Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kimsenin kendilerinden ana dilde eğitim beklemeleri gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir.” dedi.
Erdoğan, “Yüzde 58 Türkiye sevdasıyla Türkiye aşkıyla ‘evet’ derken, yüzde 42 de Türkiye aşkı ile ‘hayır’ demiştir. ‘Evet’ diyenler bu ülkenin birliğini ne kadar önemsiyorsa, ‘hayır’ diyenler de o kadar önemsiyordur.” diye konuştu.
Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, kimsenin kendilerine resmi olarak ana dil eğitim beklemeleri gerektiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin resmi dili Türkçe olduğuna işaret ederek, “Anadilin öğrenilmesi için kursların açılmasına müsaadeyi veren iktidarımızdır. Olayı istismar etme yoluna gitmenin ülkemizi bölme yoluna adımlar olduğunu da özellikle vurguluyorum.” şeklinde konuştu.
“TERÖRLE ÖRGÜTÜYLE GÖRÜŞME GİBİ FANTEZİMİZ YOK”
Terörü sona erdirmek için bütün siyasi partilerle diyaloga açık olduklarını altını çizen Erdoğan, “Terör örgütü ile görüşme gibi bir fantezimiz yoktur. Bunu da işleyen siyasi partiler oldu. Yalan, iftara bunu yaptılar. Ağır ifadeler kullanmama rağmen falanca, falanca yerde şu görüşmeyi yaptın diyemediler. Bunların kılavuzu karga. Diyalog olmadan demokrasi olmaz, hoşgörü ve tahammül olmadan demokrasi yaşamaz, farklı görüşleri arasında müzakere olmadan hakikat ortaya çıkmaz. Kan akarken demokrasiyi güçlendiremeyiz. Kan akarken diyalog zorlaşır, gönüller ayrışır, mesafeler açılır. Biz her zaman diyalogdan, görüş alışverişinden yana olduk. Her zaman diyalog ve müzakereden yana olacağız.” diye konuştu.
“GAZETE DAĞITICILAR TEHDİT EDİLDİ”
Erdoğan, demokratikleşme süreçlerinin sabote etmek isteyen mihrakların boş durmadığını belirterek, “Önemli bir yayın organlarına Van, Diyarbakır gibi illerimizde tehditler yapılıyor ve silahlar gösterilmek suretiyle. ‘Bu gazeteyi burada dağıtmayacaksınız’. Peki bu demokrasi mi? Bunu neyle izah edeceksiniz? Eğer hoşunuza gitmeyen yayın varsa ‘Bunu burada dağıtamazsınız’ diyorsunuz ve silahı da gösteriyorsunuz. ‘Ailenizi, çocuklarınızı, nerede kim varsa hepsini tespit ettik gereğini yaparız’ diyorsunuz. Biraz daha ileri gidiyorum.Aynı şey işte bizim Yüksekova ilçe başkanımıza yaptılar. Kaçırma teşebbüsünde bulundular, tehditler yaptılar ve sonunda istifa etmek zorunda kaldı. Demokrasi bu mu? Bir taraftan özgürlük, bir taraftan barış diyeceksin öbür taraftan bu yollarla bu ülkede siyaset yapacaksın. Böyle siyaset yok, böyle demokrasi yok, böyle barış yok. Biz bu yola bedeli ne olursa olsun çıktık, bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Er veya geç 780 bin kilometrede özgürlüğü de barışı da, hukuku da, hürriyetleri egemen kılacağız.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Hakkâri’de sivil insanlara yönelik mayınlı saldırının herkesin telin etmesi gereken büyük bir vahşet olduğunu belirterek, “Bu olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli çalışmalar yapılmaktadır, yapılmıştır. Terör, demokratikleşme sürecini zehirleyen, ortamı karartan etki yapıyor; zorlaştırıcı bir neticesi var. İçinde çocukların eğitim aldığı okullara molotof kokteyli saldırısı yapılıyor. Yurtlar bombalanıyor. Bunu neyle izah edeceksiniz?” dedi.
“YÜZDE 58 TÜRKİYE SEVDASIYLA Ve AŞKIYLA ‘EVET’ DERKEN, YÜZDE 42 DE TÜRKİYE AŞKI İLE ‘HAYIR’ DEMİŞTİR”
Referandum sonuçlarıyla ilgili Türkiye’nin çeşitli renklerle ifade edilmesine tepki gösteren Erdoğan, “Akdeniz Bölgesi yüzde 51 hayır, yüzde 49 evet dedi. Akdeniz ya da Marmara bölgelerimize, yedi coğrafi bölgeyi ‘evetçi’ ya da ‘hayırcı’ diyerek ayırmak demokratik renk körlüğünün emaresidir.” açıklamasında bulundu.
Asıl bölücülüğün halkın demokratik iradesini kategorilere ayırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Yüzde 58 Türkiye sevdasıyla, Türkiye aşkıyla ‘evet’ derken, yüzde 42 de Türkiye aşkı ile ‘hayır’ demiştir. Evet diyenler bu ülkenin birliğini ne kadar önemsiyorsa, hayır diyenler de o kadar önemsiyordur.” diye konuştu.
Erdoğan, ‘Hayır’ diyenlerin korku ve kaygılarını anlamaya çalışmanın elbette her partinin temel görevi olduğunu kaydetti.
Referandumdan sonra bir kez daha AK Parti’nin yaşam tarzlarına müdahale edeceği korkusu yayılmak istendiğini ifade eden Erdoğan, “Biz artık bıktık bundan. 94’de belediye başkanıydım. O zamandan beri aynı kampanyalar yürütülüyor.
8 yıl önce gazetelerde hangi başlıklar varsa bugün de tıpa tıp aynı başlıklar var. Menderes zamanında hangi başlık varsa bugün de aynı gazetelerde. Zihniyet aynı. Çıkarıyor arşivden gazeteleri aynı başlıkları atıyorlar. Tekâmül etmiyorlar, patinaj yapıyorlar. Sivil diktatörlük gibi bir kavram olur mu? Diktatörlük sivilin işi değildir. Bunları yan yana koyanlar cahillerin ta kendisi. Gizli ajanda, gizli gündem, mahalle baskısı gibi AK Parti ile asla yan yana gelmeyecek kavramlar bugünlerde bir kez daha gündeme getiriliyor.”
Lokal olayların gündeme getirildiğini söyleyen Erdoğan, “Referandum zamanı İnegöl’de olaylar oldu. Orayla ilgili daha net belgeler sunulacak, göreceksiniz onları. İstanbul’da lokal olaylar oldu. Bir tanesi kendini bilmez çıkıyor, ‘işte bu evetin sonucu’ diyor. Bunlar bu kadar basiretsiz. Bu olayları değerlendirirken lütfen dürüst olun. Bu lokal olayları TV’lerde şok.. şok.. şok.. diye yayınlamak, sürmanşet yapmak doğru değil. Burada emniyet kim böyle bir fiilin içindeyse gereğini yapıyor.” dedi.
Erdoğan, Tophane’deki yaşanan olayları da değerlendirerek, “8 yıl boyunca kimsenin hayat tarzına müdahale etmedik. Bundan sonra da herkesin yaşam tarzı bizim teminatımız altındadır. Türkiye’de mahalle baskısı yoktur. Provokasyona gelmeyiz. Türkiye’de halkı kışkırtmayı adet haline getiren odaklar var.” değerlendirmesinde bulundu.