Futbol

‘Bu sefer de ben biraz provoke edeyim’

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "‘Bu sefer de ben biraz provoke edeyim’" başlıklı yazısı;

Bali

Vincenzo Montella basın toplantısında sadece bir cümle kurarak neyle mücadele ettiğini anlatmayı başarması ve bunu bir ders niteliğinde provokasyonun sahiplerine söylemesi çok ciddi bir ayrıntıydı. Ve oldukça zekice bir tavırdı.

Maçın skoru farklı olsaydı sorulacak soruların neler olacağını da çok iyi biliyordu. Çünkü, başkaları adına tetikçilik yapıp bundan nemalanmak bir iş haline geldi.

Provokasyona gelince; Kerem Aktürkoğlu’nun son 10 dakika içerisinde santrafor mevkiine geçtiği zaman diliminde kendi becerisiyle gol attığını söylerken-ince ayrıntı; sırtında dokuz numara yazmamasına rağmen dokuz gibi gol atmasını özellikle vurgulamasıdır. Çünkü, santrafor oynatılması üzerine takıntı içinde olanların ve bu konuda basın toplantılarında veya yazdıkları derin(!) futbol analizlerinde kamuoyunu Montella’ya karşı amaçlı bir şekilde kışkırtanlara yönelik ince, naif ve zekice bir cevaptı. Ve santrafor oynatması konusunda kışkırtılmaya maruz kalan kişi, İtalya’da Seri-A’da santrafor mevkisinde futbol oynarken 288 maçta 141 gol attı. Belki de bu konuda en hassas olması gereken kişi.

∗∗∗

Son maçta ’i santrafor oynatmasının altındaki gerekçeler sadece futbola özgü değildi. Umut bu takım için yeterli donanımlara sahip oyuncu değildir. Profesyonel bir oyun içinde ve rekabet katsayısı bu kadar yüksek, direk sonuç odaklı bir oyun içinde iyi niyet başka profesyonellik başkadır. Maç içinde Hakan, Arda, İrfan Can ve Kerem topla birlikte santrafor ile oynamaya geldiklerinde çoğu oyun tutmadığı gibi Umut sürekli pozisyon hatası yaptı. Kerem’in golündeki asistinde; Kerem zor pozisyon içindeyken ve rakip varken ayrıcalıklı bir vuruş yaparak golü buldu.

Eğer futbol bir sonuç oyunu ise ve bu oyun sonucunda rekabet içinde olunan takımların üstüne çıkarak başarı yakalanacaksa, mutlaka tüm oyun planı ve oyun kurgusu 90 dakika boyunca bu sonucu alacak şekilde dizayn edilmek zorundadır. Bunu sağlayacak olan teknik direktör bunun için vardır, işi budur ve bunun içinde iyi para alır. Rakip analizler de bu sonuca ulaşmak için yapılır ve eldeki kadro bu sonuca ulaşmak için seçilip sahaya sürülür.

Montella öncelikle şu yanlış anlamayı ortadan kaldırmak gerektiği üzerine bir açıklama yaptı. Bir takım 3’lü defansif hat ile oynuyor olması, onun savunma oynayacağı anlamına gelmemesi gerektiğini ve aksine ofansif oyuna daha müsait özelliklere sahip olduğunun altını çizerek anlatmaya çalıştı. Oyunu bir yerde tutma başka bir şey, sadece savunma oynamak başka bir şey.

Türkiye Milli takımı ile tüm kulüp takımlarımızın ortak sorunu, oyunu 90 dakika boyunca kontrol etmekten uzak oynadığı zaman diliminin maç içinde fazla olmasıdır. Eğer oyunu kontrol edip bir yerde tutmayı başarırsak ancak o zaman maça ortak olma şansımız oluyor. Özellikle kalibresi yüksek takımlarla oynanan maçlarda bu sorun çok fazla yaşanmaktadır ki turnuva ve final takımı olamamamızın nedeni de budur. Ve bu sorunun temel dayanağı kendimize has karakteristik-ekol diyebileceğimiz bir oyun formatımızın olmamasıdır.

Montella gibi İtalyan ekolünden gelen birinin böyle bir sorunu görmemesi mümkün değildir. Bunun için bir kurumsal format oturtmaya çalışmaktadır.

∗∗∗

Buna bağlı olarak önemli bir konuyu daha gündeme getirdi Montella. 25 ile 30. dakikaya kadar iyi tempoda oynayan takımın topa en yüksek oranda sahip olduğu-%74’de %26- bu dakikalarda golü bulması gerekirken bunu yapmamasının doğru olmadığının özellikle altını çizdi. Maçı seyredenler hatırlar bu oranlarda top bizdeyken Hakan, Arda ve İrfan Can çok fazla fantastik hareketler yaparken-Montella hemen müdahale ederek topun ters tarafa çabuk dönmesi için ciddi uyarıda bulunmuştu. Burada Arda için bir parantez açmak istiyorum, Arda oyun olgunluğunu daha çabuk sürede yakalamak zorunda. Bu maçta da görünen ne kadar kısa sürede ne kadar çabuk doğru hamleyi yaparsa sonuçta o derece etkili olmakta. 30 dakika içinde, zaman zaman oynadığı fantastik oyun ne kadar kötüyse, 3. golde attığı pas da o kadar kaliteliydi. Kısacası; topa sahip olunurken sonuç almak kaçınılmaz olmalıdır, aksi taktirde bunun bir anlamı kalmaz. Sadece istatistik veri olur.

Montella ile uygulanmaya başlanan başka önemli ayrıntı-ki herkes bunu savunma oyunu zannediyor-ikinci bölgede set oyunu içerisinde takımın boyunun 25 metrede olması ve 11 futbolcunun topun arkasına geçmesi önemli bir ayrıcalıktır. Ki Montella bunun modern futbol için olmazsa olmaz bir veri olduğunu söyleyerek dayanağını da açıkladı.

15. maçına çıkan Montella’nın futbol adına doğruları yapmaya çalışırken, oyuncularla müsabaka dönemlerinde sadece 3-4 antrenman yapma şansı olmasına rağmen böyle randıman alması çok önemli bir ayrıcalıktır. Hem Montella’nın donanımları adına hem de oyucuların Montella’ya güven duymaları adına…

Ömer Üründül ve TV8’e rağmen Montella başardı

Yunanistan Golden

NationalTurk

NationalTurk gazetesi, yazarları ve yorumcuları en doğru ve tarafsız olarak gündeme dair en önemli haberleri size ulaştırır. NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

Maldivler Turu
Başa dön tuşu