Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı insan hakları raporunda Türkiye hakkında da ilginç tespit ve yorumlara yer verildi.
2010 yılını içeren raporda, güvenlik güçlerince kanunsuz cinayetler işlendiği, işkence ve dayak vakalarının rapor edildiği, hapishane şartlarının iyileşmekle beraber hâlâ ‘yetersiz’ olduğu kaydedildi. Türkiye’de yöneticilerin ve bürokratların yargının bağımsızlığını zedeleyici beyanlarda bulunduğu, savcılar ve hakimler arasındaki ‘aşırı yakın ilişki’nin adil yargılamaya engel teşkil ettiği ve davaların ‘aşırı uzun’ sürdüğü de iddia edildi.
Raporda devletin anayasal kısıtlamaları ve çok sayıda kanunu kullanarak ifade özgürlüğünü kısıtladığı ileri sürülerek yıl içinde basın özgürlüğünün gerilediğine, internet medyasına kısıtlamalara dikkat çekildi.
Türkiye’deki olumlu gelişmeler ise başta Kürtçe olmak üzere Türkçe dışındaki dillerle siyasi kampanya yapılmasına izin verilmesi, küçük yaştakilerin terörle mücadele yasaları çerçevesinde yargılanmasına imkan veren hükümlerinin kaldırılması, bu bağlamda yüzlerce çocuğun hapisten çıkartılması, kanunsuz gösterilere ve toplantılara yönelik cezaların hafifletilmesi raporda yerini aldı. 12 Eylül referandumuyla anayasa reformlarının yürürlüğe girmesi, Yüksek Askeri Şura kararlarının sivil mahkemelerde temyizine imkan verilmesi, ombudsman müessesesi tesis edilmesi, kadınlara, çocuklara, gazilere, engellilere ve yaşlılara pozitif ayrımcılık uygulamaları da olumlu gelişmeler olarak sıralandı.
Ergenekon davasıyla ilgili objektif bir yaklaşımın sergilendiği raporda, hem eleştirenlerin hem de destekleyenlerin görüşlerine yer verildi. Davanın siyasi motifli olduğuna ilişkin iddialar da, gazetecilere ve insan haklarına baskıların azalmasını sağladığı yolundaki kanaatler de raporda yer buldu. Balyoz davasına ilişkin ise, ‘Birçok gözlemci bu davanın Ergenekon davası gibi siyasi motifli olduğunu söylerken, başkaları bunu hükümeti alaşağı etmeye teşebbüs edenler hakkında adaletin tecelli etmesi olarak görüyor.’ denildi. Raporda, “Ordunun resmi ve gayri resmi mekanizmalarla icra ettiği siyasî nüfuz yıl içinde geriledi.” ifadesi de kullanıldı.