Fransız Le Figaro gazetesine röportaj veren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ne yaptığının bilincinde olmadığını iddia ederek ‘ABD ve Fransa’ya meydan okuyorum’ dedi.
Beşar Esad’ın, Le Figaro muhabiri George Malbrunot’ya verdiği röportaj şöyle;
Obama ve Hollande sizi 21 Ağustos’ta Şam’ın banliyösündeki saldırıda kimyasal silah kullanmakla suçluyor. Ordunuzun bu saldırıyı yapmadığını bize kanıtlayabilir misiniz?
Suçlayan kanıtını göstermeli. ABD ve Fransa’ya meydan okuyoruz. Obama ve Hollande, kendi halklarının önünde bile bunu yapamadılar. Size Suriye ordusunun kimyasal silah bulundurup bulundurmadığını söylemiyorum. Diyelim ki bizim ordumuz kitlesel imha silahı kullandı. Ordunun, askerlerinin bulunduğu bir bölgede bunu kullanması olanaklı mı? BM heyeti, hastanede kimyasal gazdan yaralanan pek çok ordu mensubunu ziyaret etti. Burada mantık nerede? Üstelik, Şam’ın banliyösünde on binlerce kişiyi öldürmeden nasıl kitlesel imha yapılır? Çünkü bu maddeler rüzgarla taşınan maddeler. Bütün suçlamalar, teröristlerin iddiaları ve internette yayınlanan videolara dayanmaktadır.
ABD, üst düzey bir yetkilinin kimyasal silah kullanıldığını kabul eden bir telefon konuşmasından söz ediyor?
Eğer, ABD’liler, İngilizler ya da Fransızların ellerinde tek bir delil olsaydı bunu daha ilk günden gösterirlerdi.
Bir ordu yetkilisinin size rağmen bu kararı alması olanaklı mı?
Biz hiçbir zaman kimyasal silahımız olduğunu söylemedik. Benim söylemediğim şeyler üzerine soru soruyorsunuz, biz devlet olarak bunu ne onayladık ne de reddettik. Ama normal olarak, böyle bir silahı elinde bulunduran bir devlet mekanizmasında karar merkezden gelir.
Obama askeri müdahaleyi erteledi. Bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz?
Birileri onu Suriye’ye savaş ilan ettiği için güçlü bir devletin güçlü lideri olarak gördü. Ama bize göre güçlü adam savaşı engelleyendir, onu ateşleyen değil. Eğer Obama güçlü olsaydı, kamuya açıkça ‘Suriye devletinin kimyasal silah kullandığına dair elimizde delil yok’ derdi. Çıkar, ‘Tek yol BM heyetinin inceleme sonuçlarıdır. Bunun sonucunda Güvenlik Konseyi’nde toplanalım’ derdi. Ama Obama zayıf, çünkü ABD’nin içinden baskı gördü.
Askeri müdahale oylaması yapacak Amerikan Kongre üyelerine ne derdiniz?
Bu konuda karar almak isteyen herkes, son yıllarda yapılan müdahalelerin ABD ya da Avrupa’ya ne getirdiğini kendine sormalı. Dünya Libya’da ne kazandı? Irak’ta ya da başka yerlerde ne kazanmıştı ? Suriye’de terörü destekleyerek ne kazanacak? Her Kongre üyesi ülkesine hizmet etmekle görevli. ABD, Ortadoğu’da istikrarsızlık ve aşırı uçların ilerlemesinden ne fayda görebilir? ABD’li parlamenterlerin, Bush’un başlattığı yola devam etmekten ne çıkarı olabilir?
Yanıtınız ne olacak?
Ortadoğu bir barut fıçısı. Ve ateş bugün yaklaşıyor. Sadece Suriye’nin vereceği yanıttan söz etmemeli, ama ilk saldırıdan sonra ne olacağı düşünülmeli. Kimse ne olacağını bilemez. Eğer barut fıçısı patlarsa, herkes durumun kontrolünü kaybeder. Kaos ve aşırılık yayılır. Ortada bölgesel bir savaş riski var.
Topraklarında isyancıların eğitildiği Ürdün’e ne diyorsunuz?
Ürdün, Suriye’ye karşı hiçbir askeri operasyona üslerini açmayacağını ilan etti. Ama ülkemizdeki teröristleri yok etmezsek, bunlar başka ülkelere gidecek bu çok açık.
Yani Ürdün ve Türkiye’yi mi uyarıyorsunuz?
Defalarca, doğrudan ya da dolaylı olarak söyledik, mesaj gönderdik. Ürdün baskılara rağmen teröristlerin geçiş yeri olmaması gerektiğinin bilincinde. Erdoğan’a gelince, Erdoğan’ın ne yaptığının bilincinde olduğunu hiç zannetmiyorum.
Suriye’de kan banyosunun bitmesi için ne öneriyorsunuz ?
Başlangıçta, bir diyalog ile politik çözüm yolları bulunmalıydı. Ama bugün koşullar farklı. Teröristlerle çarpışıyoruz. Bizim çarpıştığımız teröristlerin yüzde 80-90’ı El Kaideli. Bunlar ne politik çözümle ne reformlarla ilgileniyorlar. Onlarla başa çıkmanın tek yolu tasfiye etmektir. Ancak o zaman politik çözümden konuşabiliriz. Bugün çözüm Suriye’ye teröristlerin gelmesini durdurmaktan, onları silahlandırmaktan vazgeçmekten ve özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere Türkiye, Ürdün, Fransa, İngiltere ve ABD’nin finansal yadımdan vazgeçmesinden geçer.
Muhalefet liderlerini Suriye’ye davet etmeye, onlara güvenlik garantisi vermeye hazır mısınız? Onlara ‘Gelin, birlikte bir çözüm bulalım’ diyebilir misiniz?
Geçtiğimiz Ocak ayında, sizin bütün bu söyledikleriniz hatta daha fazlasını kapsayan bir çağrı yaptık. Bu sizin muhalefet dediğiniz ve yurt dışında icat edilenler, Suriye’de hiçbir tabanı olmayan insanlar. Hepsi, ‘made in France’, ’made in Qatar’, ama kesinlikle ‘made in Syria’ değil. Onlar da kendilerini üretenlerin talimatlarını yerine getiriyor. Bizim çağrımıza ya da politik çözüm çağrılarına olumlu yanıt verme izinleri de yoktu.
Fransa 2000’li yıllarda sizin müttefikinizdi. Şimdi ABD’nln müttefiki. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Fransa ile geçmişteki ilişkimiz dostluk ilişkisi değildi. Fransa’nın ABD’nin isteğiyle Ortadoğu politikasını değiştirme girişimi idi. 2008’deki düzelme ise Katar’ın isteğiyle oldu.
Çarşamba günü konuyu görüşecek olan Fransız Parlamentosu’na ne mesaj verirdiniz?
Irak’ın işgalinin ardından, Fransa politikasını değiştirdi, bağımsızlığından feraget etmeye ve ABD’nin bir figüranı olmaya karar verdi. Chirac için de, Sarkozy için de ve bugün Hollande için de bu geçerlidir. Fransız parlamentosu Çarşamba günü bağımsız karar alıp alamadığını gösterecek. Onlara soruyorum. Aşırıları ve teröristleri destekleyebilirler mi? Fransa’da masumları öldüren Muhammed Merah gibilerini destekleyebilirler mi? Mali’de nasıl olur da onlara karşı savaşır ama Suriye’de destekler? Fransa, ABD’nin çifte standart politikasının bir örneği haline mi gelecek ? Fransa gibi laik ve demokratik bir ülke nasıl Suudi Arabistan gibi Ortaçağ ülkeleri ile müttefik olabilir?
Fransa Suriye’nin düşmanı mı oldu?
Teröristlere mali ve askeri güç veren herkes Suriye’nin düşmanıdır. Suriye halkı ve Suriye’nin çıkarlarına karşı olan herkes düşmandır. Fransız halkı bizim düşmanımız değil. Ama Fransız devletinin izlediği politika Suriye halkına karşıdır. Eğer Fransız devletinin politikası Suriye’nin düşmanı ise bu devlet Suriye’nin de düşmanı olacaktır. Bu düşmanlık Fransız devleti politikasını değiştirdiğinde son bulacaktır. Elbette, Fransa’nın çıkarlarına olumsuz yansımaları olacaktır.
Nereye kadar gideceksiniz?
İki seçeneğimiz var. Terörizme karşı ülkemizi savunmak ya da teslim olmak. Ama yurtseverlik söz konusu olduğunda, herkes çarpışır ve herkes vatanı için kendini feda eder. Bir cumhurbaşkanı ve sıradan vatandaş arasında fark yoktur.
2000 yılındaki Batı’da eğitim alan genç ve modern Esad imajının yerini nasıl bu kadar şiddete yol açan bir lider aldı?
İmaj medya tarafından yaratıldı. Benim gerçeğim değişmedi. Ben Suriye halkına aitim. Onun çıkarlarını savunuyorum. Bağımsızım, dış baskılara boyun eğmiyorum. Batı bazı şeyleri yanlış anladı. Genç bir cumhurbaşkanına ne yapması gerektiğini dikte edebileceklerini sandılar. Eğitimimi yurt dışında alınca otantik kültürümü kaybettiğimi düşündüler. Bu olayları naif ve yüzeysel görme durumudur. Ben değişmedim.
Pek çok Fransız gazeteci esir. Onlardan haberiniz var mı ? Sizin elinizdeler mi?
Onlar hakkındaki haberleri gidin teröristlere sorun. Ama eğer devletin elinde yasa dışı yollardan ülkeye girmeye çalışanlar varsa onlar da mutlaka adalete teslim edilecektir.