Açıklamalar art arda geliyor! Türkiye’den ABD’ye destek
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD’nin Suriye’de rejime ait hava üssünü vurmasına ilişkin, “ABD’nin bu müdahalesini biz yerinde buluyoruz ve destekliyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu, “Suriye içinde güvenli bölgeler her zamankinden daha fazla önem arz etmiştir. Bu güvenli bölgeleri genişletmemiz lazım.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD’nin Suriye’de hava üssünü vurmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Kalın, “Amerika Birleşik Devletleri tarafından Humus’ta bulunan Şayrat Hava Üssü’ne yönelik bu sabah gerçekleştirilen hava saldırısını, Esed rejiminin savaş suçlarına karşı verilmiş olumlu bir cevap olarak değerlendiriyoruz.” ifadesini kullandı.
“Önemli bir adım”
İdlib’de 4 Nisan Salı günü yaşananların, eli kanlı Esed rejiminin siyasi geçiş sürecini ve ateşkes çabalarını hiçe saydığını yeniden gösterdiğini belirten Kalın, şunları kaydetti:
“Bu tür saldırılardan kaçan 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye olarak bu saldırıyı bir kez daha kınıyoruz.
Şayrat Hava Üssü’nün kullanılamaz hale getirilmesi, sivillere yönelik kimyasal ve konvansiyonel saldırıların cevapsız kalmaması açısından önemli bir adımdır. Benzer katliamların yeniden yaşanmaması için acilen uçuşa yasak bölge ve güvenli bölgenin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Suriye’deki insani krizin sona erdirilmesi adına uluslararası toplumun birlik içinde hareket etmesi önem arzetmektedir.”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD’nin Suriye’de rejime ait üsse hava saldırısı düzenlemesini değerlendiren Kurtulmuş, “Çok acımasız bir savaş. Daha evvel Esed rejiminin kimyasal silahlar kullandığı kanıtlandı. Uluslararası alanda çok propaganda yapıldı, yayınlar yapıldı, ama maalesef uluslararası camia yeterli bir tepki göstermedi.” diye konuştu.
Kurtulmuş, rejimin ilk kez kimyasal silah kullanmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın da açıkça ifade ettiği gibi biz sadece laf değil icraat görmek istiyoruz. Bu anlamda ABD tarafından oradaki askeri üssün vurulması, yani kalkıp sivillerin üzerine ateş eden, muhtemelen kimyasal silahları sivillerin üstüne atan o askeri üssün vurulması önemlidir, anlamlıdır. Ama uluslararası camia, Esed rejiminin bu barbarlığına karşı tavrını çok net bir şekilde sürdürmelidir. Ta ki Esed rejimi artık halkına zarar veremez hale gelebilene kadar. Dolayısıyla bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun sonunun gelmesinin ve Esed rejiminin tamamıyla uluslararası alanda cezalandırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz.”
Suriye’de büyük kısmı sivil olmak üzere 650 bin kişinin öldüğünü, Hama, Halep, Humus, Şam’ın yerle bir edildiğini, tarihin yok olduğunu, bir milletin on yıllar boyunca ayağa kalkmayacak şekilde tarumar edildiği anlatan Kurtulmuş, “Bir an evvel Suriye’de önce Esed rejiminin bu barbarlığının durdurulması lazım. Bir an evvel Suriye’de başlatılmış olan barış sürecinin hızlandırılması ve empoze edilmiş bir barış değil, Suriye’de bu kadar acı çeken halkın bütün kesimlerinin kabul edebileceği adil bir barışın, kalıcı bir barışın sağlanması şarttır. Ümit ederim ki ABD’nin bu operasyonu barışın sağlanmasına da katkı sağlar. Esed rejiminin artık bu barbarca adımları atmasının önüne geçer ve barış sürecinin teşvik edilmesini sağlar.” değerlendirmesini yaptı.
“Ruslar kazanan taraflardan birisi oldu”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ABD’nin, Avrupa ülkelerinin, uluslararası koalisyon içindeki ülkelerin ellerinde nasıl bir Suriye politikası olacağına ilişkin açık bir planı olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Buna mukabil örneğin Ruslar, Suriye’de ne yapacaklarını çok iyi biliyorlardı ve Suriye savaşında Ruslar sonuç itibarıyla kazanan taraflardan birisi oldu. Esed rejimi de tamamıyla Ruslara ve bölgesel olarak da İran’ın gücüne dayanarak, orada bir takım politikalar icra etti. 65. hükümetle birlikte ısrarla üzerinde durduğumuz husus şu. Biz, bu bölgede dostlarımızı artırmak, düşmanlıklarımızı azaltmak durumundayız. Bunun önemli ayaklarından birisi Suriye politikasıdır. Vekalet savaşı uzun yıllar devam edemez. Devam ederse maliyeti çok daha büyük olur, bölgesel bir savaşın belki de küresel bir savaşın fitilini ateşlemesi durumu ortaya çıkabilir. Burada sorunu çözebilmek için tarafların yakınlaştırılması lazım. Türkiye’nin 2 başarılı adımı olmuştur bu süreçte. Bunlardan birisi Fırat Kalkanı Operasyonu’dur. Fırat Kalkanı Operasyonu ile Cumhurbaşkanımızın tabiriyle kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve Türkiye’ye yakın bölgede, terör örgütlerinin Türkiye’ye zarar vermesinin önüne geçtik. Ayrıca Suriye’nin kuzeyinde bir PYD terör devleti kurulmasının da önüne geçilmiş oldu. Büyük oranda önlendi. Fiilen arayı birleştirmek üzere olan PYD, bundan sonra orada olmayacak.”
“Tepkilerimizi çok açık bir şekilde ortaya koyduk”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Barzani Türkiye’ye geldiği zaman Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bayrağının yer almasının hata olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Irak Anayasası’na göre Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı kabul edilmiş bir bayraktır. Daha önceki ziyaretlerde de Sayın Barzani ve Irak üst düzey yöneticileri geldiğinde bu resmi görüşmelerde bayrak asılmış. Ancak buradaki problem, Kerkük’e bir bayrak asılmasıydı. Onunla ilgili tepkilerimizi çok açık bir şekilde ortaya koyduk. Orada bizim hassasiyetimiz var. Kerkük’e o bayrağı astığınız zaman, bir provokasyonu ortaya koyuyorsunuz, açıkça ‘Burası bir Kürt şehridir.’ diyorsunuz. Evet, Kerkük Kürtlerin de olduğu bir şehir ama Arapların, Türkmenlerin de bulunduğu bir şehir. Orada sadece Kürtler varmış gibi göstermek doğru değildir. Bu endişelerimizi ilettik. Dün itibarıyla Sayın Neçirvan Barzani de Türkiye’nin endişelerine katıldığını, bu yapılan işin doğru olmadığını, bundan vazgeçtiklerini ifade etti. Referandumdan vazgeçtiğini ifade etti. Bayrak krizi de referandum meselesinin önünü açmak için yapılmış bir şeydi. Bundan vazgeçtiklerini ortaya koydu. Bu, bizim için önemlidir ve ciddi bir şekilde oradaki gelişmeleri takip ediyoruz.”