Akıncı yalanlarında 3. hafta böyle geçti

FETÖ’nün darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davanın üçüncü haftasında yapılan duruşmalarda, sanıklar inkar taktiğine devam etti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davanın üçüncü haftasındaki duruşmalar, 8 sanığın daha savunmasının alınmasıyla tamamlandı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmalarda hafta boyunca savunmaları dinlenen sanıklar, inkar taktiğine devam etti.

Haftanın ilk günü görülen 10. duruşma, davanın kritik isimlerinden eski Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli’nin çapraz sorgusuyla başladı.

Sanık Dişli, Akıncı Üssü’nde darbecilerin faaliyetlerini engellemeye yönelik kendisi ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın bir faaliyeti olup olmadığı sorusuna “13 ay sonra geriye baktığımda doğru işi yaptığımı savunuyorum. Bir general plan yapar, strateji yapar. Stratejim Sayın Komutanın güvenliğini sağlamak, onun emirleri doğrultusunda kriz planıyla bu işi en kısa sürede sonlandırmaktı. Asker gerektiğinde ölümü göze alabilir ama burada benim birinci şartım hayatta kalmaktı. O anda hayatta kalmak ve Komutanın hayatını korumaktı yoksa ölmek kolay.” yanıtını verdi.

Kendisi hakkında 15 Temmuz’da Akıncı Üssü’nde “aracı ve ikna edici” ifadelerinin kullanılmasını kabul etmediğini belirten Dişli, “Aracılık ve ikna edicilik yapmadım. Sayın Komutanın emirlerini ilettim. Komutanımız ‘Aman can yanmasın, dikkat etsinler, aman gençleri uyar.’ dedi, ben de bunları muhataplarıma ilettim.” değerlendirmesinde bulundu.

Gece 04.00’te okul bakıyormuş
Duruşmada daha sonra iddianamede Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu kaydedilen sanık eski Kurmay Yarbay Mustafa Düzenli’nin savunmasına geçildi. Sanığın çapraz sorgusu sırasında Düzenli ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın arasında tartışma yaşandı.

Aydın’ın, “Darbe girişimi sürecinde Çankaya civarında gece saat 04.00’e kadar bazı kimlerle bir araya geldiğiniz baz istasyonu kayıtlarında ortaya çıktı. Bu saate kadar Çankaya’da ne yaptınız?” sorusunu Düzenli, “Ankara’da her zaman fırıl fırıl dönen bir insanım. Çocuğuma okul bakıyordum.” şeklinde yanıtladı.

“Fetullahçı olarak sizde akıl ne gezer”
Aydın’ın, “Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan’la görüşmeleriniz var. Akıncı Üssü’ndeki toplantıda ne konuştunuz? Üsse giriş saatlerinizin aynı olduğu görülüyor, bu sırada aranızda konuşma oldu mu?” sorularını yönetmesi üzerine sanık, Hakim Giray’a “Avukat beyin sorularını akıl ve mantık çerçevesinde sorması gerekmez mi?” dedi. Bunun üzerine Aydın, “Bir Fetullahçı olarak akıl ve mantık sizde ne gezer?” karşılığını verdi. Salondakilerin de sanığa tepki göstermesi üzerine duruşmaya ara verildi ve salon boşaltıldı.

Düzenli ayrıca daha önceki ifadelerinde “gördüğünü, konuştuğunu, kendisine darbecilerle ortak hareket etme teklifinde bulunduğunu” söylediği eski Kurmay Albay Ahmet Özçetin’i Akıncı Üssü’nde hiç görmediğini, kendisiyle konuşmadığını savundu.

“Emirlerimden kaynaklanan suç varsa suçlu onlar değil benimdir”
Bu hafta yapılan 11. duruşma, sanık eski Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri ve Eğitim Merkezi (MEBS) Öğrenci ve Kurslar Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Metin Bilgici’nin savunmasıyla başladı.

MEBS’ten kursiyer teğmenleri silahlandırarak sivil araçlarla Akıncı Üssü’ne götürdüğü iddia edilen Bilgici, kursiyerleri savundu. Bilgici, “Mahiyetimde amirleri olarak benim verdiğim, tamamı kanuna uygun olan emirleri yerine getirmekten dolayı suçlanamazlar. Kursiyer teğmenler ve bölük komutan vekilinin darbeye teşebbüs kapsamında hiçbir suçu yoktur. Onların benim verdiğim emirlerden kaynaklanan bir suçu varsa suçlu onlar değil benimdir. Çünkü onlar sadece yapmak zorunda oldukları, verdiğim emirleri yerine getirdiler.” ifadelerini kullandı.

Başkan Giray’ın, Bilgici ekibiyle Akıncı’ya ulaşana kadar, Gölbaşı’ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığının bombalandığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın televizyonda açıklamalar yaptığını hatırlattı. Giray’ın “O arada hiç arayan, soran olmadı mı? Herhangi bir kursiyeri bir Allah’ın kulu arayıp ‘Böyle bir olay oluyormuş.’ demedi mi ya da televizyona, internete bakmadınız mı?” sorusunu yönelttiği Bilgici, kimsenin aramadığını iddia etti.

Önceki ifadelerini reddetti
Bilgici’den sonra savunma yapan eski Kurmay Albay Ali Durmuş da darbe girişimi gecesi, saat 01.22’de İncirlik’ten izinsiz kalkış yapan iki F-16 uçağına kalkış emri verdiği iddiasını reddetti.

Akıncı Üssü davasının 16 Ağustos’taki 12. duruşması, bir gün önce savunmasını yapan sanık eski Kurmay Albay Ali Durmuş’un çapraz sorgusuyla başladı.

Daha önceki ifadesinde eski Tümgeneral Kubilay Selçuk ile görüştüğü yönündeki beyanlarını hakim karşısında kabul etmeyen Durmuş, darbe girişimi gecesi 143. Filo’ya gittiğini, eski Üs Komutanı Hakan Evrim’e, Hava Kuvvetleri Genel Sekreterliğinin emriyle geldiğini söylediğini belirtti. Durmuş, Diyarbakır’daki uçakların kalkıp kalkmadığına ilişkin bilgi sorduğu yönündeki daha önceki açıklamalarını ise kabul etmedi.

Soruları genellikle “Hatırlamıyorum, HTS kayıtlarından bakıp ona göre yanıt vermem lazım.” şeklinde geçiştiren Durmuş, iddianamede, “TSK yönetime el koydu.” dediği yönündeki ifadeleri de reddetti.

Sanık Durmuş, darbeden 2 gün önce bazı kişilere, “Cuma günü bir sürpriz yapılacak, hazırlıklı olun.” dediği yönündeki ifadeleri de yalanladı.

Darbecilerle yaptığı telefon görüşme kayıtları okunan Durmuş, bu yöndeki soruları da “Hatırlamıyorum.” diyerek yanıtladı. Sanık Ali Durmuş, sorulara karşılık, 143. Filo içinde asker olmadığını düşündüğü sivil kişiler görmediğini de öne sürdü.

Akıncı Üssü’ndeki 143. Filo koridorunun güvenlik kamerasına yansıyan görüntüleri izlettirilen Ali Durmuş, görüntülerle ilgili sorular karşısında, “Görüntüler ve HTS kayıtları henüz bana verilmediği için cevap vermek istemiyorum.” demekle yetindi. Uçuş tulumu ile koridorda yürüdüğü görüntüleri ekrana yansıtılan Durmuş, görüntüye rağmen tulum giyip giymediğini de hatırlamadığını kaydetti.

Sanık Durmuş’a, 143. Filo koridorunda, darbeyi yöneten sivil isimlerden Harun Biniş ile filo komutanının odasına giriş çıkış yaptığı şeklindeki görüntüleri de izlettirildi. Yanındaki kişi sorulan Durmuş, “Tanımıyorum, şu anda savunma yapmayacağım. Görüntüler bana verilsin izledikten sonra cevap vereceğim.” diye konuştu. Filo komutanının odasına diğer sivil imam Kemal Batmaz ile girerken görüntüleri ekrana yansıtılan sanık Durmuş, “Bununla ilgili yorum yapmak istemiyorum.” diyerek soruları yanıtsız bıraktı.

Rüya sorusu
Sanık Ali Durmuş, Başkan Giray’ın sorularının ardından müşteki avukatlarının da sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski Diyarbakır 16. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey hakkında darbe soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede yer verilen tanık ifadesini okudu.

Tanık A.O.U’nun ifadesinde, yan koğuşta kalan Beyribey’in, hastaneye gidip geldikten sonra bir hemşirenin rüyasını Ali Durmuş’a anlattığını söylediğini dile getiren Aydın, Durmuş’a, “Tanık rüyada, ‘Peygamber Efendimizin, darbeye teşebbüs girişiminde bulunulması nedeniyle tutuklu olanların vekilinin kendisi olduğunu, bu kişilere yapılan eziyetin Peygambere yapılmış sayıldığını, bu kişilerin çok yakında bu eziyetten kurtulacaklarını’ söylediğini belirtiyor. Bu rüyayı koğuşta, örgüt mensuplarının duyacağı şekilde yüksek sesle avluda anlattığınızı aktarıyor. Bu doğru mu? Anlattınız mı?” sorusunu yöneltti.

Sanık Durmuş ise “Bu soruya cevap vermek istemiyorum.” karşılığını verdi. Aydın’ın ısrarlı soruları üzerine Durmuş, “İddianameyle alakasını görmüyorum, cevap vermek istemiyorum.” ifadesini kullandı.

Davanın sivil sanıklarından Kemal Batmaz’ı da tanımadığını savunan Durmuş, diğer soruları da “hatırlamadığı” gerekçesiyle cevaplandırmadı.

“Telefonumu şarjda unuttum”
Aynı gün savunma yapan sanık eski Kurmay Binbaşı Osman Doğan da sanıklardan eski Albay Bilal Akyüz tarafından Akıncı Üssü’ne çağrıldığını, burada telefonunu şarja taktığını, daha sonra herhangi bir faaliyet olmadığı için Akyüz’den izin isteyip evine geçtiğini anlattı. Eve geldiğinde telefonunu Akıncı Üssü’nde unuttuğunu fark ettiğini ileri süren Doğan, darbecilerle yaptığı iddia edilen telefon görüşmelerinin başkaları tarafından yapılmış olabileceğini iddia etti.

Üste asker olmayan sivil kişileri görmediğini öne süren Doğan, derdest edilen komutanların getirilişini de görmediğini savundu. 143. Filo koridorundaki görüntüleri izlettirilen sanık Doğan, görüntülerde yanında bulunanlardan yalnızca Bilal Akyüz’ü tanıdığını, diğerlerini tanımadığını ya da hatırlamadığını söyledi.

Darbe sorusuna “Hugh Grant”li yanıt
Davanın 17 Ağustos Perşembe günü görülen 13. duruşmasında, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Uzay Gücü Araştırma Şube Müdürü Yarbay Özcan Murat Doğan savunma yaptı.

İddianamede Akıncı Üssü’ndeki kuleyi gasbederek darbeci uçakları koordine ettiği belirtilen sanık Doğan, yaşananların darbe girişimi olduğunu ifade etti. Doğan, havadaki jetlerin inmesi gerektiğini söyleyen Yarbay Nihat Altıntop’a, daha önce uçakların darbede kullanıldığını görmediği için karşı çıktığı iddiasında bulundu.

Duruşmada, müşteki avukatı Fatih Atalay’ın “Sizce o gece Hakan Evrim ne yaptı? Hangi taraftaydı, darbeci miydi?” sorusuna sanık Doğan, alaycı bir üslupla “Bildiğim şey, İngiliz aktör Hugh Grant darbeci değildi, darbenin parçası değildi.” yanıtını verdi.

Öte yandan, sanık Doğan’ın, “13 aydır eşimden ayrıyım.” ifadesi üzerine bir şehit yakını “Vatan haini, ben de 13 aydır babamdan ayrıyım.” diyerek tepki gösterdi.

Davanın perşembe günkü duruşması, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) İstihbarat Başkanı eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı’nın savunmasıyla tamamlandı.

Taşçı, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı’yı suçlayarak, karargaha sızma teşebbüsüne zamanında reaksiyon göstermediğini, tüm bilgileri maiyetinden sakladığını, tek başına kararlar aldığını ve bunun da darbe faaliyetini engellemede zaman kaybına neden olduğunu iddia etti.

Akıncı Üssü’ne 15 Temmuz’da hiç gitmediğini, sadece saçları dökük sivil kıyafetli bir kişinin kendisine benzetilmesi nedeniyle suçlandığını öne süren Taşçı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargahına gittiğini, karargaha sızma olacağı duyumu aldığını, kimsenin kendisine uçuş yasağından söz etmediğini savundu.

Aydemir Taşçı, karargahtaki cep telefonlarını toplatmasına ilişkin savunmasında ise içeriden birilerinin karargaha sızmaya çalışan teröristlerle irtibatlı olabileceği gerekçesiyle bu yola başvurduğu iddiasında bulundu.

Gizli projeleri FETÖ şirketlerine yaptırmışlar
Sanık Aydemir Taşçı’nın çapraz sorgusuyla başlayan davanın 14. duruşması, sanık eski Konya 3. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Haluk Şahar’ın savunmasıyla tamamlandı.

Başında bulunduğu Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığının bazı işlerini, haklarında FETÖ soruşturması bulunan kişilerin sahibi olduğu yazılım şirketine verdiği belirtilen sanık Taşçı, bu işlemlerin kendisinden önce başlatıldığını ileri sürdü. Taşçı, Silahlı Kuvvetlerde ihale usulünün belli olduğunu, ilgili firmaların devletin istihbarat birimlerinden soruşturulduğunu, olumsuz bir tespit bulunan firmaların ihaleye giremediğini kaydetti.

Daha sonra savunması alınan sanık eski Konya 3. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Haluk Şahar da hakkındaki suçlamaları reddetti.

Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının 15 Temmuz’da İstanbul Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününe katıldığı sırada diğer komutanlarla derdest edilerek Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü iddia eden Şahar, “Hain darbe girişimini yapan şahsiyetsiz FETÖ terör örgütünü, terörist başı Fetullah Gülen’i ve bunları destekleyen alçakları, hain darbe girişimini lanetliyorum.” dedi. Sanık Şahar, darbe girişimine karışanlardan şikayetçi olarak, davaya müdahil olmak istediğini de söyledi.

Duruşmalara, 21 Ağustos Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.

Exit mobile version