Bir maça yüklenen anlamlar
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki “Bir maça yüklenen anlamlar” başlıklı yazısı;
Farklılıkları kabullenmek ve saygı göstermek insanlık erdemlerindendir.
Sıfır yaşından itibaren alınan dış etkilerin içerikleri ile beraber kişilik ve karakter kendi yapısının oluşumuna başlar ve süreç ile beraber değişkenliklerin gücü ve kabulü oranında daha kuvvetle belirginleşmeye başlar.
Bu sürecin en belirgin seviyesinde; dünyayı algılama ve tepki gösterme şekillenmesi ile beraber, artık yaşam şeklini ve yönünü bu olgularda belirlenir.
Desteklenecek siyasi düşünce, tutulacak takıma kadar her şey farklılaşır ve netleşir.
Ama bu farklılıklar demokrasi süreci içerisinde hem bir kontrol mekanizması olarak koruyucu bir etki gösterir, hem de bir zenginlik olarak farklılıklar ile yaşamanın keyfi çıkartılır.
Dünyaya bakış açısındaki düşüncenin temeli insanlık adına daha iyisini yapabilmek olmalıdır.
Her farklılık; bir insanın varlığını ortaya koyma şeklinin açık ifadesidir.
Sıfır yaşından gelinen sürecin herkes için aynı olması gibi bir fanteziyi oluşturmak imkânsızdır ve insanlığın doğasına terstir.
Aksi bir mekanizma; insanlar üzerinden elde edilecek kirli değer elde etme gayri ahlaki düşüncenin oluşturacağı sömürüdür ki; bunun siyasi veya ilahi bir açıklaması olamaz.
Futbolda da kendine has değerler vardır…
Ama tarihsel bir yapı var ki içeriğinin kaybedilmemesi gerekir.
Çünkü içeriğinde rekabet koşullarında saygı, iletişim. İşbirliği ve eşit koşullarda rekabet vardır.
Bu rekabetin tarihsel sürecinden dolayı Beşiktaş olduğu için Fenerbahçe ve Galatasaray var, Fenerbahçe olduğu için Beşiktaş ve Galatasaray var, Galatasaray olduğu için Beşiktaş ve Fenerbahçe var.
Bu zenginliği tarif etmek imkânsızdır…
Hele hele yüz yılı aşmış bir süreç içindeki zenginliklerle beraber bu günlere gelmesi birtakım misyonları da bu takımlara yüklemiştir.
Kimse bunun farkındalığını yok edemez ve yok saydıramaz.
Herkesin her takıma bu anlamda saygı göstermesi gerekir.
Futbol bir spor oyunudur…
Her ne kadar dış etkilerin etkisi altında kalma gibi açık pozisyona sahip olsa da; çok sevilen ve beğenilen bir oyundur.
Futbolun oyun içindeki karakteristik centilmenlik anlamı; her koşulda eşit rekabet etmek ve maç esnasında da eşit koşullarda oynamaktır.
O zaman yeni değerler ortaya çıkar ve futbolun kendi iç dinamikleri kendi kazançlarının ne olduğunu ispatlama ortamı bulur.
İşte kazanç budur…
Fenerbahçe-Amedspor maçındaki futbolun dinamikleri her türlü dış müdahaleye rağmen kendini ispatlama ortamı bulmaya çalıştı.
Oynanan oyun, alınan skorun zenginliği her şeye rağmen futbolun direnmesi anlamına gelmektedir.
Futbol üzerinden toplumsal dizayn daha önceleri çok denendi, ama tarihsel süreç içinde bu deneyimler kötü örnekler olarak anılıp futbolun kendi dizaynına sahip çıkılmaya çalışılmıştır.
Ne Salazar, ne de Franco bundan nasiplenmeye çalıştılar ama nafile…
En kaliteli kötü örnek olarak sürekli benim yaptığım gibi, örnek gösterilmekten başka bir şeye yaramıyorlar.
Doksanlı yıllarda çatışmalar bitsin diye Diyarbakırsporun lige çıkartılması gibi absürt anlayış ne kadar yanlış iseydi, şimdi de nefret söylemleri içerisinde Amedspor’a bakmak aynı yanlışın başka bir yapısal sorunudur.
Bu süre içindeki en önemli gösterge; Fenerbahçe futbolcuların maç öncesi ve tüm maç boyunca ortaya koymaya çalıştıkları eşit rekabet koşullarına saygıydı.
Fenerbahçe olma koşulları ve yüklendiği misyon bunu zorunlu kılıyordu. Beşiktaş ve Galatasaray’ın da aynı zorunluluk içinde olması kaçınılmazdır.
Bir futbol takımı siyasi direktiflerin çok üzerinde anlam ve sevgiye sahiptir.
Siyaset üstü kavramının geçerliliği futbol kulüplerinin var olma koşuludur.
Siyasetin açık pozisyonuna yakalanmak gibi bir süreç yaşanırsa, bu kulüplerin iradesi dışında, ya federasyonun ya da kulüp başkanlarının kişisel beklentilerinden dolayı ortaya konan tavırdır.
Her şeye rağmen Fenerbahçe-Amedspor maçı güzeldi.
Müslüm Gülhan / NationalTurk