Sanat yazarı Meral Bostancı’nın seramik sanatına gönül vermiş Ayten Akbayram ile gerçekleştirdiği röportajı;
Sanat yazarı Meral Bostancı, Edip Akbayram’ın seramik sanatını gönül vermiş eşi Ayten Akbayram ile son derece keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Bostancı, sanatçının eserlerinden en beğendiğinin Sivas-Madımak olaylarına değinen “Aydınlarımız” isimli çalışma olduğunu belirtiyor.
Seramik sanatına gönül vermiş Ayten Akbayram’ın seramik heykelleri üzerine verdiği röportaj;
1) Seramik sanatına ilginiz nasıl başladı?
Benim ilk aşkım resimdi. Resim yapmak için çırpındım, okyanus içinde damla gibi hissediyordum. Sanat adına bir eğitiimim olmadığı için güvensizdim. Sonra kendime dedim ki; kendin için yap, kimseyle yarışman olmasın, yüreğindekileri akıt. Bu seni mutlu ediyorsa sorun yok.
2002 yılında bir şekilde yolumuz Kapadokya’ya düştü. Kendimi başka bir gezegende hissettim, büyülendim. Ben burada yaşarım, Kızılırmak’ın suyuna, çamuruna karışırım, dedim. Küçük bir köy evini satın alarak çamuruna bulaştım. Evimizin hemen yanında seramik sanatçısı Erdoğan Güleç’ten çamurun tekniğini, onunla nasıl baş edeceğimi öğrendim. Ona minnettarım.
2) Seramik atölyenizin bulunduğu Avanos, Hititler’den bu yana seramik eserlerin üretildiği, çanak çömlekçiliğin yapıldığı bir bölge. Avanos’un da içinde bulunduğu Kapadokya’nın şüphesiz farklı bir coğrafyası, büyülü bir aurası var. Çalışmalarınızı tasarlarken yaşadığınız ortamdan etkilendiğinizi duyumsadığınız oluyor mu?
Eğer insansan, yaşadığın andan, ortamdan etkilenmemek mümkün değil. Kapadokya’da sen başka bir şey hayal etsen de, o seni kendisine çeviriyor.
3) Resim ve heykellerinizde “kadın” figürlerine ve “ana” ile “doğruganlık” temalarına sıklıkla rastlıyoruz. Her hangi bir öyküleri var mı bu kadınların? Ne anlayıtorlar?
Belki de bildiğimiz en iyi şey KADIN. Benim kadınlarım şunu anlatıyor açıklaması bana itici geliyor. Eğer yaptıklarıma eser denilirse, yapan değil, eser kendini anlatmalı.
4) Özellikle uzun boyunlu kadın formlarının yer aldığı resim ve heykelleriniz bana masumiyeti anlatıyor gibi geldi.
Heykellerin gözleri kapalı, mahsun, belki biraz mahcup… Ne dersiniz?
Belki içimdeki çocuğu anlatıyordur, siz ne dersiniz?
5) İlham aldığınız ya da sanatından etkilendiğiniz seramik sanatçıları var mı?
Benim bu konuda bir bilgi birikimim, havuzum yok ki etkileneyim. Benim derdim var ve onları yaptıklarıma yansıtıyorum. Şunu söyleyebilirim: Sadi Diren’in eserleri müthiş.
6) Figüratif bir üslubunuz var. Biçim ve üslup arayışınızda, tarzınızı oluşturma sürecinizde etkilendiğiniz farklı kültürler oldu mu?
Figüratif üslup sözü beni aşar, diğer sanatçılara, ustalara saygısızlık olur. Benimki doğaçlama.
7) Kullandığınız sır ya da pişirim tekniğinin heykellerinize eskitilmiş bir izlenim, hatta yer yer mistisizm
kattığını söyleyebilirim. Çalışmalarınızın çoğu geleneksel bir Japon pişirim tekniği olan “raku” tekniği ile pişirilmiş izlenimi veriyor. Hangi pişirim yöntemlerini kullanıyorsunuz?
Alternatif pişirim tekniklerini seviyorum. Salt firing, saggar, pit firing ve raku tekniklerini uygulamaya çalışıyorum.
8) Seramik heykellerlerinizde metalin yanı sıra son zamanlarda cam kullandığınıza da tanık oluyoruz. Malzeme olarak camı kullanmaya nasıl karar verdiniz?
Bu güne kadar kim böyle birşey yaptı veya denedi, bir fikrim yok. Tuz pişirimde (salt firing) seramik yüzeyde sadece tuzun oluşturduğu sır tabakasını çok sevmedim ve ona yükssek dereceli sır ve cam ekledim. Sonuç hoşuma gitti. Ben yaptım, oldu anlamında söylemiyorum. Metal konusunda yolum çok kısa, öğreneceğim çok şey var, diye düşünüyorum.
9) Birçok karma sergide ve fuar organizasyonlarında eserlerinizi sergilediniz. Şu günlerde İstanbul-Şaşkınbakkal’da, Art Maya Gallery’de çalışmalarınız sergileniyor. Bir yazınızda “hiç kişisel sergim olmadı, olmasını da çok istiyor değilim” demişsiniz. Bana göre çoktan vakti gelmiş görünüyor ancak… Solo bir sergiye imza atmayı siz neden düşünmüyorsunuz?
Ben zirvelerle uğraşmıyorum, yarışmıyorum, ben derdimi anlatıyorum.
10) Seramiğe sizin gibi gönül vermiş bir sanatçı olarak, seramik sanatına ilgi duyanlara ve çamura bulaşmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Ben çamurun beni anlattığını, beni rahatlattığını söyleyebilirim, önermek haddim değil.