Altın hala güvenli liman mı?
NationalTurk yorumcularımızdan Ekonomi ve Borsa uzmanı Ömer Demir‘in, bu haftaki “Altın hala güvenli liman mı?” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
2001 ‘den başladığı yükselme trendine son 11 yıldır aralıksız devam eden sarı maden, yatırımcısına ilk kez bu kadar karışık
sinyaller veriyor. 5 Eylül 2011 de gördüğü zirve 1903 ons değerinden bugüne %10 değer kaybeden ,yine gördüğü
zirvesine göre geçen yıl sonu %18 lik değer kaybı yaşatan altın için bu yıl ki tahminler arası ilk kez bu kadar açık.
11 Eylül 2001 saldırısının ilk saatleri. Reuters’in dünyaya ilk sunduğu görüntülerde terrorist saldırının ayrıntıları belli oldukça spot piyasada altının ons’unda rakamlar hep yeşile dönüyordu. Gelen açıklamalarda dünyanın artık güvenilir olmadığı, Amerika’nın aldığı bu ağır darbenin dolara olan güveni azaltacağına dair açıklamalar izliyordu.
İşte o günlerden bu yana 278 dolardan başladığı serüvenine yaklaşık 6 katına çıkarak devam eden altın rallisini, temelde, ekonomilere olan güvensizlik,enflasyon beklentileri ve para arzındaki değişimler-söylentiler destekliyor.
Para muslukları açılırmı ?
ABD liderliğinde ki gelişmiş ekonomiler, ülkelerinde resesyon ihtimalleri artınca yada maruz kaldıkları ekonomik krizleri aşmak için ya para arzı yapmış yada banknot basarak ,para musluklarını açmışlardır. 1810, 1820-1850’ler, 1870-80’ler, 1930-50 yıllları buna örnek, 1980-1990′ yılları ve ABD banka iflasları, 1997 Asya krizi, 1998 Rusya krizi ve akabinde 2001 – 2008 krizleri. Bütün krizlerin ortak özelliği verdiği ortak korku aynı. Ekonomilerin korkulu rüyası resesyon senaryosuna karşı ülkelere bağışıklık kazandırmak ekonomi yönetiminin ilk öncelikleri olmuş .Keza ekonomiler üzerinde ağır tahribatlar yaparak uzun yıllar ekonomileri çıkmaza sokan resesyona karşı ilk akla gelen çarelerden sayılan cansuyu ,piyasalara bol ve ucuz likidite vermektir.Krizlere karşı halkın verdiği ilk tepkilerden biri olan tüketimi kısma ritüelinin ,reel sektörde çabucak yayılarak ,üretimdeki çarkları durdurması ve bunun sonucunda zaten tüketime dayalı kurulu olan sistemin hızlıca bozulması ekonomi yönetimlerinin istediği son şey.
Bu hafta FED ve AMB’nin para arzı yapmaya hazır olması faizleri uzunca bir süre daha sıfıra yakın tutma kararları haberlerinin kulislerde dönmesi ile yatırımcıların aklına ilk gelen fikirlerden olan basılan paranın mal fiyatlarını yükseltecek olması ile enflasyonist baskıların oluşabileceğine dair beklentilere ilk tepki veren yatırım araçlarından altın, 1660 seviyelerinden 24 saat içinde 1730 seviyelerine çıkmayı başardı. Zaten işsizlik oranları ile imalat sanayiden, özellikle ABD kaynaklı gelen olumlu haberlerin etkisi ,talep yansıması olarak beklenirken ,bu gelişmeye ilave enflasyon ihtimalinin oluşması altına yeni rekorlar yazdırabilir di. Ama kanımca ortada Merkez Bankalarının para basacağı yada para arzı yapabileceği gerçeği olsaydı altın böyle bir ortamda gecede 50’şer puan artarak çok hızlı bir yükseliş trendine girer yeni zirvelere taşınırdı. Burada büyük resme daha dikkatli bakmak gerekiyor. Medyada yazılan çizilenler gerçekmi yoksa ihtimalden mi ibaret,dikkatli takip etmek gerekiyor. Üstelik şayet ülke borç vadelerinin uzatılması ve swap pozisyonlar denilen ülke borçlarının birbiri ile değişimi mantığına dayanan bir sistem ile yapılacak arzın enflasyon yaratma ihtimali düşük olduğundan altının yükselişini durdurabilir.
Yıllardır altın alın diye bas bas bağıran ünlü speculator George Soros’un artık varlık balonu diye işaret ettiği altın pozisyonlarının %99’unu kapattığına dair haberler, analistlerinin bu yıl altın için %30’luk değer kazanma olasılığı ile 2100 dolar ons seviyelerine çıkacağı haberlerinin gölgesinde kalıyor. Çünkü hiçbir gerçek ,hayalde göründüğünden daha güzel değildir.
ÖMER DEMİR