Şehir, olimpiyat ve maliyet

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Şehir, olimpiyat ve maliyet" başlıklı yazısı;

Olimpiyat Oyunlarının iyi ve doğru planlanıp uygulanması halinde sürdürülebilir kalkınma açısından önemli fırsatlar yaratması için ekonomik boyutunun iyi analiz edilmesi gerekir.

1990’lardan itibaren sporun küreselleşmesi, endüstrileşmesi ve ticarileşmesi ile profesyonel ve elit sporcuların liderliğinde, olimpiyatlar ülkelerin ekonomik, teknolojik ve siyasi boyutlarda rekabet ettiği organizasyonlar olma özelliğine sahiptir. Tarihsel süreç incelendiğinde, ev sahibi ülke açısından kâr-maliyet ilişkileri yönüyle -ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin etkisi altında- kısa vadede olumsuz fakat orta ve uzun vadede olumlu bir değerle sonuçlanıyor.

∗∗∗

Olimpiyatlar, ekonomik dönüşümünü, sosyal ve siyasal süreçlerini tamamlamış ekonomilere iyi programlarla ciddi bir iktisadi getiri yaratabilirken, ekonomik dönüşümünü, sosyal ve siyasal süreçlerini tamamlamamış ekonomiler iktisadi getiri yaratmakta zorlanıyor. 2004 Atina Olimpiyat Oyunları öncesinde Yunanistan ekonomisi istikrarsız ve kırılgandı. 1,6 milyar dolara mal olması planlanan 2004 Atina Olimpiyat Oyunları’nın 15 milyar dolara mal olması, kırılgan gösterilen Yunan ekonomisi üzerinde derin ve olumsuz bir etki bıraktı. Olimpiyat Oyunları harcamalarının neden olduğu bütçe açığı 2004’te ülkenin gayrisafi milli hasılasının yüzde 6,1’ine ulaştı. Yunanistan’ın harcamalarına kaynak yaratmak adına yapılan kamusal borçlanma ise 2004 için öngörülen 35 milyar doları aşarak 43 milyar dolara yükseldi.

2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nın, Çin’in Dünya ekonomisinin yeni dinamosu olacağı düşüncesi ve Çin hükümetinin Olimpiyat Oyunları için olumlu bakış açısını yakalama stratejisiyle 2002-2006 arasında 38 milyar dolar harcamasına neden oldu. Çin Halk Cumhuriyeti ekonomisinde, alt yapının yeniden inşası, yeni konaklama alanlarının, parkların, tesislerin ve stadyumların yapımı sırasında kısa vadeli istihdam sağlandı ve oyunlara hazırlık sürecinde işsizlik oranı önemli ölçüde düşüş gösterdi. Turizm ve perakende sanayi paralel olarak gelişti. 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nın en büyük katkısı Çin’i siyasi olarak pekiştirdi. Bu olumlu etkilerin yanı sıra, Çin Halk Cumhuriyeti, Olimpiyat Oyunlarının ağır ekonomik maliyeti nedeniyle uzun vadeli borçlanma yoluna gitti. 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’ndan önceki yıllarda ciddi büyüme gösteren Çin ekonomisi 2008 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2009 yılında önceki büyüme rakamlarının altında kaldı. Olimpiyat Oyunları ile kendini olumlu bir imge olarak yansıtan Çin Halk Cumhuriyeti, orta vadede hem ekonomik hem siyasi ciddi getiriler elde etmeyi başardı.

Londra Olimpiyat Oyunları özel şirketler tarafından finanse edilirken, olimpik park ve tesislerin yapımı kamu tarafından finanse edildi. Bu yüzden 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın işletme maliyetini ve turizm üzerindeki etkisini kesin olarak hesaplamak zor. Bunun nedeni de İngiltere’nin dönüşümünü ve gelişimini tamamlamış bir merkez ülkesi olması. Buna rağmen, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın 2,4 milyar euro maliyet ile düzenleneceği öngörüldüğü halde, toplam maliyet 16 milyar euroya ulaştı.

∗∗∗

2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın mali yükünün yüzde 57’sini özel yatırımcılar üstlendi. 2008’de yüzde 9,4 olan işsizlik oranı Olimpiyat Oyunlarına kısa bir süre kala yüzde 6,8’e kadar geriledi. Ancak, bu süreçte, hükümet borçları yüzde 61,8’den yüzde 78,4’e yükselerek daralan Brezilya ekonomisi içerisinde önemli yer tuttu. Bu süreç içerisinde sadece kısa vadede 2016 Rio Olimpiyatları sırasında Brezilya’da ekonomik kriz yaşanırken, Rio’da kişi başına düşen milli gelir yüzde 30 oranında arttı. Brezilya’nın diğer bölgelerinde ise bu oran yüzde 20’nin altında kaldı.

1976 Olimpiyatının ev sahibi olan Kanada şehri Montreal, 37 yıl önce oluşan 1,6 milyar dolarlık borcunu ödemeyi 2006 yılında yani tam 30 yıl sonra tamamlayabildi.

Ama, 1992 Olimpiyatına ev sahipliği yapan Barcelona, sadece olimpiyattan 5 milyon dolar kâr elde etmesinin yanı sıra şehrin yeniden Avrupa’nın en önemli kültür-spor merkezlerinden birine dönüşmesine de hizmet etti.

Gördüğünüz üzere, olimpiyat bir şehrin himayesinde olmasıyla birlikte sonuçları itibariyle bir ülkeyi ilgilendirecek sosyal ve ekonomik içeriğe sahip.

Barcelona dışında, bugüne kadar olimpiyat oyunlarından zarar etmeyen şehir ve tabii buna bağlı olarak ülke yok. Hele hele bizim gibi ekonomik sorunları kurumsallaşmış ülkelerde bu başka bir boyuta evriliyor.

Tabii bunu önlemenin veya kontrol altına almanın yolu, böyle büyük açıkları kapatabilecek ve sürdürülebilir kılacak projelerin önceden hazırlanıp başka bir politika ve süreç ile takip edilmesi gerekliliğidir.

İstanbul’un, bu organizasyonu kazanması durumunda, doğrudan kâr-maliyet dengesinin ötesinde, olimpiyatın dolaylı ve uzun vadeli ekonomik ve sosyal getirilerinden yüksek katma değer yaratacak projelerin oluşturulması kaçınılmaz görünüyor.

Montreal (1972), Atlanta (1996), Seul (1988), Sydney (2000), Atina (2004) ve Pekin (2008) olimpiyatlarının tamamında ev sahibi ülkenin ekonomik zararı, ekonomik kazancından çok daha büyük oldu.

Müslüm Gülhan – NationalTurk

Exit mobile version