Beşiktaş’ın defteri dürüldü sıra Fenerbahçe’de mi?

Müslüm Gülhan

NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan’ın ‘Beşiktaş’ın defteri dürüldü sıra Fenerbahçe’de mi?’ başlıklı yazısı;

Hükümetin büyük açmazları sanat ve spor alanlarıydı.
Her iki alanda siyasi yatırım yapmak için birileriyle yarışmaya başladı, gerçi Cemaat daha önce Galatasaray’da can bulmuştu.
2002’den sonraki süreç başka bir boyuttu.

Hükümet ve Cemaat çekişmesi ister istemez belirli kurumlar üzerinde hamle üstünlüğü yakalamak için iyi bir fırsattı.
Hele hele Fenerbahçe bu konuda biçilmez bir kaftandı çünkü Fenerbahçe’yi ele geçirmek veya ıslah etmek Türkiye futbolunu ele geçirmekle eşdeğer bir konumdu.

Ama öyle bir talihsizlik yaşandı ki; “Gezi” denen “bela” ortaya çıktı?
Bir de “Çarşı” denen “bela” ortaya çıktı.
Tabi bu yenilir yutulur bir durum değildi?
Meydan okumak ha!..

Derken yaz sonunda İnönü Stadı’nın yıkılma süreci ortaya çıktı.
Bulunmaz bir nimetti yıkım, çünkü yaz sıcaklığının öncüsü Çarşı’yı yok etmek, ıslah etmek için bulunmaz bir fırsattı.
Beşiktaş ve Taksim’den Çarşı’yı uzak tutmak.
Olimpiyat’a sürgüne yollamak Beşiktaş’ı.
Yetmedi; 1453 sendromuna sokmak Beşiktaş’ı… Ve yetti…
Yetmeseydi; küme düşmeye kadar giden çözümler ortaya çıkacaktı!
Yıkılan stat ki;
O stat; asla bitirilmeyecek bir stat.

Ve Beşiktaş Başkanı da bu süreçte kulübün duruşunu net ortaya koyamayarak hata yaptı.
Sıra geldi Fenerbahçe’ye…

Şike ile ortaya çıkan sorunlar sonuç doğurmamakla berabere kendine kurban seçti; Fenerbahçe…
“Dizayn” çalışması Fenerbahçe üstünde devam etmeye başladı.
Azizi Yıldırım’dan Dreyfus yarattılar.

Sorun Aziz Yıldırım’ın suçlu veya suçsuz olması değil, sorun Aziz Yıldırım’a böyle bir sorumluluk yüklemektir.
Siyasi sorumluluk…
Sonra da; Fenerbahçe siyasi duruş sergileyemez diye polisi onların üstüne salmak niye?
Zaten başından beri Fenerbahçe de, Beşiktaş da bu kadar siyasete sokulmuşken…
Süreç hala her iki kulübü de siyasi savunma yapmak için ciddi bir şekilde baskı altında tutuyor.
Polisin Fenerbahçe Stadı’nın altına karakol kurması ve 7 kişiyi Konya maçından sonra gözaltına alarak bir yıl süreyle maç seyretmeme cezası vermesi; her şeyi açıklıyor.

Üstelik Konya seyircisinin tezahüratını polisin beğenip, Fenerbahçe taraftarının tezahüratını beğenmemesi ise çok manidardır.
6222 No’lu yasa zaten büyük kozdu bu durumlar için.
Bir tezahürat bile her şey için yeter de artardı?
Yetti de…

Müslüm Gülhan / NationalTurk

Exit mobile version