Akşam gazetesi yazarı Deniz Gökçe Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’a yönelik bir yazı kaleme aldı. Gökçe “Aziz Bey’e açık mektup” başlığını kullanırken Fenerbahçe’nin de Galatasaray ve Trabzonspor gibi yanlış şirketleştiğini dile getirdi. İşte Deniz Gökçe’nin yazısı; ”
Aziz Bey’e açık mektup
Bu yazıyı üzülerek yazıyorum. Fenerbahçe 1907 yılında kurulmuş uzun geçmişi, tarihi ve itibarı olan bir sosyal kurumdur. Hem de milyonlarca taraftarı olan büyük bir sosyal kurumdur. Ancak teknik olarak bir dernektir ama derneğin sahip olduğu, halka açık olan ve olmayan şirketler de vardır. Ama esas olan dernektir. Derneklerde başkanlar, dernek üyelerine genel kurullarda ve mali kongrelerde hesap verirler. Dernekler SPK kurallarıyla değil derneklere mahsus yasalarla yönetilirler. Derneklerin şirketleri ise anonim şirket ile ilişkili yasalar, SPK kanunu ve diğer ticari kanuni düzenlemelerle hareket ederler. Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği Başkanı Aziz Yıldırım ve arkadaşları kulübe birçok birinci sınıf tesis kazandırmış, zaman, emek ve para harcamışlardır. Ama yönetim birçok da mali ve sportif hata yapmıştır. Aslında en büyük hataları medya ilişkilerindedir. Dernekler üye ve taraftarlarının çoğunluğunu ancak basın yoluyla bilgilendirir. Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşları medya mensuplarını kendisini rahatsız etmeyecekler ve tatsız soru soracaklar diye ikiye ayırır ve beyanatlarını sadece bizden kategorisindekilere verirler. Başkan’ın Uğur Dündar’a beyanat vermesi ve Uğur Dündar’ın da kulübün maddi durumu ile ilgili soru sormaması üzücü bir yaklaşımdır. Benzer şekilde Fenerbahçe’nin gerçek bilançosu, gerçek gelir gider tablosu, gerçek borç toplamı ve bunların Deloitte tarafından denetlenip denetlenmediği konusu gündeme geldiğinde Murat Özaydınlı tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında ise tek bir soru sorma hakkı verilmeden salondan ayrılınması da inanılmazdır. Camiaya yakışmayan bu davranışların son ve acı örneği de bir hukukçu, gerçek ve duayen Fenerbahçeli Kerim Kerimoğlu’na layık görülen yaklaşımdır.
Bugün İspanyol, İtalyan ve İngiliz ligleri eğer ticari işletme gibi değerlendirilseler, tüm ligin ve tüm takımların iflası istenirdi. Avrupa’da sadece Almanya ve Fransa ligleri mali olarak ayaktadır. İngiltere’de Manchester United çoğunluk hisselerini bir ABD’li aileye satmış ve böylece M.U. 600 milyon sterlini aşmış borç altına sokulmuş, Christiano Ronaldo’yu satmaya mecbur kalmıştır.
Barcelona’da ise Başkan Laporta ayrıldıktan sonra Laporta’nın mali tablolarda gerçek sayıları gizlediği, kulübün ciddi zarar içinde olduğu anlaşılmış ve şampiyonluklar üreten başkan mahkemelik olmuştur. Bu zararlar sonrasında da bugüne kadar sponsor almayan Katalan takımı, Katar Emiri tarafından verilen sponsorluk teklifini tarihinde ilk defa kabul etmiştir.
Fenerbahçe Başkanı’nın verdiği beyanatta söylediği tek mali şey ‘Kulübün bütçesinin 250 milyona geldiği’ sözüdür. Sayın Başkan, bütçe derken sadece harcama tarafından bahsediyorsunuz. Gelirleri ve zararları konuşmuyorsunuz. 2009’da kümülatif zararlar en azından 80-90 milyona gelmiştir. Fenerbahçe’nin olmayan stadın üstüne yapılan 100 milyonluk inşaatın muhasebeleştirilmesi ve stadın uzun vadeli kirasından gelecek potansiyel gelirin önce ileriye götürülüp sonra da ıskonto edilirken kullanılan gelir büyüme tahmini oranları ve ıskonto oranları da üyelere ve kamuoyuna açıklanmamakta. Bunları bilmek derneğin üyelerinin ve şirketlerdeki hissedarların temel hakkıdır. Gelir gider tablosundaki ziyanların kümülatif toplamlarının gerçek büyüklükleri UEFA’ya ve federasyona verilen ve gizli bilançolarda bizim tahminimize göre 80-100 milyon TL arasındadır. Bilançolarda kulübün kısa vadeli borcu üyelere dağıtılan 2009 yılsonu tablolarında 41 milyon ve uzun vadeli borçlar da 384 milyon TL idi. Tahminimize göre UEFA ve TFF’ye verilen bilançolarda hem kısa vadeli hem de uzun vadeli borç 150’şer milyonu aşan boyutta. Özetle özvarlığın eksi olması bir muhasebe kaydıyla (değer artışı) şimdilik artıya çevrilmiştir.
Sportif başarının Ajax veya Barselona veya Lyon gibi altyapıdan gelen oyuncularla gerçekleşeceği ilkesinden kısa vadede başarı elde etmek için vazgeçilmiş ve bir transfer furyası yaşanmıştır. Üstelik Fenerbahçe de aynen Galatasaray ve Trabzonspor gibi hatalı şirketleşme yapmış ve halka açılmadan elde ettiği gelir, ödediği temettülerin fersah fersah altında kalmıştır. Bir tek Beşiktaş kar üzerinden temettü dağıtarak doğru şirketleşme yapmış, ama yanlış transfer politikaları sonucu dev borç ve vergiler nedeniyle devlet tarafından kurtarılmayı beklemektedir. Galatasaray ise hatalı şirketleşmenin çözümünü, QVT’den hisseleri zorla geri almakta görmüştür. Fenerbahçe Başkanı halka açılan kulübün şirketinin değerinin 1 milyar dolar olduğunu beyan etmektedir, ama bu da çok ilginç. Kulübün hisselerinin ancak yedide biri halka açıktır. Başkan şu andaki piyasa değerini yedi ile çarpmaktadır. Aziz Bey kulübün hisselerini veya çoğunluk hisselerini mi satacak? Satmaya kalksa fiyat aynı mı kalır? M.United ve Liverpool’un durumu görülmüyor mu?
Daha da sportif başarı konusunu tartışmadık!