Almanya’da sonunda korkulan oldu. Son aylarda, neredeyse her gün bir politikacı veya yazarın Müslüman göçmenlere hedef aldığı ülkede yabancı düşmanlığının tavan yaptığı ortaya çıktı.
Araştırmalar, gerek göçmen karşıtı söylemler, gerekse son yıllarda etkili olan ekonomik krizin etkisiyle Alman halkı arasında İslam ve yabancı düşmanlığının dramatik şekilde yükseldiğini ortaya koydu.
Friedrich-Ebert Vakfı’nın yaptığı “Krizin ortasında” adlı kamuoyu araştırmasına göre; Alman halkının yüzde 34,3’ü “Yabancılar bizim sosyal sistemimizi kullanmak, istismar etmek için geliyor”, yüzde 35.5’i “Fazla yabancı yoluyla Almanya tehlikeli ölçüde yabancılaşıyor” görüşüne sahip. Araştırmaya göre İslam düşmanlığı ise çok daha büyük oranda arttı. Anket araştırmasına katılanların yüzde 58,4 gibi büyük bir oranı, “Almanya’da Müslümanlar için dini uygulamalar çok büyük oranda sınırlanmalı” görüşünü savunuyor. Bu oran doğu eyaletlerinde ise yüzde 757’ye varıyor.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan İslam Kültür Merkezleri Birliği (İKMB) Genel Başkanı Mustafa İmal da, politikacıların bir kısmının “oportünist” bir şekilde İslam’ı enstrümanlaştırıp iftira ettiğini, toplumun bilinçli bir şekilde İslam’a karşı bir noktaya getirildiğini kaydediyor. Thilo Sarrazin’in (SPD) Ağustos ayında yaktığı Müslüman karşıtı ateş, Yeşiller Partisi ve Sol Parti haricindeki bütün siyasi partileri sarmış, İslam ve Müslüman göçmen karşıtı söylemler politikacılar için “en geçerli oy avcılık yöntemi” haline gelmişti
Öte yandan yapılan başka bir kamuoyu araştırması, Almanya’daki Türk gençlerinin Almanlarla sosyal ilişkiler kurmak istediğini; ancak Alman gençlerinin Türk gençlerini istemediğini, Türklere yakın yerlerde oturmaya karşı olduklarını ortaya koydu. Aşağı Saksonya Kriminoloji Araştırmalar Enstitüsü’nün (KFN) bu araştırmasına göre Türklerin yüzde 40,9’u bir Alman komşunun yanında oturmayı “çok tercih edeceğini” bildirirken Almanların sadece yüzde 9,2’si Türklerle komşuluk yapmayı düşünüyor. Bu da Alman halkında Türklere karşı oluşan antipatiyi başka bir açıdan daha ortaya koyuyor.
Friedrich-Ebert Vakfı’nın Çarşamba günü tanıttığı araştırmaya göre Alman toplumunun dörtte birinden fazlası yabancı düşmanı söylemlere sahip. Vakfın verdiği bilgilere göre bu oran 2008 yılında beşte birdi. Yeni yapılan araştırmanın sonuçlarına göre ayrıca Almanların yüzde 21,4’ü, “işsizliğin arması veya iş alanlarının daraldığı alanlarda yabancıların vatanlarına geri gönderilmesi” gerektiğini savunuyor.
Diğer yandan her dört Alman’dan biri ülkeyi sert şekilde yönetecek sert bir parti arzusunda. Her 10 kişiden biri ise bir ‘Führer’ özlemi içinde. Araştırmayı derleyen yazarlar da sonuçları politikacıların alması gereken “alarm sinyali” olarak değerlendiriyor.
Araştırmacılar Oliver Decker ve Elmar Braehler, toplumdaki bu durumu aşırı sağcı popülistlerin politik kazanca çevirebilecekleri uyarısını yaptı. Araştırma için 14 ile 90 yaşları arasında olan toplam 2 bin 400 kişinin görüşü alındı.
İKMB: İSLAM DÜŞMANLIĞI ALARM VERİYOR
İKMB Genel Başkanı İmal, yükselen İslam düşmanlığının alarm verdiğinin altını çiziyor. İmal, “Araştırma Almanya’da İslam düşmanlığının önemli oranda arttığını belgeliyor. Alman halkının yarıdan fazlası İslam düşmanlığını onaylıyor. Araştırma, tüm toplumda korkutucu bir anti demokratik potansiyeli gösteriyor. Halkın yüzde 58,4’ü İslami uygulamaların sınırlanmasını ve her 10 kişiden biri bir ‘Führer’ yönetimde, sert bir el tarafından yönetilmek istiyor. İKMB siyasetçilerden, İslam düşmanlığının ciddiye almalarını ve acil şekilde ajandalarına almalarını talep ediyor.” diyor.
Bütün toplumsal güçlerin artan İslam düşmanlığına karşı aktif şekilde çalışması gerektiğini belirten İmal, “Toplumun korkuları tabiki ciddiye alınmalı. Ama bu Müslümanlar pahasına olmamalı” diye ekliyor ve toplumun bu noktaya gelmesinde bazı politikacıların önemli payı olduğunun altını çiziyor.
KFN araştırmasının da benzer sonuçlar ortaya koyduğunu bildiren Mustafa İmal, “Müslüman karşıtı tutumun artması, ülkede yanlış bir İslam politikası güdüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu konuda acil bir şeyler yapılması gereklidir.” ifadelerini kullanıyor.