ManşetMedyaTürkiye

Yılmaz Özdil Kenan Evren ve tablolarını yazdı

Bali

kenan evren tablo

Yılmaz Özdil Kenan Evren ve tablolarını yazdı… Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşesinde 12 Eylül davasında yargılanan Kenan Evren ve tablolarının satışını kaleme aldı.

Yılmaz Özdil ‘in “Tablo” başlıklı yazısı;

1993…

Kenan Evren’in yağlıboya tablosu açık arttırmayla satışa sunuldu, işadamları kıyasıya yarıştı, 5 bin lirayla başladı, 50 milyon liraya yükselince, Kenan Evren “yeter artık” dedi, Sakıp Sabancı’nın oldu.

*
1993…
Kenan Evren’in yağlıboya tablosu, Kenan Evren Lisesi Vakfı’nın gecesinde açık arttırmayla satıldı, 10 bin lirayla başladı, arttıran arttırana, rekor kırıldı… 110 milyon liraya Koç Grubu’nda kaldı.
*
1993…
Kenan Evren, Marmaris’te sergi açtı, bi tablosu 500 milyon liraya Nuh Çimento tarafından satın alındı. Ancak, Nuh Çimento hangi tabloyu satın aldığını bilmiyordu, hatta, sergiyi bile gezmediler, tabloları görmediler! Kenan Evren’in röportajda anlattığına göre “hangisini isterseniz, onu verin” dediler. Kenan Evren de “anne sevgisi” isimli tablosunu verdi. Kenan Evren “o kadar para etmediğini ben de biliyordum ama, ne yapayım, sanatsever, hayırsever insanlar işte” dedi.
*
1997…
Kenan Evren, Ankara’da sergi açtı, “hamamda kızlar” isimli tablosu, kimliği açıklanmayan bi müteahhit tarafından 600 milyon liraya satın alındı. Kenan Evren’in “hamamda kızlar”ı Hürriyet’in tatil ekinde yayınlanan “bayram hamamları” fotoğrafından arakladığı iddia edildi. Kenan Evren “ne yapsaydım yani, kızları hamama götürüp, öyle mi resim yapsaydım” dedi.
*
1998…
Kenan Evren’in “Denizli horozu” isimli tablosu, Denizli’de açık arttırmayla satıldı, Denizlili tekstilciler, sanayiciler, ihracatçılar kıyasıya yarıştı, 100 milyon lirayla başladı, 10 milyar liraya turizmci’de kaldı.
*
1998…
Kenan Evren’in “Atatürk” isimli yağlıboya tablosu, İstanbul Ceylan Intercontinental Oteli’ndeki Cumhuriyet Balosu’nda açık arttırmayla satıldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de katıldığı görkemli gecede, seçkin davetliler kıran kırana kapıştı, Kenan Evren’in tablosu 250 milyon liradan başladı, 105 milyar liraya Ali Balkaner’de kaldı. Ali Balkaner, Kenan Evren’in tablosunu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hediye etti!
*
1998…
105 milyar liralık fiyat, Kenan Evren’i “yaşayan en pahalı Türk ressamı” yapmıştı… Kenan Evren ise, “en yüksek ikinci fiyata satılan tablom oldu” dedi. Demek ki, 105 milyardan fazlaya satılan tablosu vardı. Ama, o tablonun kim tarafından satın alındığını açıklamadı.
*
1998…
Bilahare, en yüksek fiyata satılan tablonun hangisi olduğu ortaya çıktı. Kültür Bakanlığı Resim Heykel Müzesi, Kenan Evren’in “begonvilli duvar” tablosunu 300 milyar liraya satın almıştı iyi mi! Seneler önce yaşanan bu rezaleti, bugünün Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ortaya çıkardı, soruşturma açtı, sonra n’ooldu bilmiyorum.
*
1999…
Kenan Evren, Playboy’a çıplak poz veren, dünya ve olimpiyat şampiyonu Alman buz patenci Katarina Witt’in tablosunu yaptı. “Şelale altında bir güzel” isimli tablosu için “belki sürpriz yapıp, bi sergimde gösteririm ama, kaç milyar verirlerse versinler, satmam” dedi.
*
2001…
Kenan Evren, İzmir’deki sergisini iptal etti. “Ekonomik kriz var, benim tablolarım en aşağı 20 milyar lira, bu ortamda kimse gelip de tablo almaz” dedi.
*
2001…
Kenan Evren haklıydı netekim. Fiyatlar fena gevşemişti. Kenan Evren, Ankara’da sergi açtı, “sigara içen ihtiyar” isimli tablosu, anca, 1 milyar 300 milyon liraya Halis Toprak tarafından satın alındı. Gel gör ki… Kenan Evren’in “sigara içen ihtiyar”ı Fikret Otyam’ın çektiği “sigara içen ihtiyar” fotoğrafından arakladığı iddia edildi. Fikret Otyam, bir liralık sembolik tazminat davası açtı. Kazandı. Mahkum etti. Kenan Evren “o fotoğrafı bana Mehmet Ali Birand gönderdi. Bu Mehmet Ali Birand, 32’nci Gün programını yapan Mehmet Ali Birand değil. Ankara’da yaşayan Mehmet Ali Birand isimli bi vatandaş. Slaytı da var. Söyledik mahkemeye, böyle böyle dedik, dinletemedik. Yatak odamda eskiden kalma gümüş bir lira var, tazminat olarak onu vereceğim. Sanatsal faaliyeti mahkemeye verenleri, millete havale ediyorum” dedi.
*
2002…
Kenan Evren, İstanbul’da sergi açtı, “asla satmam, belki gösteririm” dediği, Katarina Witt tablosunu satışa çıkardı. 10 milyar lira etiket koydu. Alıcı çıkmadı. Elinde kaldı.
*
2003…
Kenan Evren, İstanbul’da sergi açtı, 2 ila 4 milyar lira arasında etiket koyduğu yağlıboya tabloları, anca, 1 milyar liraya alıcı bulabildi. Suluboyaların yüzüne bile bakan olmadı. Getirdiği gibi geri götürdü.
*
2005…
TMSF, batık bankacı Ali Balkaner’in haczedilen mallarını sattı. Aralarında, Kenan Evren’in “portre” isimli tablosu da vardı. Verile verile, 600 lira verildi.
*
2006…
Malum, Türk Lirası’ndan sıfırlar atılmıştı. Kenan Evren’in sıfırları ise, daha hızlı erimişti. İzmir’de sergi açtı, bin lira etiket koyduğu tabloları, 500 liraya zorla gitti.
*
2007…
Kenan Evren’in yakın dostu Mustafa Deliveli’ye hediye ettiği ve Lidya Oteli’nin borçlarından ötürü el konulan “orman”, “ağaç” ve “sazlıklı göl” isimli tabloları, icra yoluyla satışa sunuldu. 3’üne birden istene istene toplam 5 bin lira istendi. Alıcı çıkmadı. Fiyat indirildi. Gene alıcı çıkmadı.
*
2009…
Cumhurbaşkanlığı, Çankaya Köşkü’nde sergilemek üzere, portresi bulunmayan eski cumhurbaşkanlarının yağlıboya tablosunu yaptırmak istedi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne başvurdu. “Yaşayan en pahalı ressam” Kenan Evren’in tablosunu yapacak ressam bulunamadı! Üniversite Senatosu’nun kararını nazik bi dille açıklayan rektör, “bizden mezun hiçbir ressam, Kenan Evren’in tablosunu yapmaz” dedi.
*
2010…
Kenan Evren’in Akbank Kültür Sanat Eğitim Merkezi tarafından 1993’te kuşe kağıda bastırılan Kenan Evren Resim Sergisi Kataloğu, internette sadece 14 liraya satışa sunuldu. Kimse almadı.
*
2011…
Kenan Evren’in İş Bankası tarafından 1994’te kuşe kağıda bastırılan Kenan Evren Resim Sergisi Kataloğu, internette 5 liraya satışa sunuldu, 5 lira! Kimse almadı.
*
Güç ondayken…
50 milyon.
110…
500…
600…
Yok mu arttıran?
10 milyar.
105 milyar.
300 milyar.
Devran dönünce?
600 lira.
500 lira.
14 lira.
5 lira.
Sıfır.
*
2012…
Böyle bu işler. Değmesin yağlı boya!

Yılmaz Özdil / Hürriyet

12 Eylül davası başladı… 12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı.

Evren ve Şahinkaya, duruşmaya sağlık durumlarını gerekçe göstererek katılmazken, avukatları hazır bulundu. Duruşma salonuna iddianamede ismi geçenler, müştekiler, izleyiciler, basın mensupları ve taraf avukatları alındı. Duruşmaya müdahil olarak Başbakanlık adına Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanı Sami Arslan Aşkın, TBMM adına İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile komisyon üyesi Hamza Dağ ve davaya müdahil olan siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Öte yandan, davaya müdahil olarak katılmak isteyenler ile mahkeme görevlileri arasında, duruşma salonuna giriş sırasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.

Duruşmaya izleyici olarak katılan Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de bu sürecin mağduru olduğunu belirterek, ”Sadece 12 Eylül’ü yargılamak yetmiyor, bir zihniyetin yargılanması lazım. Bu zihniyet toplumun neredeyse yüz yılını aldı. Türkiye’de bütün toplumun geleceğini kararttı” dedi.
”Bugün bu zihniyetin yenilgisidir” ifadesini kullanan Zana, Türküyle, Kürdüyle bütün toplumun bu davada birleştiğini söyledi.

NationalTurk World Son Dakika

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Ahmet Kenan Evren ve Ali Tahsin Şahinkaya, ”Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek” ile suçlanıyor. Suç yerinin Ankara, tarihinin ise 2 Ocak 1980 ile 12 Eylül 1980-6 Aralık 1983 arası gösterildiği iddianamede, Evren ve Şahinkaya’nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ”devlet kuvvetleri aleyhinde cürümler”e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca ”ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına” çarptırılmaları isteniyor. Bu arada, davayı takip etmek isteyen çok sayıda vatandaş, dernek, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi Ankara Adliyesi önünde toplandı.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

147 kişilik salonda izdiham çıktı. İzdiham nedeniyle saat 09.30′da başlaması gereken duruşma saat 10.00′da başladı. Mahkeme Başkanı ile BDP’li Ertuğrul Kürkçü arasında tartışma çıktı.

Duruşmaya müdahil olarak Başbakanlık adına Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanı Sami Arslan Aşkın, TBMM adına İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ile komisyon üyesi Hamza Dağ ve davaya müdahil olan siyasi partilerin temsilcileri katıldı.

Ahmet Türk, 12 Eylül döneminde solcusuyla, sağcısıyla, Kürdüyle, Türküyle çok büyük acılar yaşandığını, büyük zulümler yapıldığını söyledi.

Bu davayı geçmişle yüzleşmek açısından önemsediğini belirten Türk, “Meselemiz 90 yaşında iki kişinin ceza alması değil. Acı dolu bir dönemde, ayak oyunları, Bizans oyunlarıyla iktidar için insanların birbirlerini nasıl kırdığını görmek” dedi.

Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise bu dava iddianamesinin 12 Eylül’den kararlı bir şekilde hesap sormak için hazırlanmadığını söyledi. Kürkçü, bu mahkemede sadece hak ihlallerinin değil temel politikaların, iktisadi politikaların, anayasanın da yargılanması gerektiğini belirterek, “AKP 12 Eylül’ün ayak izlerini takip ediyor. O nedenle bu davadan anlamlı bir sonuç beklemiyorum” diye konuştu.

Mahkemeye sınırlı sayıda kişi alınırken Ankara Adliyesi’nin önü ise tam bir renk cümbüşü içinde. Pankartlarda 12 Eylül’ün işkenceci polislerinin isimleri ile o dönemde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları bulunuyor.

Adliye önünde toplananlar, “12 Eylül’ü Unutmadık, Affetmiyoruz” ve “Paşalar da Maşalar da Yargılanacaklar” yazılı pankartlar ile 12 Eylül darbesi döneminde, işkence gören ve hayatını kaybedenlerin fotoğrafları taşıyan gruplar, “Darbecilerden hesap sorulsun” şeklinde slogan attı.

Demirel yok ona şaşırdım

12 Eylül davasının sanığı Kenan Evren, davaya yönelik rekor düzeye ulaşan müdahillik talepleri için yakınlarına, “Şaşırmadım. İpin ucundan birisi çekti mi çorap söküğü gibi gerisi geliyor. Ama benim için Süleyman Demirel’in başvuru yapmaması sürpriz oldu. Şaşırdım. Onu beklerdim” dedi.

Demirel, 29 Mart’ta Sabah Gazetesi’nde yayınlanan haberde, Yavuz Donat’ın, “Darbeden zarar gördünüz mü? Davaya müdahil olmak ister misiniz?” sorusuna şu yanıtı vermişti: “Zarar görmemem mümkün değil… Çoook. Millet zarar gördü. Hayır, müdahil olmak istemem… Bu yolla bir yere varmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum…”

Bu arada, dünkü gazetelerde yer aldığına göre, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 12 Eylül davasına ilişkin tavrını eleştirerek, “Davaya öncelikli müdahil olması gereken Demirel’dir. Çünkü darbe en başta ona karşı yapılmıştır. Davaya müdahillik konusunda asıl başı çekmesi gereken Demirel’dir” dedi.

Maçlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu