Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, hamileliği nedeniyle işten atılan ve iş güvencesi tazminatı alan kadın işçiye, işverenin bir de ayrımcılık tazminatı ödenmesine karar veren yerel mahkeme kararını bozdu.
İstanbul’da hamileliği nedeniyle doğum iznine ayrılan bir işçi, doğum izni bitiminde iş yerine gittiğinde işveren tarafından işten çıkarıldığını öğrendi.
İşe iade davası açan kadın işçi, davayı kazanmasına rağmen işe başlatılmadı. Kadına, iş güvencesi tazminatı, boşta geçen süre ücreti ile kıdem ve ihbar tazminatı ödendi. Ancak kadın işçi, işten çıkarılma nedeninin hamilelik olduğunu, bu konunun işe iade davasında tespit edildiğini iddia ederek, İş Kanunu’nun ”eşit davranma ilkesine aykırı davranıldığında işçinin tazminat talep edebileceğine ilişkin” 5. maddesi uyarınca ”ayrımcılık tazminatı”na hükmedilmesi istemiyle ayrı bir dava açtı.
Kadıköy 1. İş Mahkemesi’ndeki davada, davalı iş yeri, davacının çalıştığı bölüm kapatıldığı için ekonomik nedenlerle işine son verildiğini ve ayrımcılık yapılmadığını savundu.
Kadıköy 1. İş Mahkemesi kararında, hazırlatılan bilirkişi raporu ve toplanan kanıtlara dayanılarak, iş yerinde işten çıkarılan 17 işçiden 5’inin hamile olduğunun belirlendiğini, işe iade davası dosyasında dinlenilen tanıkların da feshin hamilelik nedeniyle yapıldığını söylediğini belirterek, işe iade davasında, feshin hamilelik nedeniyle ve feshin son çare olması ilkesine aykırı olarak yapıldığının kesinleştiğine işaret edildi. Mahkeme bu nedenlerle, işverenin ayrımcılık yaptığı sabit olduğundan, kadına 2 aylık ücret tutarındaki ayrımcılık tazminatı ödenmesine karar verdi.
Davalı iş yerinin kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
Daire’nin kararında, 4857 sayısı İş Kanunu’nda, işçinin hamileliğinin fesih için geçerli neden oluşturmayacağının düzenlendiği, aynı Kanun’nun 21. maddesinde, işverenin yaptığı feshin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine karar verilmesine rağmen işçiyi işe başlatmayan işverenin, en 4 aylık en çok 8 aylık ücret tutarındaki tazminatı işçiye ödemesi gerektiğinin hüküm altına alındığı hatırlatıldı.
Kararda, aynı yasanın 5. maddesinde ise, iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapılamayacağı, buna aykırı davranan işverenin, işçinin 4 aya kadar ki ücreti tutarında tazminat ile yoksun bırakılan haklarını ödemesi gerektiğinin belirtildiği kaydedildi.
Somut olayda, davacı işçinin iş sözleşmesinin, İş Kanunu’nun feshin geçerli sebebe dayandırılmasına ilişkin 18. maddesine göre, ekonomik nedenler gerekçe gösterilerek işveren tarafından feshedildiği ifade edilen kararda, davacı işçinin açtığı işe iade davasının, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nce kesinleştiği de belirtildi.
Kararda, işe iade davası sonucunda, ”feshin hamilelik nedeniyle ve son çare olma ilkesine aykırı olarak yapıldığından, davacının işe iadesi ile işe başlatılmaması halinde İş Kanunu’nun 21. maddedeki tazminat ve alacaklarının hüküm altına alındığı” ifade edildi.
İşe iade kararının kesinleşmesine ve işçinin işe başlatılma başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı belirtilen kararda, ancak işçiye, kıdem ve ihbar tazminatı ile iş güvencesi tazminatı, boşta geçen süre ücretinin ödendiği ifade edildi.
Kararda, davacı işçinin açtığı bu davada, fesih işlemi kötü niyetle ve hamilelik nedeniyle yapıldığından, İş Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ”ayrımcılık tazminatı” istediği kaydedildi.
-”İş güvencesi tazminatı işçi lehine”-
Hamilelik nedeniyle yapılan fesih işleminin, işe iade davasında, İş Kanunu’nun 18/3-d maddesindeki ”ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz” hükmü gereğince geçersiz sayıldığı belirtilen kararda, işçinin işe iadesi ile işe başlatılmaması halinde 21. madde uyarınca iş güvencesi tazminatına hükmedildiği bildirildi.
Kararda, şu tespitler yapıldı:
”İşverenin yaptığı fesih işlemi ayrıca ayrımcılık yasağını ihlal etse bile yine de sonuç değişmeyecek ve feshin geçersizliği ile işçinin işe iadesine karar verilecektir. Yasanın 21. maddesindeki özel düzenleme nedeniyle işe iade davasına bakan mahkeme, feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iade ile işe başlatmama tazminatına hükmedecek, işe başlatmama tazminatı yanında ayrıca ayrımcılık tazminatına hükmedemeyecektir.
Üstelik 21. maddedeki tazminat, en az 4 aya kadarki ücret tutarında, 5. maddedeki tazminat ise en çok 4 aya kadar ki ücret tutarında olup, 21. madde işçi lehinedir. Aksinin kabulü halinde, ayrımcılık yasağının gündeme geldiği her işe iade davasında davayı kabul eden mahkeme, hem iş güvencesi tazminatına hem de ayrımcılık tazminatına hükmetmek zorunda kalacaktır.”
-”İşe iadenin reddi yeni bir fesihtir”-
İşçinin işe başlatılma başvurusunun işverence reddedilmesinin yeni bir fesih sayıldığı, bunun Daire’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği kaydedilen kararda şu ifadeler yer aldı: ”Dolayısıyla burada ayrımcılık söz konusu olmayıp kanundan doğan sonuç gerçekleşmektedir. Müeyyidesi ise Yasa’nın 21. maddesinde iş güvencesi tazminatı şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle burada, ayrıca 5. maddedeki ayrım yasaklarının tartışılması mümkün değildir. Somut olayda, davalı işveren, eşe iade davasını kazanan davacıyı işe baylatmamış ve iş güvencesi tazminatını ödediğinden uygulama yeri olmayan ayrımcılık tazminatının reddi yerine hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 52)