Müslüm Gülhan’ın “Adam asmaca.” başlıklı yazısı…
Adam asmaca!
“Sergen Yalçın, Süleyman Seba döneminin son temsilcisi olarak kulüp içinde olması ve son 20 senede yok edilmek istenilen bir tarihi ve kültürel derinliğin son temsilcisi olmasının ceremesini mi çekti?”
Başlığa bakınca sanırım herkes okul yıllarına doğru anılarına gitmiştir. İlköğretim ve orta öğretim zaman dilimi içinde, hemen hemen hepimizin oynadığı, sonuç itibari ile sevimli olmasa da amaç itibariyle sevimli bir oyundu.
“Adam asmaca, iki veya daha fazla oyuncu ile oynanabilen bir kâğıt kalem tahmin oyunudur. Bir oyuncu bir kelime, ifade ya da cümleyi sırayla harf veya rakam önererek tahmin etmeye çalışır. Oyuncunun her bilmediği harf veya rakam için ise darağacının bir parçası çizilir. Oyuncu tüm harfleri veya rakamları bilirse oyunu kazanır, bilemeyip darağacının çizimi tamamlanırsa kaybeder.”
Yanlış tahmin edilen her harf için sırayla darağacın çizgileri çizilir. İlk dört çizgi darağacını kurar, beşinci çizgi ipi bağlar, ardından gelen altı çizgi ile asılacak kişiyi temsil eden çöp adam oluşturulur. Velhasıl, her soru için en fazla on yanlış harf tahmini hakkı vardır. Bu hakkını aşmadan tutulan şeyi bulan oyuncu veya oyuncular canını kurtarmış, oyunu kazanmış olur. On bir yanlış harf tahmini yapan oyuncu veya oyuncular darağacını boylar.
Şimdi nerden geldi bu oyun aklına diyebilirsiniz.
Beşiktaş’ın kötü gidişi ile ilgili o kadar çok şey konuşuluyor ki işin içinden çıkmak kolay değil. Kimine göre bütün sorumluluk istifa eden Sergen Yalçın’ın. Bazılarına göre ise yönetim bu kötü gidişin sorumlusu olarak asılmalı. Hazır bu oyuna başlamışken, öyle kelime ve cümle ilgili harf sorarak değil de sorular sorarak bu asma işini gerçekleştirmek sanırım daha kolay olacak ki; linç kültüründen dolayı asılacak birinin olması da herkesi çok rahatlar… Nasıl bir talepse bu?
Eğer on bir soruda bu oyunu oynayacaksak ve on bir soru sonunda adam asılacaksa, o on bir soru hem Sergen Yalçın’ı hem de yönetimi bağlasın ki unutmamıza rağmen demokrasi böyle bir şey olmalı…
Birinci soru: Sergen Yalçın kulüp ile anlaşmak yapmak için, Abdullah Avcı’nın sözleşmesi devam ederken, başarısız sonuçlardan dolayı sözle karşılıklı anlaşıp, Avcı’dan yazılı istifa almayıp, Avcı’ya 18 milyon tazminat ödenmesini Sergen Yalçın mı istedi, yönetim mi yaptı?
İkinci soru: Fatih Aksoy ile alt yapıdaki sporcuların Alanya’ya gönderilmesini Sergen Yalçın mı istedi, yönetim mi gönderdi? Aboubakar ile Dorukhan’ın sözleşmelerini uzatmamayı ve ayrıca bu oyuncuların itibarsızlaştırılmasını Sergen Yalçın mı istedi, yönetim mi?
Üçüncü soru: Sergen Yalçın ile bir buçuk ay sözleşme imzalanmamasına Sergen Yalçın mı neden oldu, yoksa yönetimin gizli gündemi vardı da o yüzden mi bir türlü sözleşme imzalanmadı?
Dördüncü soru: Avrupa da kamp yapılmamasının sebebi ve sorumlusu Sergen Yalçın mı, yoksa yönetim mi?
Beşinci soru; 21 Haziran da yapılan sözleşme ile yaşanılan gecikmeden ve 5 Temmuz da sezonun açılması ve sezonun başlamasına beş hafta kalmasından dolayı, ayrıca Şampiyonlar Ligi ön eleme ihtimalinden dolayı yükleme periyotlamasındaki aksaklıklar ve yükleme programının uzaması ile sezona sarkan periyottan dolayı, ortaya çıkan sakatlıklardan tek başına Sergen Yalçın mı sorumlu, yoksa yönetimin sezon için gizli gündemden dolayı planlama hatası mı var?
Altıncı soru: Yapılan transferlerden özellikle Güven varken Kenan Karaman ve Rıdvan varken Umut Meraş dahil olmak üzere Sergen Yalçın mı karar verdi, yoksa menajerler ile takım mühendisliğine soyunan yönetim mi karar verdi?
Yedinci soru: Ghezzal ve Rosier ile kiralık olarak sözleşme imzalandığında satın alma opsiyonunu ve sezon bitmeden tekrar sözleşme imzalatılmamasından ve ikisine toplamda neredeyse 30 milyon Euro civarında para ödenmesinden Sergen Yalçın mı sorumludur, yoksa pazarlığı çok seven (!) yönetim mi?
Sekizinci soru: Bir sene evinde oturan ve top oynamayan ve Adem Ljajic varken Alex Teixeira transferine imza parası dahil (o ne demekse?) 4 milyon Euro ödeyen ve ayrıca Oğuzhan varken Salih’i transfer eden ve Güven’i UEFA’ya bildirmemenin sorunlusu Sergen Yalçın mı, yoksa yönetim mi?
Dokuzuncu soru: Bence kesinlikle istifa etmesi gereken bir önceki toplantıda, Sergen Yalçın yönetime ‘bir şans daha istiyorum’ ve ‘transferlerde hata yaptım’ dedi mi, yoksa el altından basını manipüle eden yönetime yakın bir grubun P&R çalışması mıydı?
Onuncu soru; Sergen Yalçın’ın Makedonya’ya veya Kıbrıs’a gidip kumar oynadığına dair elinde bir görüntüsü, uçak bileti, pasaport bilgisi, otel kaydı olup konuşan var mı, yoksa WhatsApp gruplarında yönetime yakın trollerin algı manipülasyonu yaparak Sergen Yalçın’ı küçük düşürmeye, dolayısıyla Yalçın’a zarar vermeye çalışan bir gurubun çalışması mıydı?
On birinci ve son soru: Sergen Yalçın, Süleyman Seba döneminin son temsilcisi olarak kulüp içinde olması ve son 20 senede yok edilmek istenilen bir tarihi ve kültürel derinliğin son temsilcisi olmasının ceremesini mi çekti?
Evet sorular bitti ve sehpaya Yalçın çıktı. Gerçi, Sergen Yalçın oyuna gerek kalmadan asılmıştı. Yine de kimsenin içinde bir şüphe kalmasın diye bu oyunu oynamak daha demokratik olur sanırım. Sergen Yalçın’ı astınız ama merak etmeyin, kalemli kalemsiz troller size kâğıt-kalem temin eder.