Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 yıl sonra tekrarladığı balkon konuşması tartışılmaya devam ediyor. Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar balkon konuşması hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Erdoğan’ın Balkon konuşması…
Hangi Erdoğan?
Gece yarısı balkona çıkıp kendi adını “Dünya lideri” sıfatıyla haykıran kalabalığı “Mağrur olmayın” diye yatıştıran bu adama hayran olmamak elde mi?
Yanında eşiyle “Haydi bi daha” şarkısını okuyuşuna bakıp “İşte aradığımız lider” dememek mümkün mü?
“Kıskananlar çatlasın” sloganına “Çatlamasınlar, onları da kucaklayacağız” diye karşı çıkışından, kırdıklarından helallik isteyişinden, daha fazla demokrasiden dem vuruşundan etkilenmemeye imkân var mı?
“Tertemiz bir sayfa açtık; herkesin yaşam tarzı bizim için mübarek bir emanettir” sözü iç ferahlatıcı değil mi?
* * *
Değil.
Ne yazık ki değil…
Çünkü o balkon, aynı konuşmayı daha önce de gördü.
Öyle gidecek sananlar, boyunun ölçüsünü aldı.
Zafer gecelerinde ağzından bal damlayan o adam, zaman geçince dilinden öfke saçan bir sadrazama döndü.
“Kimseyi dışlamadık, herkesi kucakladık” dese de, en yakın rakibinin “Aleviliğini” diline doladı.
“Yaşam tarzınız bize emanet” dese de, seçim kampanyasını, muhaliflerinin gizlice kaydedilen “yaşam tarzı” üzerine kurdu.
Neden “Kibirden sakınıyoruz” cümlesine değil, “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” cümlesine daha çok inandığımızı anlamadı.
* * *
Oysa bizler, yani 10 yıldır ona toplumun yarısı gibi “Neylerse güzel eyler” diyen koşulsuz bir hayranlıkla değil, diğer yarısı gibi “Hayırdır inşallah” ihtiyatıyla bakanlar, karşımızdaki tek surette birkaç kişiliği bir arada gördük ve hepsinin aynı adam olduğuna inanmakta zorlandık:
“Biz olsak Öcalan’ı asardık” diyen adam, İmralı’da onunla görüşmeleri yürüten hükümetin Başbakanı mıydı gerçekten?
Cennetin anaların ayağı altında olduğuna iman eden müminle, “Ananı da al git” diye gürleyen şahin aynı kişi miydi?
“Herkes beni eleştirsin” diyene mi inanmalıydık, eleştiren gazetecilerin karşısına çıkmayana mı?
Okuduğu şiirden dolayı mahkûm olan mağdur muydu o; yazdığı kitaptan dolayı tutuklanan yazara yüklenen mağrur mu?
“Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü” diyen adama mı inanmalıydık, yoksa aleyhinde yazılan kitaplardan yakınırken “Ne Ermeniliğimiz kaldı, ne -affedersiniz- Rumluğumuz” diyene mi?
Tevazuu şiar edinene mi, Hopa’da ölen öğretmenden bir rahmet dileğini esirgeyene mi?
Candan konuşan adam mı gerçekti, camdan okuyan mı?
* * *
Başbakan iyi polis-kötü polis oyunu mu oynuyor; yoksa gerçekten gelgitler mi yaşıyor?
Ben ikincisine inanıyorum. Ve bu gelgitlerde, Erdoğan’ın çocukluğuna damgasını vuran tekke adabı ile Kasımpaşalılık ruhunun hızla yer değiştirmesinden izler görüyorum.
Gurur anlarında tevazu öne çıkıyor; öfke nöbetlerinde kibir şahlanıyor. Ve görünen o ki Erdoğan, alkışlar arttıkça sertleşiyor; oyu yükseldikçe baskıcı ve kırıcı oluyor.
Bu seçimde bir frenleme bekliyorduk; tersine seçmen gaza yüklendi.
Bu gaza rağmen Başbakan, balkondan vaat ettiği kucaklayıcı lider olabilirse ellerimiz kızarasıya alkışlamaya hazırız.
Ama “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” diyorsa tek laf kalıyor geriye:
Bizim de öyle Sayın Başbakan… Bizim de öyle…!
Can Dündar / Milliyet
Erdoğan’ın Balkon Konuşması;
Aziz milletim, sevgili kardeşlerim, değerli yol arkadaşlarım. Burada, Ankara’da, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi’nden hepinizi muhabbetle selamlıyorum. 81 vilayetimizi, 74 milyon vatandaşın tamamını sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Tokyo’dan Viyana’ya kadar, Paris’ten Toronto’ya kadar, 5 kıtadaki tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımı, soydaşlarımızı selamlıyorum. Gözlerini Türkiye’ye çevirmiş, gelecek haberleri heyecanla takip eden, Bağdat, Şam, Amman, Kahire, Tunus, Saraybosna, Üsküp, Bakü, Lefkoşe ve diğer tüm dost ve kardeş başkentleri ve dost halkları buradan muhabbetle selamlıyorum.
12 haziran 2011 seçim sonuçları ülkemize milletimize, bütün coğrafyamıza, tüm dünyaya hayırlı olsun. Bu sonuçlar, inşallah bölgemizde ve dünyada barışa, adalete, huzur verici istikrara katkı sağlasın diyorum. Bütün milletimi bugün, katılım noktasında gösterdikleri özellikle cesaret ve ciddiyet noktasında sandığa giden ve oy kullanan tüm vatandaşlarımıza yürekten şükranlarımı sunuyorum.
Uzak diyarlardan, gurbet ellerden gelip, vatanında oy kullanan kardeşlerimize, vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Seçimlerde yer alan tüm kamu görevlilerine, güvenlik güçlerine, sandık görevlilerine, müşahitlere ayrıca teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bugün çok farklı heyecanları aynı anda yaşıyoruz. Bir kez daha Türkiye’deki her iki seçmenden birinin oyunu almış olmanın heyecanını yaşıyoruz. (kıskananlar çatlasın sesleri) Kardeşler, çatlamasın. Onları da kucaklayacağız. Onları da aramıza alacağız. Zira böyle yaptığımız için kucakladığımız için, demokrasi tarihimizde çok partili dönemde nadir rastlanan bir biçimde üçüncü dönem milletimizden yetki almanın heyecanını yaşıyoruz.
Biz vurmaya değil sevmeye geldik. Karşılık bulduğumuzda aynen bu yola devam edeceğiz. Karşılığını bulmadığımızda da sadece cevabını verip geçeriz. 2007’de 16 milyon kişinin oyuna mazhar olmuşken bugün oyumuzu 5 milyon artırarak 21 milyon seçmenin oyunu almış olmanın bahtiyarlığı içindeyiz.
22 temmuz seçimlerine göre oy oranını artırmış olmanın heyecanını yaşıyoruz. Aziz milletimizin bize olan güveninden dolayı buradan ayrıca teşekkür ediyorum. Şunu buradan tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum, AKP’ye oy vermiş olsun ya da olmasın tüm milletimize şunu tüm içtenliğimle söylüyorum. 12 Haziran 2011 seçimlerinin galibi hiç şüphesiz Türkiye’dir. Bu aziz millettir. Bugün bir kez daha Türkiye kazanmıştır. Bugün bir kez daha demokrasi kazanmıştır. Bugün bir kez daha milli irade kazanmıştır. Topyekün millet kazanmıştır. Bugün millet mührü elini almış ve son sözü söylemiş, son kararını vermiştir. Millet bütün tartışmalara, soru işaretlerine, tereddütlere, bütün gerginliklere son noktayı koymuştur. Bugün benim Türk kardeşim, Kürt kardeşim, Zaza, Arap, Roman, tüm kardeşlerim 74 milyon kazanmıştır. Bugün işçiler kazanmıştır, memurlar kazanmıştır, emekliler kazanmıştır, çiftçim, köylüm, engellim kazanmıştır, tüm genç kardeşlerim, tüm yavrularımız kazanmıştır. Yoksul kardeşim, kimsesiz kardeşim kazanmıştır, bugün küresel ölçekte mağdurların umudu kazanmıştır. İnanın bugün İstanbul kadar Saraybosna da kazanmıştır, İzmir kadar Beyrut kazanmıştır. Ankara kadar Şam kazanmıştır. Diyarbakır kadar, Ramallah, Batı Şeria, Kudüs, Gazze kazanmıştır. Bugün Türkiye kadar, Ortadoğu, Kafkasya, balkanlar, Avrupa kazanmıştır. Bugün demokrasi, özgürlük kadar, barış, adalet, istikrar kazanmıştır. Bu milletin bir evladı olarak şunu da büyük bir gururla ifade etme durumundayım, Türkiye bölgesine örnek teşkil edecek bir demokratik olgunluğa ulaşmıştır. Allah onlardan razı olsun, mekanları cennet olsun Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun, Hasan Polatkan’ın canlarını feda ettikleri demokrasi bu ülkede sarsılmaz bir güce ulaşıyor. Merhum Turgut Özal’ın özlemleri artık yerini bulmuştur. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını nbina ettikleri Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş felsefesine uygun bir şekilde güçlü demokrasisiyle muasır devletler seviyesine ulaşmıştır. Acılarla dolu demokrasi tarihimiz bugün artık çok farklı bir konuma ulaşmış, yaşanan tüm acılar, canlarını yitiren, özgürlüklerini yitiren, tüm kardeşlerimizin ruhu bir nebze olsun şad olmuştur.
Çetelerin istikamet çizdiği Türkiye Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle artık geride kalmıştır geride. Benim milletim tartışmasız seçimi kazanmıştır. Milli irade üzerindeki vesayet, hukuk dışılık, üstünlerin sultası yine tartışmasız şekilde kaybetmiştir. Türkiye’nin önüne yepyeni ve tertemiz bir sayfa açılmıştır. Şundan herkesin emin olmasını istiyorum, yeni AK Parti hükümeti AK Parti’ye oy verenlerin değil tüm Türkiye’nin hükümeti olacaktır. Türkiye’nin 780 bin kilometre karesinde yine AK Parti farkı var. Batıda da var doğuda da var. 7 bölgenin tamamında Ak Parti birinci parti. Neden? Çünkü biz kimseyi dışlamadık. Kimseyi ayırmadık. Herkesi kucakladık. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Milletin fertleri arasında hiçbir ayrım yapmadık. Demokrasinin standartlarını yükseltmenin gayretinde olduk. 74 milyonun kardeşçe, bir ve beraber yaşayacağı bir Türkiye inşa etmenin çabası içinde olduk.
74 milyonun her bir ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri, bizim üzerimizde mübarek bir emanettir. Bize oy verenlerin de vermeyenlerin de yaşam tarzını, inanç ve değerlerini onurumuz, namusumuz, şerefimiz olarak göreceğimizden hiç kimsenin ama hiç kimsenin kuşkusu, şüphesi, tereddütü olmasın.
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun her kardeşimizin huzur, güven, barış, adalet içinde yaşamını idame ettireceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır. Milletimizden aldığımız güçle, yetkiyle, demokrasi daha ileri standartlara kavuşacak, özgürlükler çok daha genişleyecek, herkes kendisini çok daha rahat ifade edecektir. 74 milyonun böyle bir gönül huzuru içinde olmasını yürekten temenni ediyorum. Sorumluluğumuz çok daha artmıştır.
Muhalefet partilerinin de bu noktada, meydandaki vaatlerini, sevindirici umut verici bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. 330’un altında milletvekili çıkarıyoruz diye biz kapımızı kapamayacağız. Ana muhalefet ve muhalefete gideceğiz kabul ederlerse, kabul buyururlarsa oturup uzlaşmayla parlamento dışındaki partiler, STK’larla, medyayla tüm akademisyenlerle bu alanda sözü olanlara, en geniş anlamda istişare ve uzlaşma arayışı içinde olacağımızı daha bu akşamdan ifade ediyorum.
Meydanlarda ifade ettiğimiz gibi sivil, katılımcı, özgürlükçü bir anayasa’yı hep birlikte yapacağız. Bu anayasada herkes kendisini bulacak. Doğu kendisini bulacak, batı kendisini bulacak, kuzey bulacak, güney bulacak. Velhasıl milletim işte bu benim anayasam diyecek.
Bu anayasa Türkiye’nin her zerresine milletimin her ferdine hitap edecek. Yeni anayasa milletin her bir ferdini birinci sınıf olarak görecek. Her kimlik, her değer, herkesin özgürlük demokrasi barış ve adalet talebine bu anayasa karşılık verecek. Bu anayasa Türk’ün, Kürt’ün, Zaza’nın, Arap’ın Çerkez’in, Roman’ın, Alevi’nin Sünni’nin, azınlıkların yani 74 milyonun anayasası olacak.
Başladığımız hiçbir işi bugüne kadar yarım bırakmadık. Bütün yatırımlarımızı hızla devam ettirecek ve tamamlayacağız. Yeni yatırımlarımızı hemen başlatacağız. Sosyal kesimlerin taleplerine bu dönemde çok daha fazla karşılık üreteceğiz. Yoksulu, engelliyi, kadın ve çocukları, gençleri çok daha fazla gözeteceğiz. Milli birlik ve kardeşlik sürecine hız verecek annelerin gözyaşlarını durdurmak için çok daha büyük bir gayretle çalışacağız. Bölgesel ve küresel meselelerde çok daha aktif olacağız. Ret politikalarını, inkar politikalarını biz bitirdik. Barışın tesisi için daha büyük çaba harcayacağız. Bölgemizde, hak diyeceğiz, hukuk diyeceğiz, özgürlük ve demokrasi diyeceğiz.
Biz beraberiz, kardeşiz. Bunu unutmayın. Bugün hesaplaşma değil, helalleşme günüdür. Kampanya sürecinde istemeden kalbini kırdığımız, üzdüğümüz kardeşlerimiz varsa, başta şahsım ve tüm arkadaşlarım adına helallik diliyorum. Kampanya sürecinde yaşanların söylenenlerin yanlış anlamaların, incitici kelamın meydanlarda kalmasını diliyorum. İstemeden incittiğimiz siyasiler varsa onlardan da helallik diliyorum.
Ben aziz milletime, tüm siyasi partilere, hakkımı, hakkımızı helal ediyoruz.
Seçim Sonuçları 2011 ve Başbakan Erdoğan Seçim Konuşması
[tube]http://www.youtube.com/watch?v=ehAvMa5-Dx4[/tube] [tube]http://www.youtube.com/watch?v=mirsGILs4J8[/tube] Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 52)