Atatürk ve Spor
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 75.yıldönümü olan 10 Kasım günü saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.
O’nun bizlere hedef olarak gösterdiği “Muasır Medeniyet Seviyesi”ne ulaşmak için her alanda daha çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Bu alanlardan biri de spordur.
Kurduğu cumhuriyeti, gençliğe ve halka, “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” diyerek emanet eden Atatürk, spor dalları arasında en çok güreşi severdi. 1933 yılında İstanbul’da Maksim Gazinosu Salonu’nda güreşçimiz Saim Arıkan ile İtalya şampiyonu ve Avrupa ikincisi Lombardi arasında yapılan güreş müsabakasını seyreden Atatürk, müsabakadan büyük zevk almış ve rakibini yenen güreşçimizi ayakta “Yaşa Saim” diye alkışlamıştır. 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda genç güreşçimiz Yaşar Erkan, Olimpiyatlar tarihinde Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandırıp Berlin Olimpiyat Stadı’nda 100.000 kişiye İstiklal Marşımızı dinlettirdikten sonra Atatürk, O’na şu telgrafı çeker: “Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük iş yaptın. Artık ismin Türk Spor Tarihi’ne geçti. Çok yaşa Yaşar.”
Atatürk, vakit bulduğunda hafif jimnastik alıştırmaları (egzersiz) yapardı. Son yıllarında ise kürek çekmek ve yüzmek başlıca uğraştığı sporlardı. Futbola da ilgi duyan Atatürk’ün ilk seyrettiği futbol maçı 28 Temmuz 1922 günü Akşehir’de subaylar arasında oynanan bir maçtı. Havacılığın da bir spor dalı olarak benimsenmesini isteyen Atatürk, bu alanda ciddi çalışmalar yapmış ve planörcülük ile havacılığın yanı sıra paraşütçülük alanında da büyük işler başarmıştır. İzciliğin yerleşip gelişmesi için de çaba gösteren Atatürk, Türk izciliğine okullar içi izcilik faaliyetiyle olumlu bir yön vermiştir. At yarışlarına da değer veren Paşa, kendi adına düzenlenen ve 1927’den beri düzenli olarak yapılan “Gazi Koşusu”nun organizasyonuna önem vermiştir. Tük kadınının da sporda yerini almasını isteyen Atatürk, başta atletizm, tenis, kürek, eskrim ve yüzme olmak üzere bütün branşlarda kadınlarımızın da yer almasını sağlamıştır.
29 Haziran 1938’de kabul edilen 3530 sayılı “Beden Terbiyesi Kanunu” ile sporun devlet kontrolüne girmesini sağlayan Atatürk’ün sporla ilgili hatıralarından en önemlilerinden biri şudur: Çanakkale Savaşı sırasında, bir Türk askeri yakaladığı bir İngiliz askerini Paşa’nın karşısına getirmişti. Kumandan, İngiliz’e buralara niçin geldiğini sordu: “Spor için” cevabını aldı. Sonra “Bizim neferi nasıl buldun?” diye sordu. İngiliz’in cevabı “Spor bilmiyor” oldu. Paşa, askerimize “Senin görüşün ne?” diye sordu. Askerimizin cevabı netti: “Spor, vatan ve milletin yüksek menfaatlerine tecavüz edenleri gırtlağından yakalayıp memleket ve millet hadimlerinin huzuruna getirebilmek kabiliyet-i maddiyesi ve maneviyesidir…”
Atatürk’ün değişik tarihlerde yapmış olduğu konuşmalarında yer alan spor ile ilgili ifadelerinden bazıları:
1-Spor, yalnız beden iktidarının bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve zeka, ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve ihatası (kavrayışı) kısa olan kuvvetliler; zeka ve ihatası yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.
2-Atçılık ve at yarışları, çağdaş toplumlar için büyük bir ihtiyaçtır.
3-Türk sporcuları, dünya spor alanlarında milletimizin en yüksek vasıflarını temsil edecektir.
4-Gençlerin sıhhatli ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sıhhi şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasi teşekküllerin
en birinci ödevidir. Ondan sonra, en küçük yaştan en son yaşa yani insan ömrünün vasati süresince derece derece beden faaliyeti önemli yer tutar ve tutmalıdır da.
5-Başarılı olmak için her türlü yardımdan çok bütün milletçe sporun esasını, değerini anlamak ve ona kalpten sevgi göstermek, onu vatani vazife saymak lazımdır.
6-Türk Gençliği’nin top oyunu ile buna benzer sporlarda kusurları görülebilir. Çünkü bu kusurların biraz dikkat ve biraz da talim ile ortadan kalkması mümkündür. Buna o kadar ehemmiyet vermemelidir. Bizler için asıl olan Türk çocuklarının sporu sevmeleri ve fiziki kuvvetlerini yerinde kullanabilmeleridir.
Dolayısıyla Ulu Önder’in önayak olması ile 1924 Paris Olimpiyatları’na katılarak olimpiyatlardaki yerini alan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları olarak bizler, evvela spor bilincine sahip olarak sonra da olimpizmin ilkeleri doğrultusunda spor yaparak O’na layık olmaya çalışmalıyız.
Kaynaklar:
1. Atatürk ve Spor : Cem Atabeyoğlu
2. Beden Eğitimi Öğretmen Kılavuzu : MEB Yayımı
3. Toplumsal Boyutlarıyla Spor : Füsun Öztürk
MENTAL ANTRENMAN HAKKINDA HERŞEY
https://twitter.com/mentaldestek
Ersin Afacan / NationalTurk