CHP Genel Başkanı sıfatıyla ilk grup konuşmasını yapan Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete eleştirilerde bulunurken Hariri suikastını hatırlatması dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu konuşmasında İsrail ‘in Gazze ‘ye giden yardım konvoyuna saldırısına değindi: “Yeterli önlem alınmadı. Karşımızda bulanık sularda kalan bir hükümeti gördük” dedi ve 14 Şubat 2005’te, Beyrut’taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın 1 ton TNT ile havaya uçurulması ile öldürülen Lübnan eski Başbakanı Refik el-Hariri’nin suikastını hatırlatarak hükümeti uyardı.

Refik el-Hariri Kimdir?

Peki Kemal Kılıçdaroğlu ‘nun konuşmasında dikkati çektiği, Ortadoğu mozaiğinin sembolü Lübnan’daki Refik el- Hariri kimdir,  Hariri  suikastı ve olayı nedir?

Refik Hariri 1944’te Lübnan’ın Sidon şehrinde mütevazı bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenim hayatını Sayda’da geçirdi.

Üniversite eğitimini Beyrut Arap Üniversitesi’nde Ticaret bölümünde okuyan Hariri öğrenimini sürdürürken bir yandan da okul masraflarını karşılamak için gazetelerde redaktör işinde çalıştı.

Daha sonra buradaki tahsilini keserek 1965’te Suudi Arabistan’a geçti ve orada öğretmen olarak çalışmaya başladı. Arabistan’da Kral Fahd’ın kız kardeşiyle evlendi. 1969’da CICONEST isimli kendi inşaat şirketini kurdu ve 1970’li yılların ortalarında büyük petrol şirketleriyle iş anlaşmaları imzaladı.

O dönemde Lübnan’da iç karışıklıklar yaşanmaya başlamasıyla, ticaret ve sanayi alanındaki faaliyetlerini Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde sürdüren Refik el-Hariri, çok kısa bir süre içinde büyük bir servete sahip oldu ve Arap dünyasının hatta dünyanın sayılı zenginleri arasına girdi.

Refik el-Hariri, inşaatçılığın ardından bankacılık, bilgisayar ve yayın dünyasına girerek işlerini büyüttü.

Yayın alanında el-Mustakbel televizyonunu satın aldı. Sonra Paris’ten yayın yapan eş-Şark radyosunu satın aldı. Yine aynı dönemde zamanla Arap dünyasının en etkili haftalık yayın organları arasına giren el-Mustakbel dergisini ve Savtu’l-Urube gazetesini satın aldı.

Hariri ayrıca, kendi girişimleriyle günlük el-Mustakbel gazetesini çıkardı. Çok geçmeden Arap dünyasının en yaygın günlük gazetelerinden olan en-Nehar’ın hisselerini satın alarak ortak oldu.

Daha sonra Suudi Arabistan’daki üç dergiyi satın almak ve Suriye’de bu ülkenin şartlarına göre bayağı büyük sayılabilecek 100 milyon dolar sermayeyle bir yayın şirketi kurmak suretiyle medya alanındaki faaliyetlerini büyüttü. Hariri gerek siyasi çevrelerde ve gerekse ekonomik rakipleri arasında “medya kralı” olarak anılıyordu.

Yayın dünyasındaki etkisi ile kendisine zamala kalıcı kitle tabanı kazandı ve bu yolla bir siyasi güç de elde etti.

Hariri, 1987’de de Suudi Arabistan’dan vatandaşlık hakkı elde etti.

Hariri, 1992’de Lübnan başbakanı oldu

Hariri, 1992’de Lübnan başbakanı oldu. 1995’e kadar bu görevde kaldı. 1996’da Ulaştırma bakanı oldu ve 1998’e kadar bu görevi sürdürdü. 2000 yılında Lübnan halkının desteğiyle ikinci kez başbakanlık koltuğuna oturma imkânı elde etti ve 2004 yılı Ekim’ine kadar da bu görevi sürdürdü. 2002 yılında dünyanın en zengin dördüncü kişisi oldu.

Hariri, Ekim 2004’te bazı konularda, özellikle Suriye çizgisinde bir politika sürdüren Cumhurbaşkanı Emil Lahud ile ortaya çıkan ihtilaflardan dolayı istifa etti.

Refik el-Hariri, 14 Şubat 2005’te, Beyrut’taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın 1 ton TNT ile havaya uçurulması ile öldürüldü. Batı Beyrut’taki yol üzerinde on metrelik çukur açacak kadar büyük olan patlama sırasında, aralarında Hariri’nin korumalarının da bulunduğu on altı kişi ölürken yüzden fazla kişi yaralanmıştı.

Beyrut’ta son derece profesyonelce düzenlenmiş bir suikasta kurban giden Refik el- Hariri, sadece sünnilerden değil Maruni, Dürzi ve laik Şiilerden de destek gören bir lider idi.