AP Seçimleri:Avrupa da aşırı sağ partilerin ayak sesleri / Dış Haberler
Avrupa Parlamentosu seçimleri aşırı sağ partilerin zaferi ile sona erdi peki bu önümüzdeki yıllarda Türkiyeyi ve Avrupa da yaşayan Türkleri nasıl etkiler ?
Fransa da Marine Le Pen’in Ulusal Cephesi ( National Front ) İngiltere’de Nigel Farage’ın UKİP (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi ) Hollanda’da Gert de Williers Almanya’da ise Milliyetçi Demokratik Parti (NPD) Avrupa Parlamentosu seçimlerinden büyük bir zafer ile çıktılar.
Peki 2. Dünya Savaşı felaketini yaşayan, demokrasinin beşiği Avrupa Kıtasının insanları nasıl olur da ırkçı zihniyete sahip AB karşıtı bu partileri önümüzdeki üç yılda iktidara taşıyacak oy oranlarına ulaştırdı ?
Aslında bu sorunun cevabı çok basit; Avrupa kıtasına çoğunlukla Müslüman ülkelerden gelen göçmenler ve 11 Eylül saldırısı sonrası oluşan hava Avrupa insanını bezdirdi.
İngiltere’yi ele alacak olursak genlerinde imparatorluk özellikleri taşıyan ve 20 yıl önce ırkçılık olaylarının düşük oranda yaşandığı ve ırkçılara kötü gözle bakan bu ülke Nigel Farage gibi aslında hiçbir siyasi özelliği olamayan İngiliz orta sınıfından bile gelmeyen 20 yıl önce sadece köşe başlarında takılan hooliganların desteklediği UKİP partisine % 28 gibi azımsanmayacak gibi bir oranda oy verdi.
Sokaktaki İngiliz bunu şöyle yorumluyor ” Aslında onlardan hiç hoşlanmam ama Torry’ler (Muhafazakar Parti ) ve İşçi partisi göçmen sorunu konusunda hiç bir şey yapmıyorlar onları uyarmak istedik ” açıklamasını yapıyor. Yıllardır zaten göçmenlerin ucuz ve sosyal hak istemeden çalışması yüzünden işsizlik sorunu çeken İngiliz halkı göçmenlerden rahasızdı, ancak 11 Eylül sonrası Pakistanlıların başını çektiği müslüman grupların sözde haklarını almak uğruna verilenle yetinmeyip fazlasını istemesi ;
7 Temmuz 2005’te Londra Russell Square metro istasyonunun bombalanması işlenen adi suçların ardından % 89 luk oranla Pakistanlı müslümanların çıkması, ve son olarak 22 Mayıs 2013’te Londra’nın orta yerinde Lee Rigby adlı sivil giyimli bir askerin müslüman bir Nijeryalı tarafından tekbirler getirilerek satırla doğranması Birleşik Krallık vatandaşlarının sabrını taşıran ve onları UKİP’ e yönelten en önemli unsurlar.
75 yaşında Londra banliyösü Surrey’de yaşayan yaşlı bir İngiliz hanımefendisi olan Pat Dollimore Young ” Müslümanlar her türlü hakkı veriyoruz ama onlar hep daha fazlasını istiyor sanırım Buckhingham Sarayı’nın tepesinde yeşil bayrak görmeden bundan vazgeçmiyecekler bunu birilerinin durdurması lazım ” derken aslında bir çok İnglizin isteğini dillendiriyor.
Fransa’da da durum farklı olmamak ile birlikte Sosyalist Başkan Hollande’ın son iki yıldaki yanlış politikaları da Marine Le Pen’in ve National Front’un insan haklarına ve demokrasiye en çok önem veren ülkesi olan Fransa daki yükselişini açıklıyor.
7 milyon Mağribi Arap müslümanın yaşadığı Fransa’da suçların büyük bölümünü % 90’nını işleyenler de bu insanlar. Hırsızlık, soygun ve tecavüz gibi adi suçların yanı sıra el-Kaide bğlantılı terrör şebekelerinin ardında da Kuzey Afrikalı Araplar var, buna bir de Başkan Hollande’ın geçen yıl Paris’te 2 milyonu aşkın 18 ila 24 yaşındaki genç Fransızın isyan etmesine rağmen alay eder gibi Fransız Parlamentosundan eşcinsel çiftlere evlat edinme hakkı vermesi tuz biber ekti. Paristeki gençler ” Ebevenlik haklarımız elimizden alınamaz ” diye isyan etmişti.
Irkçı Marine Le Pen’i AP seçimlerinde zafer kazanan Jean d’ arc pozisyonuna getiren ve 3 yıl sonra Fransa devlet başkanlığına taşıyacak olan şey Kuzey Afrikalı Müslüman Arapların Fransız halkının canına tak dedirtmesidir.
Almanya’ya gelince zaten sağ bir iktidar olan Hristiyan Demokratlar ile yönetilen Avrupa’nın ekonomisi en güçlü ülkesinde Milliyetçi Demokratik Parti’nin yükselmesini sağlayan 50 yıldır orada yaşayan Türklerin büyük bir çoğunluğunun hala oraya uyum sağlayamamış olaması ile birlikte, son 10 yıl içinde Türkler arasında da yükselen siyasal islam akımının büyük bir etkisi var hatta Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz 24 Mayıs 2014 günü Köln’de yaptığı Alman Medyasına ayar veren ve Alman hükümetine çatan konuşması bile bir sonraki gün yapılan seçimlerde bir çok oyun aşırı sağcı NDP’ye gitmesinde etken oldu.
Yüzyıllarca ırkçılık olaylarının hiç görülmediği Avrupa’nın en liberal ve hoşgörülü ülkesi Hollanda ise zaten 2 Kasım 2004 tarihinde film yönetmeni Theo Van Gogh’un yaptığı filmin İslama hakaret olduğunu öne süren Faslı teröristlerce öldürüldüğü gün kaybedildi.
Avusturya, Yunanistan, Danimarka ve İsveç gibi Sosyal Demokrasinin insan haklarının kalesi olan bir ülkede bile önümüzdeki üç yılda bu ülkelerde aşırı sağ partiler iktidara gelecek gibi gözüküyor sakın kimse Avrupa Birliği buna engel olur demesin zira bu yükselen partilerin bir diğer hedefi de bu birlik;
önümüzdeki üç yıl sonra Avrupa ülkelerinde iktidara aşırı sağ gelecek o zamanda kimse Başbakan Erdoğan’a kendi ülkesinde ayar verme fırsatı vermeyecek.
Alp Darıcı / NationalTurk Londra