Bülent Arınç depremi! “Başbakanın sözlerinden sorumlu değilim, ben yanlış yapmadım”
Kızlı erkekli öğrenci evi tartışmasında sözleri Başbakan Erdoğan tarafından düzeltilen kişi durumuna düşen Bülent Arınç bomba gibi açıklamalar yaptı. Arınç, Erdoğan’ın sözlerinden sorumlu olmadığını, kendisinin hiçe sayılmaması gerektiğini söyledi.
TRT Türk’te Nasuhi Güngör’ün konuğu olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kızlı erkekli öğrenci evi tartışmalarıyla ilgili çarpıcı sözler sarf etti. Başbakan Erdoğan’ın halk kahramanı olduğunu iddia eden Bülent Arınç, “Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak katibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım. Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. Hükümetime yara vermemeliyim. Başbakanımı korumak zorundayım ikincisi. Satır satır onun söylediklerini yanıtlamak zorunda değilim. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünmüyorum” dedi.
Evet çelişki yaşandı
Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında söyledikleriyle kendi dile getirdiklerinin tezat teşkil ettiğini kabul eden Bülent Arınç, “Ben yanlış yapmadım, ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan “Başbakan’ın beni hiçe saydığını” ileri sürdü. Başbakan’ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Bunu ifade etmem lazım” diye konuştu.
Çelişkinin sebebi ben değilim
Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan’la arasındaki çelişkinin sebebinin kendisi olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Ben sadece bakan değilim, benim bir özgül ağırlığım var, benim yıpranmamam lazım. Bunlar ekran önünde tartışılmamalı. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Kırmızı plaka meraklısı biri değilim. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmamam lazım. Benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder… En azından bu bir kul hakkıdır. Kul hakkı noktasında da onun ne kadar dirayetli olduğuna ben inanırım. Özel hayatında bunu ne kadar önemsediğini ben hatırlarım.Ama zaman zaman hepimiz hata yapabiliyoruz. Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekilde açıklarım.
Başbakan’ımızın çocuklarımızın üzerinden söylemek istedikleri bu. Ama onun gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil.
Ak Parti’nin 11 yılını kutladık. 3 Kasım 2002’den bu yana çok şükür 11 yıl geçti. Hiçbir şekilde özel hayata kişisel haklara saygısızlık anlamında veya müdahale anlamına veya müdahale anlamına gelebilecek isterseniz telefon dinlemelerden tutun bizim emrimizle veya gayretimizle yapılmış şeyler değildir bunlar.
Bir kötü niyetli insanların teknolojik imkanları kullanarak yaptıkları suçlar ikincisi de yargı kararıyla yapılan dinlemeler varsa bunlar hukukun gereği olarak yapılmaktadır. Şimdi özel hayata müdahale etmekle bizi kimse suçlamamalı…Neyse suçlarlar zaman zaman gelir içki satışlarında bazı yasaklamalarla zaman zaman gelir işte biz dindar nesil arzu ediyoruz bunların hepsinin hukuk sistemi içinde karşılığı vardır.
Alkole ulaşım noktasında bir takım engeller çıkarmanın ve özellikle genç yaştaki insanların her elini uzattığında alkol alamamasını temin etmek Münih’te de vardır Londra’da da vardır İspanya’da vardır. Hatta bazı noktalarda biz onlardan daha gerideyiz. Yaptığımız bütün düzenlemeler AB’nin normlarına uygundur. Birilerinin içine siner ya da sinmez.
19 yaşımda başladığım siyaseti “Bu yaşa geldim daha da devam ettireceğim” demem. 2007’de Meclis Başkanlığı’nın ardından siyaseti bırakmayı düşündüm. Ama o dönem şunu düşündüm, benim başkanlığım döneminde Cumhurbaşkanını seçtirmemişlerdi. Ben tekrar “böyle bir cumhurbaşkanı seçilmesine en azından bir oyumla katkı sağlamalıyım” dedim ve aday oldum.”