CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, ‘CHP’nin Hükümet ile görüşmesi konusunda birisinin veya Sayın Feyzioğlu’nun aracılığına ihtiyaç mı var? İkisi de burada, çok rahat görüşmeleri yapabiliriz. Böyle bir görüşme olmamıştır’ dedi.
Akif Hamzaçebi, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de hukuk devletinin askıya alındığını, Hükümet’in bir yandan yolsuzluk iddiaları ve soruşturmaları darbe kılıfı altında etkisizleştirmeye çalışırken, öte yandan kendine göre aldığı savunma önlemleriyle kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına, hakim teminatı ve soruşturmanın gizliliğine yönelik büyük bir saldırı başlattığını savundu.
HSYK’da, Hükümet’in etkisiyle yapılan değişiklik sonucu ilgili dairede 90 hakim ve savcının, dün de İstanbul’da 97 savcının görev yerinin değiştirildiğini anlatan Hamzaçebi, “Çok sayıda savcının görev yeri değiştiriliyor ki gerçek niyet biraz gölgede kalsın. Gerçek niyet, yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması, bir başka göreve kaydırılmasıdır. Ancak ne yapılırsa yapılsın; yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulması hiçbir şekilde önlenemeyecektir. Bunun hesabı sadece sandıkta değil, hukukta da yargıda da sorulacaktır. Parlamento mutlaka üzerine düşen görevini, Meclis soruşturması görevini yapacaktır. Parlamento’nun bu görevini yapmasını hiçkimse, hiçbir siyasi güç engellemeyecektir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda “dış mihraklar, iç düşmanlar” söylemine başvurduğunu ifade eden Hamzaçebi, en son TÜSİAD Başkanı’nı iç düşman kervanına kattığını ve vatan hainliğiyle suçladığını anlattı. TÜSİAD Başkanı’nın dün “bu iktidar sayesinde ekonomiye istikrar geldi, Türkiye iyi yolda” değerlendirmeleri yaparken, Başbakan’ın kendisini kucakladığını, ancak dolar kurundaki olağanüstü yükseliş, ekonomik dengelerinin bozulması, dışarıdan sermaye girişinin azalması karşısında Hükümet’i dikkatili cümlelerle uyarınca “vatan haini, iç düşman” olduğunu savunan Hamzaçebi, “Hükümet’i överken vatansever, eleştirirken vatan haini….Başbakan, 17 Aralık’ta Hükümet’e darbe yapıldığını söylüyor. Varsayalım ki darbe yapıldı. O zaman Başbakan, neden 4 bakanını görevden aldın? İnsan darbecilere papuç bırakır mı? 27 Nisan e-bildirisinde karşı kendince taviz vermedin, peki şimdi Hükümet’e silahlı kuvvetler tarafından da değil yargıda varolduğu iddia edilen oluşum tarafından darbe teşebbüsü vardır, o halde bu darbe teşebbüsüne papuç bırakmasaydınız, o bakanları da görevden almasaydınız. Başbakan’ın bu savunmasının hiçbir geçerli yanı yoktur. İkinci bir Deniz Feneri vakasıyla karşı karşıyayız. Bu yolsuzluk ve rüşvet iddialarını hiçkimse örtemeyecektir” diye konuştu.
-“O zaman artırmasaydınız”
Hamzaçebi, faiz artışının ekonominin akılla değil, inatla yönetilmesinin sonucu olduğunu ileri sürerek, Başbakan Erdoğan’ın “faiz artırım kararını doğru bulmuyorum ama müdahale etme yetkim de yok” diyerek kendini temize çıkarmak istediğini ifade etti. “Başbakan’ın sicili bu konuda temiz değildir. Bugüne kadar faiz artırımı konusunda Merkez Bankası’nın elini kolunu bağlamış, manevra alanı Başbakan tarafından ortadan kaldırılmıştır” diyen Hamzaçebi, Merkez Bankası politikalarına müdahale eden ve onu baskı altına alan anlayışı Başbakan’ın sergilediğini, şimdi “ben bu işe katılmıyorum, bunun sorumluluğu Merkez Bankası’ndadır” diyerek kendisini faiz artırım kararı sorumluluğundan kurtaramayacağını savundu.
Hamzaçebi, Başbakan’ın iktisat literatürüne geçecek değerlendirme yaptığını ve “faiz sonuç değil nedendir” dediğini belirterek, “O zaman artırmasaydınız Sayın Başbakan. Madem faiz artışıyla enflasyon artacaktı, o zaman artırmayın. Hem bunu söyleyeceksiniz hem Merkez Bankası bağımsızdır gerekçesiyle onun faiz artırımına seyirci kalacaksınız. Daha önce artırım taleplerini geri çeviriyordunuz. Başbakan’ın ‘faiz nedendir, enflasyon sonuçtur’ değerlendirmesinin ekonomide yeri yoktur. Nominal faiz eşittir reel faiz artı enflasyon…Enflasyondaki artış faizi belirler. Başbakan herhalde ekonominin bu temel kuralını kendi yöntemiyle alt üst ediyor. İnşallah onun ekonomiye yaptığı katkı literatürde yerini alır, herkes yeni bir şey öğrenmiş olur” dedi.
-Yeniden yargılama
Hamzaçebi, yeniden yargılamayla ilişkin yasa tekliflerinin 3 haftadan beri, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması yönündeki yasa tekliflerinin ise yıllardır Meclis’te beklediğine işaret ederek, bunların gündeme alınmasını önerdiklerinde iktidar grubunun reddettiğini söyledi. ÖYM’lerin bir demokratik devlette olmaması gereken mahkemeler olduğunu ve derhal kaldırılması gerektiğini savunan Hamzeçibi, “Hükümet ya tasarısın getirsin, getirmiyorsa teklifimizi yasalaştıralım. Sadece ÖYM’lerin kaldırılması yeterli değil,TMK 10. maddesindeki mahkemelerin de kaldırılması gerekir” diye konuştu.
Hamzaçebi, yeniden yargılama konusunda iktidar ile görüşüp görüşmedikleri sorusuna, “Ben de bunu gazetede gülümseyerek okudum. CHP’nin Hükümet ile görüşmesi konusunda birisinin veya Sayın Feyzioğlu’nun aracılığına ihtiyaç mı var? İkisi de burada, çok rahat görüşmeleri yapabiliriz. Böyle bir görüşme olmamıştır. Yeniden yargılama ile ilgili biz görüşümüzü açık şekilde ortaya koyduk. Bu konuda Hükümet’ten veya iktidar partisinden bize gelen herhangi bir öneri olmamıştır” karşılığını verdi.
Başbakan’ın TMK 10. maddesini ve geçici 2. maddedeki ÖYM’leri kaldıracak olmasının, demokratik özgürlükçü nedeni olmadığını belirten Hamzaçebi, şunları kaydetti:
“Ne zaman ki 17 Aralık soruşturmasıyla hedefe Hükümet, bakanlar ve yakınları konmuştur, Başbakan o zaman hatırlamıştır hukukun üstünlüğünü, adil yargılama, savunma hakkını. Kesinlikle demokratik nedeni yoktur. Sadece 17 Aralık soruşturmasını Hükümet’e vereceği hasara azaltmaya, onu etkisizleştirmeye çalışmaktadır. Hiçbir şekilde inandırıcı, samimi değildir. Şunu beklerdik Başbakandan; fezlekeler suratle Meclis’e intikal ettirilir, burada Meclis soruşturma komisyonları kurulur, ondan sonra Başbakan’ın iddia ettiği diğer hususlar getirilir ve gereken şeyler varsa yapılır. Ama öyle bir şey yok. Dün Adalet Bakanı’nın fezlekesi TBMM Başkanı bunu iade ediyor. Usule ilişkin eksiklik varsa, Meclis Başkanlığı bunu Adalet Bakanlığı’na sorar görüş alabilir, o görüş çerçevesinde işlem yapar. Başbakan’ın demokratik bir hareket noktası yoktur. Olsaydı, demokratikleşme paketinde Gezi eylemcilerinden intikam denilebilecek düzenlemelere yer vermezdi. O pakete göre bir toplantı ve gösteri yürüyüşünde bir otobüs seferi aksasa dahi onu yapanlar hapse girecektir. Demokratikleşme Paketi, bir daha Taksim Meydanı’nı herhangi bir gösteriye, toplantıya izin vermeme paketidir, onları Kazlıçeşme’ye gönderme paketidir. Taksim’de olsa kamu hayatında bir takım aksama olabilir, bu işin mahiyetinde var. AİHM dahi 1 Mayıs kararında bunu çok doğal karşılıyor. Başbakan demokratik arzuyla, insan hak ve özgürlüklerini merkez alan istekle hareket etmiyor. HSYK teklifini demoklesin kılıcı gibi TBMM’de tutuyor, bunu arkasına alarak yargıda istediği tayin ve atamaları yapıyor. ”
Hamzaçebi, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten kendilerine ulaşan bir öneri olmadığını, iktidar partisiyle de bir temaslarının bulunmadığının altını çizerek, CHP’nin kurulacak Uzlaşma Komisyonu’na üye vermeyeceğini ifade etmediğini söyledi. Hamzaçebi, “Elbette HSYK ile ilgili anayasa değişikliği yapılabilir. Bunun için şartımız, teklifin çekilmesi… Ama Hükümet buna uymadı. ikinci şartımız ise yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının önünü kapamama. Bu şart tamamen altüst edildi. Hükümet’in niyeti bağımsız yargı değil, kuvvetler ayrılığı ilkesini yok edeyim gibi derin çelişkiyi içinde barındırıyor. Buradan özgürlük, demokrasi ve bağımsız yargı çıkmaz” dedi.