Aziz Bey’i tanıyoruz da, Dortmund’un başkanı kim?
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki “Aziz Bey’i tanıyoruz da, Dortmund’un başkanı kim?” başlıklı yazısı;
Gerçekten çoğumuz Dortmund’un başkanını tanımıyoruz. Tabii ki ihtiyacımız yok, belki gerek de yok. Ama yaptıkları ortada…
Ve tanımaya değil de yaptıklarını bilmeye ihtiyacımız var ki dünya bizden ibaret değil?
Dortmundlular için de çok önemli değil, çünkü kulüp önce gelir ve o yüzden o değil yaptıkları önemlidir.
Ama bizde;
Önce başkanlar, sonra kulüpler gelir.
Kötü olan; bizde takım taraftarlığının başkan taraftarlığına dönüşmesidir. Yüz yıllık kulüplerin insanların arka bahçesi haline gelmesini anlamak zor.
Ve biz başkanı tanımakla zorunluyuz. Başkan taraftarları ve medya sayesinde yüz yıllık kulüplerin tarihsel misyonları görmemezlikten gelinir.
Ve bu nasıl bir beklentidir ki kulüpler başkanların arkasında bırakılır?
Gerçekten bunları anlamak çok zor…
Ve bu kadar başarısızlık ortadayken!
İşte bu yüzden Dortmund’un başkanını tanımak lazım…
Dortmund’un başkanının adı: Reinhard Rauball, bu kadar… Sadece bir isimden ibaret ve yaptığı işi şu ana kadar Türkiye’deki tüm başkanları toplasanız hiç biri yapamaz.
Nedenini anlamak için birtakım sayısal verilere bakmak yeterli sanırım.
Aziz Yıldırım’ın kulübü olan Fenerbahçe ile kıyaslamak çok şeyi açıklar.
Her iki takımdan yedişer isim seçtim ve hesap ortada…
Bartra: 25 yaş, 8 milyon avroya Barcelona’dan alındı, piyasa değeri: 8 milyon avro.
Dembele: 19 yaş, 15 milyon avroya Rennes’den alındı, piyasa değeri: 15 milyon avro.
Weigl: 21 yaş, 2,5 milyon avroya 1860 München’den alındı, piyasa değeri: 18 milyon avro.
Reus: 27 yaş, 17,1 milyon avroya M’Gladbach’dan alındı, piyasa değeri: 40 milyon avro.
Aubameyang: 27 yaş, 13 milyon avroya Saint-Etienne’den alındı, piyasa değeri: 45 milyon avro.
Pulusic: 18 yaş, altyapıdan yetişti, piyasa değeri: 5 milyon avro.
Posslack: 18 yaş, altyapıdan yetişti, piyasa değeri: 3 milyon avro.
Fenerbahçe’ye gelelim:
Skrtel: 31 yaş, 6 milyon avroya Liverpool’dan alındı, piyasa değeri: 8 milyon avro.
Ozan: 21 yaş, 7 milyon avroya Bursa’dan alındı, piyasa değeri: 7 milyon avro.
Alper: 27 yaş, 7,25 milyon avroya Eskişehir’den alındı, piyasa değeri: 8 milyon avro.
Emenike: 29 yaş, 13 milyon avroya S. Moskova’dan alındı, piyasa değeri: 9 milyon avro.
Stoch: 27 yaş, 5,5 milyon avroya Chelsea’den alındı, piyasa değeri: 4,5 milyon avro.
Ramazan: 20 yaş, altyapıdan yetişti, piyasa değeri 500 bin avro.
Uygar: 21 yaş, altyapıdan yetişti, piyasa değeri: 750 bin avro.
Evet, şimdi bunları kıyaslayalım:
Dortmund’un bu futbolcuların bonservislerine ödediği toplam para: 55,6 milyon avro.
Fenerbahçe’nin seçtiğimiz futbolcuların bonservislere ödediği para: 38.75 milyon avro.
Peki, gelelim kulüplerin futbolculara kattığı değerler sayesindeki piyasa değerlerine:
Dortmund: 126 milyon avro.
Fenerbahçe: 37.75 milyon avro.
Başkanını tanımadığımız adamın takımı olan Dortmund, 55,6 milyon avro ödediği bonservislerin değerini 126 milyon avroya çıkartıyor ve 70, 4 milyon avro kârda görünüyor.
Tüm Türkiye’nin tanıdığı ve Fenerbahçe’nin önüne geçen Azizi Yıldırım’ın takımı 38,75 milyon avro ödediği bonservislerin değerini 37,75 milyon avroya düşürüyor ve 1 milyon avro zarar etse de; hemen hemen başabaş gelip, herhangi bir değer katkısı yapamadığını görüyoruz.
Düşünebiliyor musunuz, tanımadığımız adamın biri kulüp başkanı oluyor ve kulübünü öyle yönetiyor ki; hem başarılar ve şampiyonluklar kazandıran bir ekip kuruyor, hem de sırf futbolcu değerinden kulübe yüzde 2,26 katkı yapmayı başarıyor.
Ve son sekiz senede Dortmund sadece iki teknik adamla çalışmış, Fenerbahçe ise son sekiz senede sekiz teknik adamla çalışmış!
Ve düşünebiliyor musunuz, eleştirdiğiniz zaman her türlü hakarete ve suçlamaya maruz kaldığınız Azizi Yıldırım kulübü, futbolcuya değer katma bakımından zarara uğratıyor ve herkesin tanıdığı, hatta tanımak zorunda kaldığı başkandan kimse hesap soramıyor.
Ve ortada başarı diyebileceğimiz bir şey de yok.
Ve haliyle olan kulübe oluyor…
Bir de kulüplerin tüm başarılarına bakalım:
Fenerbahçe 1907 yılında kuruldu, Dortmund 1909 yılında kuruldu. İki kulüp de yüzyılı devirmiş ve aynı yaşta sayılırlar.
Fenerbahçe: 19 kez Türkiye Şampiyonluğu, 9 kez Türkiye Kupası, 6 kez Türkiye Süper Kupası.
Dortmund: 8 kez Almanya Şampiyonluğu, 5 kez Almanya Süper Kupası, 3 kez Almanya Kupası, 1 kez Avrupa Kupa Galipleri Kupası, 1 kez Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası, 1 kez Dünya Kulüpler Kupası Şampiyonluğu.
Görüldüğü üzere Fenerbahçe yöresel başarıların içine sıkışıp bırakılmış, Dortmund ise Avrupa kupaları dahil, dünya kulübü olma başarısını göstermiştir.
O yüzden; Dortmund’un 2,6 kâr oranına baktığımızda ham değeri 135 milyon avro civarında iken, piyasa değeri 351,5 milyon avro oluyor. Fenerbahçe’nin ham değeri ve piyasa değeri hemen hemen aynı kalarak 158 milyon avro oluyor.
Kızmaya ve bozulmaya gerek yok, çünkü her şey ortada ve aleni olarak belli.
Fenerbahçe’ye kendi değerini vermek herkesin sorumluluğu, kimse kendi algıları doğrultusunda kulübü yönetemez. Hiç bir isim Fenerbahçe’nin önüne geçemez ve hiçbir isim Fenerbahçe’nin önünü kesemez.
Bunu savunmak tüm taraftarların görevidir.
Müslüm Gülhan / NationalTurk