Futbol

Spor akademisine neler yapıldı?

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Spor akademisine neler yapıldı?" başlıklı yazısı;

Seyşeller

Kamusal alanlar, toplumun her kesimi ya da verdiği yararlılık karşısında sorumlu olan kitlenin erişilebilir toplum yararı için düzenlenmiş, kentsel gelişimi yönlendiren önemli araçlardır.

Spor akademisi olarak yazdığım yer aslında Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin olduğu Anadolu Hisarındaki yerleşkesidir. Benim de mezun olduğum bu fakülte, ilk olarak Spor Akademisi kimliği ile eğitime başladığından bu ismi kullandım ki bizim için ‘efsane’ olan bu isim, oradan mezun olan büyüklerimizin de işin içinde olmasının bir göstergesi olmasını sağlamaktadır.

Üniversite yerleşkesi Göksu dersinin yanında ve denize bakan bir ön cephesi vardır. Bir sahil kasabanın kenarında yaşama duygusu ile Anadolu Hisarı halkı tarafından benimsenmiş bir kurum. O yöreye verdiği destek sayesinde hem o kasabanın hem de Marmara Üniversitesi’nin Türkiye’ye ve Dünya’ya açılan penceresi haline gelmiştir. Bu tarihsel bir misyondu. Akademi döneminden, 1975 yılından bize kalan ve bizden de sonrasındaki arkadaşlara kalacak bir misyondur.

Güç Gösterisi

Bir insanın doğduğu evi, ilk okuduğu okulu, orta öğretim oklu ve bitirdiği üniversitesi onun için sosyal hafızadır. Tüm anılarının yaşadığı ve dostları ile paylaştığı zamanın hafızasıdır. Bunun karşılığında bir metanın olması mümkün değildir. Bunun kaybolması da bir travmadır. Bu kamusal alanın sessiz ve sedasız bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne devredilmesi ki o tabela değişimindeki bizim bölümün tabelasının bir kenara atılarak sanki bir güç gösterisi haline getirilen bu değişimin içeriği hala net olarak belli değil.

Hâlâ kamusal alan olması şu an için önemli olabilir ama, ne yapılması gerektiği konusu kamu alanının dışında tartışıldığı için ve bizim bu kamusal mekândan çıkarılmamız gerektiği bizim de söz sahibi olmamıza rağmen bize neden açıklanmadı? Tabii ki orayla ilgili politik bir gündem vardır. Çünkü, alınan karar bilimsel içeriğe sahip olmadığından siyasi bir içeriği olmalıdır. Ve bu alanın bir geleceği olacaktır! Kamusal alanlar, toplumun her kesimi ya da verdiği yararlılık karşısında sorumlu olan kitlenin erişilebilir-toplum yararı için düzenlenmiş, kentsel gelişimi yönlendiren önemli araçlardır. Bizim fakültede olduğu gibi ortak yaşam alanı ve tarihi hafızası olan mekânlardan oluşan sosyal ve kültürel dokulardır.

Sıkıntılar Yaratıyor

Neoliberal politikalar ile kentlerdeki üretim ve tüketim sistemlerini değişime uğratması, mekâna müdahale araçlarındaki değişim sonucunda, sosyal eşitsizlikleri doğurmuş ve sonucunda mekânsal ayrışmalar ortaya çıkmıştır. Bu ayrıca bizim açımızdan duygusal bir travmadır. Kamusal alanlar üzerinden oluşturulan rant kurgusu, politik sistemlerin yetersizliğinden ya da yeni tasarımından artık abartılı hale getirildi. Kentsel alanda yaşanan bu özelleştirme kamusal alan bile olsa bir azınlığın güdümüne girmesi neticesinde bu olanaklara erişme imkânı olan bazı insanlar için kontrol üzerinden bir güvence sağlarken, bu olanaklardan yararlanamayan büyük bir kesim için ayrışma ve sıkıntılar yaratmaktadır. Haliyle bu yapı kentin tüm alanlarını kontrol eder duruma geldi. Tamamen feodal bir tepkime olan bu azınlığın kontrolündeki kentsel alanların ortaya çıkması sonucunda, sosyal eşitsizlik açığa çıkararak bir sosyal dengesizlik yaratıldı. Neoliberalizmin kentte yarattığı etkileri, yaratılan sermaye için sonuç yerine devam eden süreç olarak sürekli ve yeniden yapılanma stratejilerini gerektirir. Bu noktada kentler, kritik bir nokta halini almışlardır. Sermayenin varlığının devamlılığı için siyasi ve kurumsal yapı değişmek zorunda kalmasıyla birlikte, bir taraftan neoliberalizmin yaratıcı etkileri ortaya çıkarken, diğer taraftan yıkıcı etkileri de net olarak görülmektedir.

İstanbul şehrindeki rantın varlığı, şehirdeki mekân örgütlenmesinin yeniden tasarlanarak, bir tasfiye ile yeni bir mülkiyet kavramını ortaya koymaktadır. Bu dizaynın başarılı olması için devlet çeşitli denetim biçimlerini zorunlu kılıyor. Kamu üniversiteleri, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen genç insanların parasız eğitim alması sonucunda-ki bizim dönem de bunu yaşadı-liyakat sahibi olmasıyla beraber, yeteneklerini kullanacağı ve açığa çıkaracağı işlevi ile nitelikli insanı topluma kazandırma misyonunu cumhuriyet kurgusundan almıştır. Şimdi bu misyonu yok edecek, tamamen rant kurgusu üzerinden şekillendirilen yeni bir mekânsal tasarruf ile hem insana yönelik sosyal hafıza kaybından dolayı bir travma yaratmasının yanında, hem de kolektif üretim şeklindeki kamuya ait bir yerleşkenin siyasi tasarım üzerinden bir rant kurgusu yaratılarak, eğitimin içini boşaltmanın yanında binaların da içini boşaltmaya yönelik feodal bir ideolojik hesaplaşma yaşanmaktadır.

Tabii bu tasfiyenin bir süreci vardır. Öncelikli olarak her iki üniversite senatosunun bu değişimle ilgili karar alması gerekir. Tabela değişimi yapıldığına göre bu karar senatolarda dekanlar ve diğer senato üyeleri tarafından kabul edilmiştir. Bu süreçte bizi ilgilendiren önemli bir ayrıntı ortaya çıkmaktadır. Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı bu süreçte acaba nasıl bir tavır aldı? Çünkü, kendisinin bu fakülteden mezun olması buradaki en önemli detaydır. Tüm arkadaşları gibi onun da bu binalarda ve sahalarda önemli anıları vardı. Bu yerleşkeye karşı sorumluluğu vardır.

Dekana Sorular

Sorulması gereken iki önemli soru var. Birincisi: Dekan Bey bu kararı imzaladı mı, imzalamadı mı? İkincisi; bu karara muhalefet şerhi koydu mu? Bu soruların cevabını tüm mezunlar ve şu an mevcut öğrencilerin öğrenme hakkı olduğunu düşünüyorum. Dekan olmanın yanında, hele hele bu fakülteden mezun olmanın ayrıcalığı ve bunun vermiş olduğu sorumluluğun bir karşılığı olmalıdır.

Ha, eğer bu değişimi destekliyorsa ki bu en doğal hakkı bunu da açıklaması gerekir. En azından bir mezunun bu süreç ile ilgili ne gibi farklılıklara sahip olduğunu öğrenmiş oluruz. Her toplum, dolayısıyla her üretim biçimi kendi mekânını üretir. Üniversiteler bilgi üretim merkezleri olmasından dolayı ve bilgiyi örgütleyen alan olmalarından dolayı kendi mekânsal farklılıklara sahiptirler. Bu farklılıkların mekânsal anlamda bilginin değişimi ve gelişimi yanında öğretim metotlarındaki değişim yeni mekanların tasarrufunu zorunlu kılar. İşte bu eğitim süreci zaman alır. Süreklidir, değişime tabidir.

Spor Bilimleri fakülteleri diğer fakültelerden farklı olarak mimari açıdan mekânsal bir sürece tabii şekilde değişim içerir. Böyle bir farklılığa sahip Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin devri ve taşınması aynı zamanda milyarlarca lirayı aşan ekonomik kayıptır. Süreç olarak ekonomik bir harcamaya tabii tutulan ve 1975 yılından beri yapısal değişime-gelişime uğrayan bu alanın yıkılması kamu zararıdır.

Mekan Toplumsaldır

İstanbul gibi bir şehirde, eğitim amaçlı yapılan bu spor tesissilerinin mali karşılığı yanında kamusal sorumluluğu hem eğitim süreci için hem de amatör branşların çalışma ve müsabaka alanı ve sürelerini bulmaları bakımdan çok büyük değere sahiptir. 20 milyonluk şehrin mekânsal ihtiyaçları sosyokültürel bir ihtiyaç olmanın yanında, sahip çıkılma hususunda kamusal bir hafızaya ihtiyaç duyar. Çünkü, ‘Mekân toplumsal bir üründür’

Müslüm Gülhan – NationalTurk

Yunanistan Golden

NationalTurk

NationalTurk gazetesi, yazarları ve yorumcuları en doğru ve tarafsız olarak gündeme dair en önemli haberleri size ulaştırır. NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

Maldivler Turu
Başa dön tuşu