsız etti. O biri halktan, sandıktan karşılık bulamadığı için şahsım üzerinden toplumsal muhalefete gözdağı vermek istiyor.” ifadelerini kullandı.