AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Binali Yıldırım, Başbakanlık tarafından kendisine tahsis edilen makam aracını kullandığı ve seçim çalışmalarında kamu kaynaklarını kullandığı iddialarına ilişkin açıklama yaptı.
“Esefle izliyorum. Hakikati olmayan şeylerle uğraşıyorlar” diyen Yıldırım, başbakanlık, Meclis başkanlığı yapan herkesin şahsına gece gündüz, 24 saat hiçbir kısıtlamaya mahal vermeden araç verildiğini ifade ederek, “Bütün bu düzenlemeler benim dışımda yapılan düzenlemeler. Ben istesem de bunları reddedemem” dedi.
Yıldırım konuşmasının devamında 15 Temmuz darbe girişimini görmüş bir başbakan olduğunu belirterek, “Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum” ifadesini kullandı.
Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:
“(Erdoğan’ın Ordu’daki havalimanında yaşanan VIP krizinde valiye hakaret ettiği iddia edilen CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na dava açılacağı ve bu durumun İmamoğlu’nun önünü kesebileceği ifadelerine ilişkin açıklama) Türkiye bir hukuk devletidir. Biri mağdur olduysa elbette hakkını arayacaktır. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Peşinen kimin ne karar vereceğini söylememiz adil olmaz. Bizim işimiz değil, mahkemelerin işi.
(Ekrem İmamoğlu ile İsmail Küçükkaya’nın yüz yüze görüşmesi – Yüz yüze görüşmek istemediniz mi?) Öyle bir şey yok. Böyle bir talep gelmedi. Benim de ‘Yüz yüze görüşmek istemiyorum’ diye bir dönüşüm de yok. Bu işi evirip çevirmeye gerek yok. Yapılan iş siyaseten gayri ahlaki bir iştir. Moderatörün adaylardan biriyle bir mekanda görüşmüş olması kabul edilebilir bir şey değildir. Adayın güvenilirliğine gölge düşürmüştür.
(Mahir Ünal’ın “İki adayla da görüşülmesini biz istedik” ifadesi) Doğrudur. Adaylarla görüşülmesini onlar söyledi. Ama adayın biriyle yüz yüze bir mekanda, diğeriyle telefonda görüşmesi herhalde onların fikri değil. Mahir Bey bizim adayla telefonda görüşseniz de olur, Ekrem Beyle yüz yüze oturun uzun boylu değerlendirin mi demiş? Mesele burada adil ve eşit bir şekilde durma meselesidir.
(Makam aracının başbakanlık tarafından kiralandığı iddiası ve Kılıçdaroğlu’nun “Kul hakkı” eleştirisi) Ben bunu esefle izliyorum. Benim hakkımda başka bir şey bulamayanlar şöyle böyle yaptı gibi hakikati olmayan şeylerle uğraşıyorlar. Ben 17 yıldır bu ülkeye hizmet ediyorum. Milyarlarca lira yönettim, her kuruşun hesabını verdim. Bundan sonra da vermeye hazırım. Olayları çarpıtmaya gerek yok. Bu ülkede başbakanlık yapan, Meclis başkanlığı yapan herkesin şahsına gece gündüz, 24 saat hiçbir kısıtlamaya mahal vermeden araç verilir. Kaldı ki ben bunları en asgari düzeye indirmiş durumdayım. Bu konuda haksız bir saldırıyla karşı karşıya olduğun için doğru dürüst koruma bile taşımıyorum. Bütün bu düzenlemeler benim dışımda yapılan düzenlemeler. Ben istesem de bunları reddedemem. Çünkü ben 15 Temmuz darbesini yaşamış bir başbakanım. Bu konuların gündeme getirilmesini kınıyorum.
Normal abonelerin aylık akbil ücretini de 205 liradan 165 liraya indireceğiz. Böylece 500 bin civarında aylık mavi kartı olan bütün istanbullular bundan faydalanmış olacak.”