Sorumluluk, üst bir kavram olarak hem kusurlu hem de kusurlu olmayanı kapsar. Maddî ve manevî olarak ikili bir ayrıma tâbi tutulur. Dar anlamda sorumluluktan bahsetmek gerekirse, o da yalnızca özel kanunlarda düzenlenmiş olan kusursuz sorumluluk yani sebep ve tehlike sorumluluğunu ifade etmek üzere kullanılmıştır.
Kusur hakkında ortaya atılmış iki teori bulunmaktadır. Bu noktada bizi ilgilendiren teorilerden biri sübjektif kusur teorisidir. Bu teoride kusuru faile göre değerlendirir.
‘Sübjektif kusur teorisinde önemli olan bizatihi failin kendisidir. Failin içinde bulunduğu psikolojik ve fikrî şartları, kişisel yetenekleri, eğitim ve öğretim düzeyi, yetişme şartları, meslekî becerisi faile yüklenecek kusurun derecesini belirler. Bu anlamda kusur, faildeki davranış hatasıdır ve irade eksikliğidir.’
‘Bir kimsenin ayırt etme gücüne sahip olması ya da olmaması onun hukukî işlem ehliyetini belirlediği gibi başkasına karşı verdiği zarardan bizzat sorumlu olması konusunda da belirleyici bir unsurdur.’
Ahmet Nur Çebi tüccar kimliğine sahip bir meslek erbabıdır. Hem Türkiye’de oluşamayan burjuvazi kültürüne sahip olamadığı gibi hem de aynı zamanda aile içinde oluşturulan esnaf kurgusundaki feodal kültüre mensup biridir. Ki Türkiye’de iş yapısı hemen hemen tamamı baba odaklı bir feodal kurguya sahiptir.
Spor kurgusu içindeki süreçlerin içinde olmadığı gibi, bu konuda bir eğitime de tabi olmamıştır. Köken olarak hemşericilik üzerinden Trabzonspor kimliğine sahip olması; neredeyse kaçınılmaz olarak onun için bir hemşericilik kimliğine sadakat duygusuyla bağlılığının da ifadesiydi. Bunların tamamı gayet normal ve anlaşılabilir şeylerdir.
Ama iş BJK kimliği ile oluşturulacak bütünlüğe geldiği zaman birtakım eksiklikler kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.
Öncelikle, BJK kültürü bir zaman dilimi içinde oluşan ve birtakım mutabakatları kapsayan süreç olduğu için Ahmet Nur Çebi bu sürecin dışında kalan biri olarak bu kültür bütünlüğüne sahip olması düşünülemez.
Ne Hürser Tekinoktay gibi kapalı tribünden taraftar olarak ve sonrasında onlarca sporcuyu yetiştirdiği BJK alt yapı antrenörlüğünden geldi. Ne de Hasan Arat gibi BJK basketbol oyuncusu olarak yetişip -daha sonra Galatasaray’a gitse bile- bir sporcu kimliğine sahip.
∗∗∗
BJK son 20 yıl içerisinde uğradığı erozyon karşısında-ki genel kurul sayesinde-Süleyman Seba ve BJK’nin kültürel derinliğinden koparak farklı bir yönetim ve işletme modeline sahip oldu. Bu erozyon aynı zamanda kulübü bir ticaret merkezi haline getirirken tüm sportif geleneklerinin de bertaraf olmasına neden oldu.
Böyle farklı ortamın oluşması BJK bünyesine dışarıdan müdahaleye açık pozisyon doğmasını sağladı. Bunun neticesinde; üye yapısının da değiştirilmesiyle yeni ve BJK kimliğinden uzak ya da sonradan adapte olmaya çalışan kişilerin kulüp içinde yer bulmasına yol açtı.
İşte Sayın Ahmet Nur Çebi bu son 20 yıl içerisinde BJK bünyesinde faal olan kişilerden biridir. Ama en önemli sorun, son 20 yıl içindeki başkan ve yönetimlerin Seba kimliğinden uzak ve bir birilerinin devamı olma özelliğine sahip olmasıdır. Her ne kadar hesap sorma sloganı üzerinden manipülasyon yapsalar da bir ortak noktada buluşmaları kaçınılmaz olmaktadır.
İşte bu zaman dilimi içerisinde zarara uğratılan ‘Fulya Projesi’ne ait çözüm sürecinde Beşiktaş geleneklerine ve çıkarına uygun olmayacak sonuçlara neden oldu. 2.başkan olduğu dönemdeki hakem heyetinin kurması ve sonucun BJK aleyhine sonuçlanmasıyla birlikte, başkan olduğu dönemde “95 milyon dolar BJK’nin alacağı var” demesine rağmen-95 milyon TL karşılığı olayı kapatmaya çalışması ve mahkeme kararını iptal etmelerini sağlayacak temyiz girişimde bulunması BJK için zarar veren hamlelerdi.
Pjanic, Dele Alli ve Batshuayi’ye her biri için ödenen tek yıl için 3-3,5 milyon avro ücretlerinin karşılığındaki performans-ücret arasındaki fark yine BJK aleyhine olmuştu.
Evinde bir sene oturan Alex’e 4 milyon avro verilmesinin ve ülkesine dönüp bir kulüp ile 500 bin avroya anlaşma sağlamsının bir açıklaması olamaz.
Ve Onana transferi…
BJK bonservis bedeli olarak 4 milyon avro verdiğini söylüyor ama, Fransız basını 5,3 milyon avro yazıyor. Eğer doğruysa kendisine de yıllık 2,5 milyon avro verildiyse 4 sene için toplam maliyeti 15,3 milyon avro oluyor. Hadi yanlış bilgi olsun da yıllık 1,5 milyon avro verilsin, o zamanda yine de maliyet 11,3 milyon avro olmakta. National Türk sitesinde yapılan habere göre işin içindeki menajerler Burak Yılmaz’ın çalıştığı Hasan Torun ve Ali Bilecan süreci yürütmüş. Bu konuda başkanın bir açıklama yapması lazım. Çünkü, birkaç gün önce Sportif Direktör olan Ceyhun Kazancı’nın “Burak Yılmaz bu transferde görüş bildirmedi” açıklamasına karşılık, gazeteci Fatih Doğan “herkesin bilgisi dahilinde bu transfer yapıldı” diye açıklaması var ki Doğan kulüp içine çok yakın biri olarak net açıklamalar yapmaktadır.
Şenol Güneş, Burak Yılmaz, Ceyhun Kazancı ve Ahmet Nur Çebi hepsi kendilerine göre pozisyon alarak süreç dışında kalmaya çalışıp bu konudan muaf olmak gibi bir tutum sergilemekteler.
Ve Sergen Yalçın…
Artık bir şey yazmaya gerek yok yapılanlar ibretlik ve sonunda ne yapıp edip istifa ettirdi… Emirhan, Rıdvan, Serdar ve Ersin süreci sonucunda, altyapı kurgusunu da bertaraf etti Sayın Ahmet Nur Çebi.
Bu isimlerin hepsi BJK kültürel derinliğe sahip kişilerdi. Süleyman Seba geleneğinden gelmekteydiler. Sayın Çebi’nin bu geleneği yok etmeye çalışması nasıl bir işletme modeli ve nasıl bir ticarethane kurulması yönündeki yaptırımların göstergesiydi.
Sevgili Tamer Mert tarafından ki profesyonel işi bu-babasından kalmadı-yaptığı sayısal açıklamalar çok net: “Toplam gelirin 2,6 katı ile devraldığınız borcu gelirin 5,15 katına çıkardığınız” diye söylüyor.
Yani…
Sonuç olarak yukarıdaki küçük açıklamayı tekrar etmekte yarar var çünkü her şeyi net ortaya koyuyor. ‘Bir kimsenin ayırt etme gücüne sahip olması ya da olmaması onun hukukî işlem ehliyetini belirlediği gibi başkasına karşı verdiği zarardan bizzat sorumlu olması konusunda da belirleyici bir unsurdur.’
Sayın Ahmet Nur Çebi’nin sahip olduğu ayırt etme gücüne haiz olması ve bu noktadaki ‘başkası’ tanımının ‘taraftar’ ve ‘camia’yı bağlaması nedeniyle-haliyle istifa talebi de onlardan gelmektedir.
Objektif değerlendirme yapmak sorunun çözümü için kaçınılmaz gerekçedir.
Objektif olarak değerlendirildiğinde de Sayın Ahmet Nur Çebi’nin istifa etmesi gerekir.
Müslüm Gülhan / NationalTurk