Beşiktaş’ın kültürel değerleri ve iki aday
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ı bu haftaki "Beşiktaş’ın kültürel değerleri ve iki aday" başlıklı yazısı;
Kültür, kurumsal yapıyı bir arada tutan, birleştirip bütünleştiren ve diğerlerinden ayırt eden özellikler dizisidir.
İşleyişteki ortak kabul edilen amaçlar, inançlar ve değerler silsilesinin bütünüdür. Bir mutabakat anlaşmasıdır. Her kurumun kültürü vardır. Bir kurumun uzun vadede kalıcı ve başarılı olabilmesi için kültürünün etkin bir biçimde yönetilmesi gerekir.
BJK 1903 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan beri kalıcı bir arma olabilmeyi başarmasının temelinde, oluşturulan kurum kültürünün doğru bir biçimde geliştirilerek korunması yatmaktadır. 120 yıllık kulübün her kurumun ve marka gibi kendine ait bir kimliği, kişiliği ve dolayısıyla ile bir kurum kültürü vardır. Bu kültürün temelini ise armanın etrafındaki ortak inanç ve değerler oluşturur.
Kurum kültürünü ve dinamiklerini anlamak, kurumda karşılaşılan-son 23 yıl iyi örnektir-ancak anlam verilemeyen birçok olağandışı insan davranışının anlamlı hale gelmesini, çözümlenmesini ve gerçekte kurum organizasyonun nasıl çalıştığını anlaşılmasını sağlar. Çünkü kültür, kurumsallaşmakla birlikte, sembolik anlamlarla kurumdaki tüm faaliyetleri kontrol eder. BJK 120 yıllık ömrünü bu kontrol sayesinde yaşadı.
BJK iki adaylı bir seçime gidiyor. Daha önce kurumsal anlamda hiçbir kültürel donanıma sahip olmayan kişilerin yönetimi neticesinde ciddi mali kayıplarla birlikte ciddi başarısızlıklar yaşandığı için olağan üstü seçim kararı alındı.
120 yıllık kulübün kurumsal bileşenlerini ve dinamiklerini bilmek, değişime ve doğru stratejiye belirleyerek bu anlayışın yönetim kurgusuna sahip olmanın temel dayanağıdır. BJK aidiyetine sahip olmayan anlayışın kulübü yönetmesinin zararını tüm camia çektiği gibi, telafisi imkânsız sonuçların oluşmasına neden olmaktadır.
Kurumsal sürecin ve kültürel derinliğin oluşmasında, kabul edilip kurumsallaşmasında ve nesiller arası geçişinde çok önemli etkiye sahip olan Şeref Beyin, Baba Hakkı’nın ve Süleyman Seba’nın yanında durmak veya resim vermekle ilgili bir pozisyon almak kültürel değerlere sahip olmak anlamına gelmez. Her üç kişinin de sahip olduğu BJK kurumsal kültürü farklı derecelerde olsa bile iyi anlayıp benimsemiş olmak gerekir.
BJK başkanlık koltuğu bir ‘meta’ değildir. Aksine, kültürel derinlikle birlikte duygusal yoğunluğa sahip olunan bir makamdır. Onu talep için hiçbir şova veya ekstra bir ayrıntıya gerek yoktur. Çünkü o makamın derinliğinde mütevazı olmak ve iyi insan olmak yatar. “İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz”
120 yıllık maziye sahip bir kulübe başkan olmak için ne PSG başkanına ne Guti’ye ne de herhangi bir kişiye ihtiyaç duyulmaz-duyulmaması da gerekir. 120 yıllık ‘tarih’ ve ‘kurumsal kültür’ hepsinin kat ve kat üstündedir. Mühim olan ona layık bir şekilde yönetme arzusuna ve çalışma azmine sahip olmaktır. Beşiktaş halkın takımıdır. Bunun içeriği ve dayanağı semt kültürünü içine almasından kaynaklanır. Ve emek-değer ilişkisi üzerine bir üretim anlayışına sahip olması onu diğer takımlardan ayıran en önemli ayrıntıdır.
Üreterek var olmak elde edilenlerin kıymetini bilmek anlamına gelir. Beşiktaş, son 23 yıla kadar yetiştirdiği gencecik, pırıl-pırıl insanlara sahip çıkarak onlara verdiği değerin karşılığını onların takıma kattığı değere anlamına geldiği için bu döngünün kırılmamasına yıllarca dikkat etmiştir ve önemli sonuçlar almıştır. Serdar, Emirhan ve Rıdvan ile bu döngünün son halkasının da kırılması Beşiktaş’ın varlık nedenlerinden en önemli ayrıntısı olan üretim mekanizmasından yani ‘Öz Kaynak’ düzeninden artık tamamen koparılmış duruma getirilmiştir.
Her iki başkanında, Beşiktaş’ın tek çıkış yolu olan üretim mekanizması ve bunun üzerinden bir işletme modeli kurgusuna dair bir proje göstermedikleri ve pek de önemsenmedikleri görüldü. Bu en büyük kayıptı bence. Kulübün menajerler elinden kurtarılması bu mekanizma sayesinde olacağından, bunun dışında bir ticaret hacim yaratmaktansa-kulübün bildiği en önemli şeyin alt yapı olmasına rağmen-bunun sıralamadan çıkartılması yine menajerlerin elinde bir işletme modelinin geçerli olacağı anlamına gelmektedir.
İşte Barcelona Kulübü… Başkan Laporta göreve geldiğinde kulübün borcu 1,3 milyar avroydu. Bunun 389 milyon avrosu sporcu maaşlarıydı. Xavi’nin göreve getirilmesiyle birlikte, Xavi kendi kültür kodlarına dönerek la masia’dan oyuncuları A-takıma çıkartarak işe başladı. Her biri 2 milyon avroya mal olan bu oyuncuların kadroya dahil olmasıyla 159 milyon avro bir tasarruf sağlandı. 22 kişilik kadroda 10 tane la masia oyuncu var.
Bu 22 kişilik kadroda ilk 11 oynayan oyuncuların, kulübün A-takıma çıkana kadarki sürede her birinin 2 milyon avro maliyetten şu andaki geldikleri bonservis değerlerine baktığımızda Araujo (24 yaş, B takıma geldi 70 milyon avro), Balde (20 yaş, 50 milyon avro), Pedri (20 yaş, 100 milyon avro), Gavi (19 yaş, 90 milyon avro), Lopez (20 yaş, 8 milyon avro), Yamal (16 yaş, 50 milyon avro) işte üretim mekanizması ve işletme modeli budur. Ellerindeki bildikleri ve geçerli olan tek silahı kullandılar.
İnşaat işleri, yatırım fonları, çatı-tavan işleri bunlar proje olarak sunulacak içerikler değillerdir. Bunlar BJK parasının dışarıya aktarılarak servet transferi yapılmasından başka bir şey ifade etmemektedir. İşte Fulya projesi, stat inşaatı, Kartal Yuvalarındaki peşkeş hepsi dışarıya servet aktarımı yapılarak kulübün borcunun 7 milyara gelmesine ve borcun öz kaynakların 3’te 2‘sini geçerek kulübün resmen iflasına neden olmuştur. Dışarıda kurulan iş birlikleri içerinin boşaltılması anlamına gelmektedir. BJK’deki ticaret anlayışı maalesef budur.
Kulübü yönetecek kurgu ve bunun şematik yapısı ile hangi profesyonel gruplarla nasıl çalışılacağı ve görev tanımlarının ayrıntıları yönetim mekanizmasının işleyişini belirleyecek faktörlerdir. Her iki başkan adayının tek isim üzerinden-ki sportif direktör olarak mesleki donanımları tartışılır- süreci tartışmaya açmaları eksikliktir. Yönetim kurulundaki isimler üzerinden bir beklentiye girmek-Sayın Ali Koç’un resmen TÜSİAD yönetimini kulübe alması tam bir hayal kırıklığı olur ki geçmiş zamanlar bunu net gösterdi. Gelinen noktada; iki adayın yönettikleri süreç beklentilerin çok altında…
Müslüm Gülhan / NationalTurk