Mourinho’nun derbisi
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Mourinho’nun derbisi" başlıklı yazısı;
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetini bir derbiden ziyade, iki kadim dostun karşılaşması olarak algılamak sanırım iki kulüp için de gerekli saygı çerçevesinde en doğru olan yaklaşım. Birbirlerinin var olma sebebi olan iki kulübü düşmanca bir bakış açısıyla değerlendirmek, futbol ve futbolcu açısından kültürel olarak derinliği anlamamak anlamına gelir.
Bu derbinin bu kadar erken olmasının şampiyonluğa etkisi bakımından çok da fazla etkisi olmasa da prestij ve psikolojik üstünlük açısından öneme sahip. Şampiyonlar Ligi’nden elenmesi ve 2 sene boyunca oynadığı finallerde iyi sonuç alamaması -ki bu daha final değil- Okan Buruk adına tartışılan konular. Daha önemlisi ise hâlâ bir oyun prensibinin olmamasından dolayı, sonuca oyuncular üzerinden gitmeye çalışması, olumsuzlukta da faturayı oyunculara kesmesi çok daha vahim durum. Bu noktada mikrofona konuşan Okan Buruk ile arka plandaki Okan Buruk’u iyi analiz etmek gerek.
Saha dışında olanlar saha içindeki rekabeti gölgeliyor
Aynı zamanda, Galatasaray gibi bir camianın arka planda bilet skandalına karışıp haksız rekabet ortamından yararlanması sporun etik değerlerine ters olduğu gibi, kulübün pervasızlık içinde rahat hareket etmesinin de gerekçelerini(!) araştırmak gerek. Kendi içinde bile ağır eleştirilecek boyuta gelen bu skandalın hukuki olarak bir an evvel sonuçlanması futbol için önem arz ediyor.
Saha dışındaki bu yasal olmayan kurgu, saha içindeki rekabeti de gölgeliyor.
Ve saha içine, maçın tartışılacak kişisine, Mourinho’ya dönersek… Çünkü derbinin asıl aktörü Mourinho olacaktır – olmalıdır.
Mourinho’nun ilk derbisi
İlk derbisi ve ilk Galatasaray maçı olduğu için beklenti büyük. 4 kez yılın teknik direktörü seçilen, 2 kez Şampiyonlar Ligi, 2 kez UEFA Kupası, 1 kez Konferans Ligi, 3 kez Premier Lig, 2 kez İtalya Seri-A ve 1 kez de LaLiga’yı kazanmış bir teknik direktörden bahsediyorum.
Fenerbahçe hariç çalıştırdığı takımları ortalama 1,98 puan ortalamasıyla oynatan ve Porto’da 2,32 ile Real Madrid’de 2,30 ortalamaya kadar çıkan ve en son Roma’da da 1,77 ortalamaya inen bir teknik direktörden bahsediyorum.
Avrupa’da çok iyi bir performansla başlayıp Ancoletti gibi kalıcı olmayı başaramamış bir teknik direktör… Portekizli olması ve hele hele Mendes ile çalışması, Ronaldo gibi para merkezli bir çalışma stratejisiyle anlamsız kontratlar nedeniyle teknik direktörlük kariyerinde büyük kayıplar yaşamasına neden oldu. Ama ne olursa olsun bu kadar donanımın bir yansıması olmalı. Bu beklenti yüzünden Fenerbahçe onunla çok büyük meblağa anlaştı. Herkes sahada Mourinho farklılığını görmek istiyor. İşte bu maçlar bu yüzden de önemli.
Mourinho’nun kademeli takım savunması yaparak oyunu bir yerde tutması, rakibe hamle ve alan şansı vermeyerek kapılan toplarla rakip kaleye en hızlı şekilde direk paslarla inecek oyunu tercih etmesi onun karakteristik oyun özelliği.
Bu noktada zaman zaman stoperlerin oyununda sorunlar yaşıyor. Özellikle Çağlar’ın kendi oyun konforu-kolaylığı için, ön baskıda arkada kalarak takımın boyunu uzatması kendi takımına sorun yarattığı gibi rakip takıma da avantaj yaratıyor. Kasımpaşa maçının ikinci yarısında bu yüzden takım sorun yaşadı.
Diğer husus; Mendes’in tahtasından yapılan transferlerin özellikle En Nesyri ve Maximin’in istenilen seviyede olmaması. Bu kadar yüksek paraların ödendiği oyuncuların kısa zamanda etkilerini herkes görmek ister. Aksi durumda kandırılma histerisi baş gösterir. İşte Beşiktaş’ta 41 milyon avroluk Al Musrati ve Muçi fiyaskosu… Onlar da Mendes’in tahtasından alındı ki Mendes gerekli komisyonları dağıtır ve işine bakar. Takımların başarısı veya başarısızlığı onu çok bağlamaz.
Ferdi’den sonra yapılan Kostic transferi ve onun hangi formasyonda oynayacağı merak konusu. Maximin ile aynı hatta oynayacak olması ve ikisinin de hücum yönünün kuvvetli olması ki eğer 4’lü defans oynarsa problem olabilir. Eğer 3’lü formasyon oynarsa buraya Ossterwolde’yi kaydırarak belki arka güvenliği sağlamayı düşünebilir. Tabii bunlar hemen olacak işler değil.
Maç için kurumsal anlamda oyunu tutacak olan alan orta saha olmasına rağmen, Galatasaray’ın hücum oyuncuları ile Fenerbahçe savunması arasındaki mücadele skor açısından belirleyici olacak.
Okan Buruk ve Galatasaray’ın yeni transferlerine rağmen neler yapabileceğini aşağı yukarı kestirebiliyoruz. Ama Mourinho ile Fenerbahçe ne yapacak onu görmek lazım. Maçın gidişatını ve skorunu bu nokta belirler.
Müslüm Gülhan – NationalTurk