Rıdvan Dilmen’in Popülist Politik Çıkışı
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın "Rıdvan Dilmen’in Popülist Politik Çıkışı" başlıklı yazısı;
Rıdvan Dilmen’in açıklamaları gerçek olmakla beraber, temelde; futbol adına çözüm üretemeyeceği gibi aslında bir iktidar savaşıdır. Çünkü, futbol Türkiye’de ranta dayalı politik bir oyundur.
Olup biteni anlamak için, öyle işin kolayına kaçmadan Dilmen’in üyesi olduğu ve hizmet ettiği popüler yapının üzerinden açıklamaya çalışayım.
Kapitalist sistem, araç haline getirdiği alanları mal ve bir imge olarak satmaya çalışır. Popüler kültür de satışı gerçekleştiren uluslararası tekelci sermayenin değişimlerine ve taleplerine göre belirlenip, tasarlanıp, sevilip, okşanıp, paketlenip sunulan bir kültürdür. Tüm bunların amacı, kullanımı ve tüketimi beraberinde getirerek kamulaştırmaya çalışmaktır. Tabii buradaki en önemli değer (!), popülerin pazarlanması için yeni oyunlar ve oyuncular bulunmasıdır. Futbol ve yıldızları bu iş için bulunmaz kaftandır.
Kitle iletişim araçlarının gelişimi ve gündelik hayat uygulamalarında belirleyici etkisi, toplumsal hayatın politik talep nedeniyle denetim altına alınması sonucunda, yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkilerin daha net olarak belirlenmesinde önemli görevler üslenmektedir.
Tüm bu uygulamalar vetalepler aynı zamanda kendi gücünü meşrulaştırılması açısından da önemlidir.
Bu politik talebin yapılandırılmasındaki amaç, toplumumdaki tüketim ve tüketim faaliyetlerinde bulunanları türdeş bir yapı içinde tutarak, aynı şekilde düşünüp, hareket eden kitle haline getirilmesidir.
Aslında amaç bir tür cemaat yaratmaktır.
FETÖ bunu din ile sağladı ve belirli bir süre zorunlu (!)Pensilvanya gezilerindeki el öptürmelerle de bunu başarmıştı.
Ama benim söylemek istediğim cemaat yapısı bu değil. Kapitalizmin yarattığı sömürü mekanizması sayesinde yalnızlaşan bireyin, kaybettiği kimliği bulmasına yönelik, gene kapitalist kurgunun yarattığı ve yönettiği örgüt ideolojisinden uzak, sınıfsal bilinci yok edilen bir cemaat yapısıdır.
Bu cemaat yapısı, kaybedilen kimliğin topluluk içinde bulmaya çalışılan yer olarak kendini pazarlar. Bu, artık yaşamın kendisi ve devamlılığının gerekçesi olur. İşte bu yapı içinde yaratılan starların peşinde koşmak ve onların öykülerini dinlemek, yalnızlaşan kitleyi daha kimliksizleştirerek yaşamdan soyutlar. Zaten popüler kültürün ve onu kullanan politik yapının amacı da budur.
Rıdvan Dilmen bu politik kurgunun kullandığı bir argümandır.
O yüzden: Çocukların eğitim alamadığı ve ülkenin geleceği için büyük bir tehlike arz eden sorunu tartışmaktan kurtulduk. Cumhuriyetin yetiştirdiği vatansever doktorların virüsten ölmesini unuttuk. Doktorların, ne ediği belirsiz ve bu popüler kültürün yarattığı cemaat içindeki cahil kitlenin öğretilmiş çaresizlik olan şiddeti tek çözüm olarak görmesi üzerine saldırıya uğramalarını unuttuk. Tekrar, bu politik kurgunun koruduğu bu cahil-cühela kitlenin düşünme yetisini kaybetmiş durumda, güdülenerek yaşaması ve sebep-sonuç ilişkisini değerlendirecek yerde “bana bir şey olmaz” kurgusu içinde kadınları öldürmelerini unuttuk.
Tüm bunları unutmak için, sporun kitle iletişim araçları da kullanılır. Kitlelere belli etmeden, onları kontrol altında tutarak büyük oranda ideolojik bir iş başarılmaktadır.
Rıdvan Dilmen’in durduğu yer gibi, kamera maçı da en iyi görüntüleyebileceği yere konmaktadır. Bu yer sahayı iki eşit parçaya ayıran orta sahaya olduğundan, sanki yayının tarafsızlığını göstermektedir. Ama, yakın çekime geçildiğinde, özelikle futbol maçlarında bu gerçek göz ardı edilerek, tıpkı Rıdvan Dilmen’in bireysel becerisi gibi, becerilerin ön plana çıktığı bir oyun haline sokmaktadır. Bu pazarlama nedeni olmakla beraber, Rıdvan Dilmen’in anlatımlarında olduğu gibi başarı ve başarısızlık yavaş oynatımlarla tekrar edilerek bu popülist kodlar izleyicilerin bilinç altına yerleştirilir.
Her muhafazakâr siyasi iktidar, kültürel beğenilerini temsil eden ve yayan kurumları oluşturarak kitleleri homojen yapı içine sokmaya çalışır. Bu sayede, popüler ikonoloji ve ‘star’ olgusunun katkısıyla otoritenin denetimi, algı yönetimiyle daha kontrollü ve güçlü olarak birey tarafından hissedilmesini sağlayarak ‘biat’ kültürü oluşumuna katkıda bulunur.
Rıdvan Dilmen bu kurgunun parçası olarak karşı guruba yönelik hamlesinin arkasında, sahip olduğu iktidar desteğinin gücü yatmaktadır. Ve görev tanımını aleni söyleyerek, yokmuş gibi davransa da politik bir kişi olduğunu deklere etmiştir.
Ha futbol mu? Hiçbir şey değişmeden yoluna devam eder.
Müslüm Gülhan / NationalTurk