Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan bir sosyal bilim uzmanı olan Ersin Afacan ‘ın bu haftaki “ Bana küfür ettiler ” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
11-Kasım-2011 Cuma günü oynanan Türkiye-Hırvatistan maçında kendisine küfür edildiği ve alaycı şekilde alkış yapıldığı gerekçesiyle Türk Milli Takımı kalecisi Volkan Demirel, tribünlerdeki taraftarları önce alkışladı, sonra da küfür etti. Milli Takım Kaptanı Emre Belezoğlu da aynı gerekçeyle taraftarlara küfür etti.
Ülkemizde, bu tip olaylara daha pek çok örnek vermek mümkündür. Küfür, sporumuzun bir gerçeği ve ileride de bu tip olayların yaşanacağı kesin. Bizim çalışma alanımız açısından bu tip olayların “konsantrasyon” konusuna girdiğini söyleyebilirim. Profesyonel sporcuların maç oynanırken maçın gidişatına değil de tribünlere odaklanması ve dikkatini kendisine söylenenlere kaydırması ciddi bir eksikliktir.
Olayın “kendini kontrol” boyutu ise daha önemlidir. Böyle bir durumda, sporcularıma “incinme ile zarar görme” arasındaki farktan bahsediyorum. Çünkü sporcular, incinmemeyi öğrenirse kendilerini çok sayıda kaygıdan ve belki de zarardan koruyabilir. Taraftarlar, sporun içindeki insanları incitmeye çalışırsa özellikle sporcuların incinmeyi reddetme seçenekleri var. Sadece bunu nasıl yapacaklarını bilmeleri gerekiyor.
İnsanlar kendi rızaları olmadan incinemezler. Yani iradeniz dışında zarar görebilirsiniz ama iradeniz dışında incinemezsiniz. Mesela sizden borç alan birisi borcunu ödemezse zarar görürsünüz ki bu durum iradeniz dışındadır. Fakat siz bu duruma “aptal yerine konuldum” tarzında yorumlar getirirseniz incinmeyi kabul etmiş olursunuz.
Bizim mental antrenmanların felsefi temelini oluşturan Stoacı felsefenin temsilcilerinden Roma İmparatoru Marcus Aurelius, öğretmeni Epiktetos’tan şunu öğrenmiştir: “Bizi rahatsız eden olaylar değil onları görüş biçimimizdir.” Dolayısıyla M.Aurelius der ki “Düşünceni yok et, şikayetin de yok olur. ‘İncitildim’ şikayetini ortadan kaldır, incinme de ortadan kalkar.”
Bu felsefeden yola çıkarak sporun içindeki insanlara sadece bir hakaretin şiddet içeren bir misilleme için haklı bir sebep olmadığını öğretmek gerekir. Sporcularıma, sözlerle incinmelerini önleyebilmek için onların kendilerine ait ahlaki bir öz değer geliştirmelerine yardımcı oluyorum. Böylece başkalarının onlar hakkındaki düşünceleri ve söyledikleri, kendi düşünceleri ve hayatlarında önemli olan insanların düşündüklerinden daha az önemli oluyor.
Makalemi filozof Epiktetos’un “Düşünceler ve Sohbetler” adlı kitabından bir alıntı ile bitiriyorum: “Bir taşa küfret; neye yarar bu? Taş seni duymaz. İşte bu sebeple taşı taklit et ve sana edilen küfürleri duyma…”
Ersin AFACAN