Koronavirüs testi pozitif çıkan ve tedavi sonrası hastalığı atlatan Galatasaray İkinci Başkanı Albayrak, Terim’in de koronavirüsten hastaneye kaldırıldığını öğrendiğinde çok üzüldüğünü ve “Acaba benden mi geçti?” diye düşündüğünü anlattı. Albayrak tedavi görürken yaşadığı dolandırıcılık olayını da anlattı.
Galatasaray İkinci Başkanı Abdürrahim Albayrak, CNN Türk canlı yayınında Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı ve koronavirüs tedavi sürecini anlattı. Sürecin psikolojisini çok etkilediğini söyleyen Albayrak, çocuklarının da koronavirüse yakalandığı anları anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in hastaneye yatması sonrası kendisini suçlu hissettiğini söyleyen Albayrak, bu süreçte kendisine destek verenleri de andı:
Teşhis konduğunda yaşadıklarımı anlatamam. Bir kuş kafesine girdik sanki. Kapıyı kapattılar, küçücük bir odada bizi bırakıp gittiler. Çok kötü şeyler düşündüm, TV başındaki insanlara buradan saygılar sunuyorum. Kimsenin moralini bozmak istemiyorum ama o anda şeritler geçiyor kafanızdan. Başka bir hastalıktan yatarsınız tedavisi doktoru bellidir ama bu öyle bir şey değil.
14 gün aynı odada kaldım. Camınız dahi açılmıyor. O zaman çok kızıyordum, oluk oluk insanlar sahilde geziyordu. “Yapmayın, kendinizi yakıyorsunuz’”diye kendi kendime konuşuyordum. İnsanlar hala bunun farkında değil. Biz bunu yeneceğiz ama ne olur büyüklerimize, devletimize güvenelim. TV’lerde yüzlerce hocalarımız, doktorlarımız çıkıyor. Onların söylediklerine kulak asalım.
Hastaneden bizi 14. günün sonunda çıkartırken eşimi eve gönderdim, hastaneden sonra ilave bir 14 gün daha tamamlamamız söylediler. Buradan Bakırköy sağlık teşkilatına bütün doktorlara çok teşekkür ediyorum. Sağlık çalışanları kahramanlarımızdır bizim, onları ne kadar övsek azdır. Onların hakkını ödeyemeyiz, onları doğuran annelerin ellerinden öpüyorum.
Allah’a şükürler olsun ki hayatımda hiç sigara içmedim, şu anda buradaysam önce Allah’a sonra doktorlara sonra da sigara içmemeye borçluyum bunu.
Fatih (Terim) Hocam ile her gün görüşüyoruz. Hayat devam ediyor. Ligler başlayacak. Ben hastanedeyken onun da hastaneye yattığını biliyorum. Hastaneye yattığında çok üzüldüm. ‘Acaba?’ duygusu çok kötü. “Acaba benden mi geçti?” O vebal çok ağır. ‘Acaba?’ yaşadım içimde. Ben o dönem yabancı menajerlerle görüştüm.
“Bana şundan geçti” demek kadar günah bir şey olamaz, ben “Şundan bana geçti” diyemem ama bir acaba hep içimde yaşadım, hep dua ettim aman hocama bir şey olmasın diye.
8 Mart’ta Sivas’tan döndük, o gece Sivas’ta çok rahatsızlandım. Sabah yemeğe inmemişim, yatakta bitkin haldeydim. Ayın 9’unda Mesut Yılmaz Bey aradı, “Bu akşam bekliyorum, yemek yiyeceğiz” dedi. Akşamüzeri Mesut Yılmaz Bey’e gittim, yemek yedik, sohbet ettik. Hastaydım, biraz da öksürdüm. Oradan önce de Mustafa Erdoğan’ın şirketine gidiyorum, kızının düğününe gidememiştim, bir ‘hayırlı olsun’a gittim. Mustafa Bey’den çıktım, Mesut Yılmaz’a geçtim, sonra hastaneye düştükten sonra sabahlara kadar hep dua ediyordum. Bir iki gün öne görüştüğüm insanlar. “Allah’ım ne olur onlara bir şey olmasın.” Zaten Mesut Bey’in geçirmiş olduğu ciddi bir rahatsızlık var. Mesut Bey ile en son dün görüştüm. Sağlığı iyi. Kendini iyi karantinaya aldı. Evde kalıyor.
(Plazma bağışı) Vücuduma yetebilecek kadar kan kalsın, eğer benim kanımla insanlar iyileşecekse son damlasına kadar vermeye hazırım. Çünkü orada ne şartlar altında olduğunuzu, kafanızdan neler geçtiğini ben çok iyi biliyorum. Fatih Hoca da bu konu bir yanıt vermişti: “Tedavim sonrasında ilk negatif test sonucumu aldığımı buradan bildirmek isterim, fayda sağladığı söylenen plazma bağışı için eğer kıymetli hekimlerimiz kriterleri karşıladığımı düşünürse seve seve elimden geleni yapmaya hazırım. Bu virüsle mücadele etmek hiç kolay değildi ama bugüne şükürler olsun. ‘Bana bir şey olmaz’ demeyin, bizim için kendinden ailesinden vazgeçmiş tüm sağlık çalışanlarımıza gözünüz gibi bakın.”
Göksel Gümüşdağ Beyefendi de iyi olduğunu bildirdi, buradan ona da geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Göksel Beyle hastalığım sürecinde ve o da hastalandığında defalarca konuştuk. Bütün kulüp başkanları, Ali Koç en az 10 sefer aradı. Ahmet Ağaoğlu aynı şekilde, Beşiktaş kulüp Başkanımız Sayın Ahmet Bey defalarca aradı. Bütün kulüpler aradılar, bütün camiaya çok çok teşekkür ediyorum. Esas Galatasaray tribünlerine, Ultraslan’daki arkadaşlarıma ayrı bir teşekkür ediyorum ama şunu gördüm ki ezeli rekabet her zaman ebedi dostluk olarak devam ediyor. Eski federasyon başkanımız Yıldırım Demirören defalarca aradı sağ olsun.
Sayın Cumhurbaşkanımız aradığında çok üzgün bir ses tonuyla “Nasıl bulaştı bu sana?” diye sordu, Emine hanımefendi yanındaydı, konuştu, çok teşekkür ediyorum. Bilal Erdoğan Bey’e çok teşekkür ediyorum, aradılar. Sağlık Bakanımıza ne kadar teşekkür etsem azdır, onu doğuran annenin ellerini ne kadar öpsem azdır. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’ya çok teşekkür ediyorum. Hep aradı hep sordu, Süleyman Bey aile dostumuzdur.
Sayın Cumhurbaşkanımız TV’ye çıkmış, bir kampanya başlatmış, bizler için başlatmış. Buna kayıtsız kalamazdım, benim ona kayıtsız kalmam kendime saygısızlık olurdu. Hemen anında başvurdum ve katkı yaptım, bu katkıyı herkesin yapmasını dilerim. Dünyada kimin aklına gelirdi ki Kâbe ibadete kapanacak? Allah aşkına Müslüman aleminin gidip benim de gidip ibadet yaptığım Kabe’de şu anda kimseler yok. Kimin aklına gelirdi bu? Hepimizin bunlardan ders çıkarmamız lazım. Artık eski dünya olmayacak bunu herkesin bilmesi lazım.
Bahçelievler Belediye Başkanı benim sevdiğim arkadaşımdır, biri aradı, “Bahçelievler Belediye Başkanım sizinle görüşecek, sizi bağlıyorum” dedi, bağladı. “Bizim yurtlarda öğrencilerimize yardım topluyoruz. Şu kadar eksik kaldı. Sana da şu kadar yazıyoruz” dediler. Ben de “Tamam, hemen” dedim. Neyse. Parayı gönderdikten sonra asistanım geldi dedi ki “Fatura bilgilerini göndereceğim, telefonu kimse açmıyor.” Aradım Belediye Başkanı’nı, “Parayı aldınız değil mi ?” dedim. “Yok abi ne diyorsun?” dedi. “Dolandırıldık herhalde” dedim. Sonra İstanbul İl Emniyet Müdürümüzü aradık ilettik. İnsanlarımız dikkat etsin, çok duygusal bir anıma rastladı benim de.
Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’da defalarca arayıp moral verdi. Ona da teşekkür etmek istiyorum buradan.
Bir telefon geldi, oğlum Hikmet’in testi pozitif çıkıyor. Arıyorum nasıl ağlıyor ama. Akşam gece saat 00.30’da kızım İlknur arıyor. 38.5 derecede ateşi. “Baba ben hastaneye gidiyorum” diyor. Benim olduğum hastaneye geliyor, ben odamdayım ve kızım ateşle hastaneye geliyor. Oğlum başka hastanede yatıyor. Gelinim telefonda ağlıyor. Allah hiçbir babaya böyle bir acı, böyle bir ızdırap vermesin. Ben odada çırpınıyorum, tek başına gelmiş. Eşi yok, babası yok, yanında kardeşleri yok ve ben “Kızım orada ne yapıyor?” diye çırpınıyorum. Allah’ım hiç kimseye yaşatmasın.