TFF’nin getirdiği yeni yabancı kuralı bir hayli tartışılıyor. Peki Avrupa’da bu kural nasıl uygulanıyor hep beraber göz atalım
Futbolun kurumsal kültür kodlarını bilmeyen federasyonlar ve kulüplerin gelecek planlamasını doğru yapması mümkün olamaz. Endüstriyel yapının elinde var olan avantajlardan yararlanmak, bu kurumsal kodları doğru yönetmekle başarı kazanır ki ancak bu sayede büyümek ve üretim yapmak mümkün olur.
Peki biz nerelerdeyiz? Öncelikle ‘ekol’ denilen kendimize has bir futbol kimliğine sahip olmadığımız için, gelenin bilgileri kadar işi yürütmek zorunda kalıyoruz. İşte yabacı kuralı? AB ülkeleri, Roma anlaşmasındaki serbest dolaşım hakkından kaynaklanan hukuki kazanımla (Ki ‘Bosman Kuralları’ olarak değerlendirilen bu değişim sonucunda) futbolcuların AB ülkeleri içinde transfer olmaları serbest kalmıştı.
Avrupa’daki Yabancı Kuralları
Şimdi bu kural çerçevesinde Avrupa’daki yabancı kuralını iyi analiz etmeli. İspanya’da 3, Fransa’da 4, İtalya’da 5 AB pasaportu olmayan oyuncunun oynamasına izin veriliyor. Ama orada gözden kaçan gerçek ise; bu ülkeler 27 AB ülkelerinden biri oldukları için, kendileri hariç 26 AB ülkesi dışında 3,4,5 AB pasaportu olmayan ülkelerden yabancı oyuncu transferi yapıldığını bilmekte yarar var. Yani 26 artı 3, ya da 4, ya da 5 olduğunu anlamak gerek.
Eğer futbolda bir değişim istiyorsak ve endüstriyel anlamda avantajlardan yararlanmak istiyorsak, iki temel unsur üzerinden hareket etmemiz gerekir. Birincisi, üretim mekanizmasının faaliyete geçirerek oyuncu yetiştirip ihraç etmek. İkincisi, ülkeye futbolda katma değer yaratacak tek yer olan Şampiyonlar Ligi’nde de rekabet edebilecek kadrolara sahip olmak. Yabancı kuralı, bu iki amaca uygun şekilde dizayn edilecekse, ortaya çıkan gerçek: Yabancı sayısının serbest kalmak zorunda olduğudur.
Almanya Yabancı Kuralı
Almanya’ya bakalım: EURO 2016 ile 2018 Dünya Kupası’nda hedeflerinden uzak kalan, ancak 2017’deki Konfederasyon Kupası’nı kazanan Almanya, %97,2’lik oranla kendi oyuncusunu yetiştirme noktasında en başarılı ülke konumunda. Bu bir gerçek ise bunu sağlayan parametreler nelerdir peki? En önemli değişikliği, federasyonun aldığı karar ile kulüpler ana bütçeden altyapıya yüzde 25’lik kaynak aktarmalarıdır. Beşiktaş’ta altyapı antrenörleri 5 aydır maaş alamadıklarını düşünürsek aramızdaki fark çok net ortaya çıkıyor. Yani, ha deyince altyapıdan öyle oyuncu yetiştiremezsiniz…
Almanya’da şartlı sınırsız bir uygulama var. Her takım kadrosunda en az 12 Alman oyuncu bulundurmak zorunda, aynı zamanda kadrodaki 8 oyuncunun da o takımın altyapısında yetişmiş olması gerekiyor. Takımlar bu şartları yerine getirdiği takdirde istedikleri kadar yabancı futbolcu transfer etme özgürlüğüne sahip. Ama federasyonları bir altyapı oyuncusunu ilk 11’de oynatmak zorundasınız falan demiyor!
Böyle bir şey olabilir mi? Bu teknik direktörün iradesine ipotek koymakla eş değerdir. Altyapı programlarını, müfredatını ve para kaynağını doğru kullanıp uyguladıktan sonra, istediğiniz kararı alabilirsiniz, ama ortada uygulanabilir reel bir plan olmak şartıyla.
İşin ilginç yanı Almanya’nın bu çabasından yararlanan tek ülke de biziz. 2016’dan bu yana Almanya, diğer milli takımlara 39 milli futbolcu yetiştirirken bu oyuncuların 16’sı Türkiye Milli Takımları’nın formasını giydi. EURO 2016’dan bu yana milli takım kadrosuna farklı ülkelerde yetişmiş 28 oyuncu çağıran Türkiye, hiçbir programa sahip olmadan dış kaynaklardan yaralanıp en fazla sayıya ulaşan ülke.
İngiltere ise; AB üyesi olmayan yabancı oyuncular “kalite ayrımı” uyguladı. Son iki yılda kendi ülkelerinin uluslararası maçlarının en az yüzde 30 ila 70’ini (FIFA Dünya Sıralaması’na bağlı olarak) tamamlamış olmaları gerekiyor.
Buna ek olarak, şu an 25 kişilik kadrolardan 2020 sezondan itibaren 12 yerel oyuncu ve kulübün 2 kendi yetiştirdiği oyuncu içermelidir ve FA’ya bağlı bir kulüpte 21. yaş gününden önce en az üç yıl alt yapılarında yetişmiş ve oynamış olmalıdır. Futbol Federasyonu (FA), 2020/21 Sezonu ‘Yerel Oyuncu’ oyuncuları yaşı 21’den 18’e düşürmeye karar verdi. 17 milyon nüfuslu Hollanda’da 1 milyon, 67 milyon nüfuslu Fransa’da 2 milyon, 82 milyon nüfuslu Almanya’da 7 milyon lisanslı futbolcu bulunurken, 81 milyon nüfuslu Türkiye’de 400 bin civarında lisanslı futbolcu vardır.
Yani anlayacağınız futbol siyasetin bir ayağı olamaz ve ‘ben yaptım oldu’ denebilecek bir yer hiç değildir.
Müslüm Gülhan / NationalTurk