Brezilya ve Fatih Terim
Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Brezilya ve Fatih Terim’ başlıklı yazısı;
2014 Dünya Kupası hakkında mental analizler içeren bir yazı yazmayı düşünürken Brezilya-Şili maçı başladı ve maçın yorumcularından biri de Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim idi. Fatih Terim, kariyer olarak GS ile UEFA Kupası, Milan ve 2008 Avrupa Şampiyonası’nda A Milli Takım ile 3.lük gibi başarıları ile Türkiye’nin 1 numaralı teknik direktörü olmasına rağmen özellikle GS’yi çalıştırdığı bazı dönemlerdeki başarısızlığı ve hem federasyon hem de medya ile olan bazı ilişkilerindeki hataları ile de en çok eleştirilen teknik direktörümüzdür.
Hal böyle olunca Fatih Terim’in yorumlarını dikkatle dinlemek gerekirdi ve ben de öyle yapmaya çalıştım. Özellikle maçın ilk devresindeki yorumları üzerinde durmak istiyorum. Fatih Terim “Brezilya attığı golden sonra alışılmadık şekilde defansif oynadı. Brezilya, Brezilya gibi oynamalıdır” dedi ama bu oyun tarzının sebebini söylemedi veya söyleyemedi.
Sebebini biz söyleyelim. Brezilya, Şili karşısında “Yenebileceğin İnsanlara Karşı Kaybetmekten Korkmak” dediğimiz mental bir baskı ile oynadı. Neymar ve arkadaşlarının olumsuz beden dilleri dikkat çekiciydi. Özellikle tribünlere doğru dönüp kollarını yukarıya doğru kaldırıp seyircilerden destek istemeleri de yukarıda bahsettiğim korkunun bir işaretiydi. Bunun yanında maç boyunca teknik direktör Scolari ve yedek kulübesi sürekli hakeme itiraz etti.
Brezilya’nın rakibini yenebileceği inancına sahip olarak maça başladı. Ancak attığı golden sonra skoru korumaya çalışması ve ileride topu tutamaması ülkesindeki kupayı kazanmayı çok istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum da maç içindeki gerginliği arttırdı. Artan gerginlik hem temponun düşmesine sebep oldu hem de fazla faul meydana geldi. Yani Brezilya’da kazanma arzusu değil kaybetme korkusu daha baskın durumdaydı.
Dolayısıyla Türkiye Futbol Direktörü gibi iddialı bir unvana sahip olan Fatih Terim’in maçın ve Brezilya’nın mental durumu hakkında yorum yapamaması hem düşündürücü hem de üzücü bir olay oldu. Demek ki bir zamanlar ekibinde olan psikolog ile NLP’cilerin ya kendisine bu konuda bir katkısı olmadı ya onlar da futbolun mental yapısı hakkında bu kadar derinlik isteyen bir yorumu yapacak düzeyde değillerdi.
Bütün bunların yanında, Fatih Terim’in maç sonunda “Brezilya’nın devam etmesi yayıncı kuruluş için iyi oldu” demesi hem dünya kupasını tek bir takıma bağlamanın verdiği bir akıl yürütme hatası oldu hem de bizim ligi ve Lig TV’yi akıllara getirdi. Fatih Terim’in bile zihniyeti, yayıncı kuruluş ile bağlantılı olmuşsa sanırım futbolumuz için oturup ağlamanın zaman geldi.
Makalemi 1978 Dünya Kupası’nı kazanan Arjantin’in teknik direktörü César Luis Menotti’nin şu sözüyle bitirmek istiyorum: “Sadece futboldan anlayan, futboldan da anlamaz.”
Ersin Afacan / NationalTurk
https://twitter.com/mentaldestek