Sanki tek dejenere olan şey futbol

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Sanki tek dejenere olan şey futbol" başlıklı yazısı;

Futbol kendi başına bir yönetim mekanizması kurarak her şeyi idare edecek güce ulaşması imkânsız bir oyundur.

En popüler oyun olan futbol, kitlesel iletişim gücü artıkça siyasetin ilgi alanına giriyor. Çünkü, siyaset iktidarın devamı adına çok etkili bir propaganda ve örgütlenme alanı.

Futbolun siyasetin imkânı olmadan ve sağlamış olduğu özellikle ekonomik, siyasi ve sosyal güçten yararlanamadan böyle oyun dışı imkânları sunması imkansız.

Futbol kulüpleri de haliyle böyle bir imkânı kullanmak için var olan sistemin olanaklarından yararlanmak için bu mekanizmanın bir parçası haline geliyor.

Bu sistemin en kuvvetli propaganda alanı ise medya. Siyaset ve medyanın iç içe geçmiş yapısı, yanlış olan şeyleri bile çok rahat pazarlama gücüne sahip olduğundan manipülasyon etkisini kullanarak yanlışı doğru pazarlama aracı haline geliyor.

∗∗∗

Bu noktada kimse solcu, sağcı diye bir ayrıma girmeden çok rahat bu pazar içinde yer alabiliyor. Bunu en yakından yaşayan biri olarak söylüyorum.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin verilerine göre uluslararası organize suç örgütlerinin kontrol ettiği bahis tutarı 1,7 trilyon dolara ulaşmışken, transferlerde menajerler üzerinden 1 birim 10 birim olarak satılıp kulüp içinden de dışarıya servet transferi yapılırken ve binlerce biletin dışarıda sözde taraftar grupları tarafından karaborsada satılırken, bunların hepsini sadece futbola ait bir mekanizma içinde olabilecek modüller olarak düşünmek safça bir yaklaşım olur.

Futbol içinde taraftar grupları arasında yaşanan şiddet olaylarında ölenlerin ve yaralananların olmasının takım sevgisinden kaynaklanmadığını, tamamen çıkara dayalı bir örgütlenmenin mevzi kazanma çabasından başka bir şey olmadığını anlamak gerek.

Bu sözde taraftar gruplarının siyaset ve kulüp içinden güç almadan örgütlenmesi ve bir pazar oluşturması mümkün değil.

∗∗∗

Serhat Akın’ın vurulmasının da bu örgütlenmenin dışında bir etkiye sahip olmadığını düşünmek gerekiyor.

Kulüplerin, yarattıkları bu örgütlerin sonunda kendilerinin de başına bela olacağını bilmeleri gerekiyor. Çıkar ilişkisi sekteye uğrayınca şiddet kaçınılmaz olur. Bu kadar kolay ve emek vermeden kazanılan paranın kaybedilmesi asla bu örgütler tarafından kabul edilecek bir durum değil.

Futbolun içindeki bu örgütlenmeleri var olan mevcut yapının dışında oluşmuş münferit bir kurgu olarak da düşünmek sanırım saflık olur. Sistem bir bütünün organizasyonudur. Futbol da bu organizasyon içinde örgütlenme alanı olarak seçilmiş bir oyundur!

Futbolun sermaye birikimi sağlayan bir endüstriyel ürün haline gelmesi ve işlem hacminin saydığım her üç alanda da -bahis-transfer-karaborsa bilet- çok yüksek olmasıyla beraber, mafya-siyaset ilişkisi üzerinden yürütülen ve dünyada egemenlik kuran bu yapı sadece birilerinin başa çıkacağı bir suç yapılanması alanı olmaktan çıktı, uluslararası bir organizasyon haline geldi.

Suç unsuru içerebilecek ya da siyaset tarafından kullanılan büyük sermaye kurgusuna sahip işletmelerin bilinçli olarak ve yönlendirmeyle -ki haksız rekabete sebep olabilecek bir ortam yaratmasına rağmen- sponsor olmaları artık sürecin nasıl yönetildiğini de çok rahat ortaya koyuyor.

Sonrasında, hakem hataları saatlerce tartışılırken, penaltıların -sadece Beşiktaş’ın iki penaltısı-neden verilmediği ve hatta VAR’ın bile nasıl manipüle edildiği -Mourinho haklı olarak eylem yaptı- göz göre göre ortadayken, bunları tartışmanın aslında bir şeyleri gizlemek anlamına geldiği gerçeğiyle yüzleşilmeli.

∗∗∗

Bakın, futbolu ele geçiren menajerlerin başında gelen Mendes’in Beşiktaş’a ve Fenerbahçe’ye verdiği zararı anlatmaya çalışmak artık anlamsızlaştırıldı. Çünkü, sosyal asalak olan isimli isimsiz trollerin yapılan ve haksız paralar ödenen transferleri haklı çıkarmaya çalışmaları bile bu sistemin içine giren ve buradan nemalanmak isteyen ne kadar çok insanın -acı ama gerçek- olduğunu da gösteriyor.

Resmen Beşiktaş’ın ve Fenerbahçe’nin paralarına transfer kurgusu altında çöktüler. Bu haksızlığı kulüp adına savunması gereken taraftarların bunları savunmak için ortaya koydukları iradesizlik iyi analiz edilmeli. Bir insanın bile bu duruma düşmesi nasıl bir gücün bu sistemi idare ettiğini ortaya koyuyor.

Sermaye birikimi sağlayan ekonomik bir değer haline getirilen futbolun, kuralsızlık üzerine kurulmuş bir egemenliğin parçası haline getirilmesi en önemli ayrıcalıktır.

Doğaya, kadına, çocuğa-kız çocuğuna, ağaca, hayvana, bilime düşman bir örgütlü kötülüğün, bir oyunu manipüle ederek amaçlı bir şekilde kendi kurgusu dışında kullanılan bir aparat haline getirmesinin çok da anlamı var mı bilemiyorum?

Müslüm Gülhan – NationalTurk

Jorge Mendes’in maceraları 1: Wolverhampton soygunu
Beşiktaş’ta yeni Jorge Mendes & Ahmet Bulut dönemi başladı

Exit mobile version