Her kulüp başkanı sadece birer yönetici. Seçimle gelirler ve görevde kalmaları sürelidir. Hepsinin sorumlu olduğu genel kurular ve camiaları vardır.
Her başkan sınırlarını ve haddini bilerek davranmak zorunda. Ali Koç, ekonomik anlamda bir sistem içine kulübü sokmasına rağmen, kültürel derinliğe sahip kulübün kurumsal yapısını bir türlü kabul edip yönetim şeklini disipline edemedi.
Futbol işletme modeli dışındaki her şirketin amacı kendi sektörüne sahip olmaktır. Bu isteğin arkasında rakiplerini zayıflatıp yok etmek veya en azından kendine bağımlı hale getirmek yatmakta.
Halbuki futbol sektöründe böyle bir beklenti olmaz, olamaz. Çünkü futbol kültür kodlarında etik değerlere bağlı rekabet vardır. Rekabet varsa mücadele ve yarışma da vardır. Futbol ve sporda sınırları olan bir yere kadar rekabet edersiniz ama belli bir noktadan sonra rakiplerinizi korumak mecburiyetinizdesiniz çünkü var olma sebebiniz onlardır. Onların yok olması halinde spor-futbol, kulüp, mücadele, yarışma ve rakip yok olur. Kulüpler birer sivil toplu kuruluşlarıdır, bu durum şirketlerle arasındaki en büyük farktır.
Kulüpler 2908 sayılı dernekler kanununa göre kurulur. Ve dernek statüsünde faaliyetlerini sürdürürler. 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 27.maddesiyle profesyonel takımların Türk Ticaret Kanununa göre kuruldukları veya kuracakları anonim şirketleri devredebilir. Bu şirketler aracılığıyla ticari faaliyetlerde bulunabilir, profesyonel futbol faaliyetlerini sürdürebilir konumuna gelmiştir.”
Dernekler yönetmeliğine göre kurulmuş olan kulüplerin, genel kurullarındaki seçim sonucunda oluşan yönetim organizasyonu aynı zamanda şirketi de yönetir. Haliyle, süreçleri birbirinden çok farklı olan kulübü ve şirketi dengeli yönetmek gerekir.
Şirket kişisel anlamada bir kimliğe sahip olmadığından şirketin sahibi dernektir. Kulüpler şirket kursalar da hala dernek yapısıyla yönetilmeye devam edilmektedirler. Kurulan şirket derneğe ait olduğu için ‘patron’ dernektir.
Ortaya çıkan gerçek, futbol kulüpleri birer sivil toplum kuruluşu olmanın yanında, kendilerine ait bir iktisadi kurgusu da vardır.
İstisnai Bir Model
İktisadi modeller sadece bireyin rasyonelliği üzerine kurulma tezi doğru mudur? Halbuki futbolun iktisat yapısı, tarihsel derinlikten gelen kültürel içeriğe sahip etik formdan oluşan kurumsal değerler üzerine kuruludur. Çünkü, davranışsal iktisat bireyin aldığı tüm kararlarda rasyonelliğin gözetilebileceğini iddia eden ana akım iktisadi geleneğin aksine, rasyonelliğin genel bir açıklayıcı değil, bir istisna olduğunu öne sürmektedir.
Sizi bu kadar yormamın sebebi futbol kulüplerinin kendi kurumsal yapılarının kendilerini yönettiklerini detaylı açıklamaya çalışmamdır. Bunun dışına çıkan kulüplerin devamlılığı ve başarısı söz konusu olamaz. Ali Koç dahil hiçbir kulüp başkanının bunun dışına çıkma lüksüne sahip değil.
Başkan Sınırını Bilmeli
Her kulüp başkanı sadece birer yöneticidir. Seçimle gelirler ve görevde kalmaları sürelidir. Hepsinin sorumlu olduğu genel kurular ve camiaları vardır. Her başkan sınırlarını ve haddini bilerek davranmak zorundadır.
Ali Koç üzerinden gitmemin sebebi; tornacı, toptancı, pazarlamacı, tüccar, müteahhit ve arabuluculardan oluşan esnaf kökenli başkan modellerinin dışında uluslararası bir sermaye grubuna sahip bir ailenin ferdi olmasıdır.
Aile içindeki iletişim kendi burjuvazi kültürüne göre şekillenmiştir. İçeriği küresel yapıya ayak uyduracak şekilde olmasına rağmen, demokrasi formatına sahip olmamakla birlikte, değişen ekonomik modellere ayak uyduracak şekilde hareket kabiliyeti vardır.
Ali Koç’un Fenerbahçe’ye başkan olması kamuoyunda olumlu bir beklentiyi ortaya koymasıyla birlikte, yapılan hataları da telefi edeceği güvencesi üzerine bir şekilde sineye çekme moduna insanları sokmuştu. Beş sene az değil…
Disipline Edilmeli
Ekonomik anlamda bir sistem içine kulübü sokmasına rağmen, yukarıda anlatmaya çalıştığım o kültürel derinliğe sahip kulübün kurumsal yapısını bir türlü kabul edip yönetim şeklini disipline edemedi.
Bu durum sadece Fenerbahçe’de değil, hangi kulüpte olursa olsun ciddi bir açmazın yaşanmasına neden olur. Ki oluyor… En büyük yanlışı bir türlü futbolu bilmediğini kabul etmemesidir.
Başlama noktası burası olmalı. Çünkü, bu futbolu bilmeme durumunun kabul edilmesi neticesinde olması gereken model aranıp-bulunur ve uygulanır. Detay olarak daha önce yazdığım Milan örneğini tekrarlamak istiyorum.
Milan Örneği
Çinli bir sermaye grubunun aldığı Milan kulübündeki yapılanmaya baktığımızda, bir sermaye grubunun sürece nasıl profesyonel bakıp ve nasıl profesyonel yönettiğini net görmekteyiz. Çinlilerden kulübü satın alan Amerikalı grup ise sürece zarar verip vermeyeceğini göreceğiz.
Çinli grubun oluşturduğu yapının en önemli görev bölümlerinde; Milan’da Asbaşkanlık görevine alt yapıdan yetişip 20 yıl bilfiil oynayan eski kaptan ve oyuncu Franco Baresi getirildi. Yine aynı anlayışın temel taşlarından olan ve Teknik Heyet Sorumlusu olarak alt yapıdan yetişip 24 yıl bilfiil görev yapan yine eski oyuncusu ve kaptanı Paolo Maldini göreve başladı.
Eski futbolcularından 10 yıl Milan forması giyen Daniele Massaro ise Yönetim Kurulu Üyesi görevinde bulunmaktadır. Ekip kendi yapısını kurmasıyla birlikte, ilk iş olarak Takımın teknik direktörü olarak Stefano Pioli ile 2025 yılına kadar 6 yıllık sözleşme imzaladı.
Uzun Vadeli Plan
Öncelikli olarak, kurulan ekip Milan kulübünün tarihsel derinliği olan kültürel değerlerden oluşan kuru msal içeriğin tamamına sahiptir. Milan için olmazsa olmaz olan istikrar ve sürdürebilir başarının temeli uzun vadeli planlamadır. Bu ekip bunu çok iyi bilmekte. Bu planlama çerçevesinde, güvendikleri antrenörleriyle altı yıllık anlaşma imzalamalarının sonucunu ilk üç yılda almaları bu beklentinin ne kadar doğru ve önemli olduğunun kanıtını ortaya koymaktadır.
Bu yapısal tutarlılık kulübün 223,24 milyon avro olan bonservis bedellerini, 504,25 milyon avro ’ya çıkartarak 281,01 milyon avro değer ortaya çıkartmıştır.
Doğru Yönetemiyor
İşte Ali Koç ile aynı yapıya sahip Çinli grubun süreç farklılıkları, oradaki patronların (başkan değil) olaya profesyonel bakışları ile Ali Koç’un başkan (patron değil) olarak süreci doğru yönetememesi arasındaki fark tamamen işletme çelişkisini ortaya koymaktadır.
Harcadıkları paranın karşılığını ancak doğru yönetim ile alabileceklerinin farkındaydılar. Bunun için liyakat sahibi doğru insanlarla çalışmak zorunda olduklarını biliyorlardı. Ve en önemlisi, başarı ile doğru orantılı olan yatırımın karşılığının kurumsal kültür ile sağlanması bilinci bir iktisat değeri olarak benimsedikleri için, kulübün içinde yetişmiş ve kendilerini geliştirmiş kulüp değerleri ile çalışmaya başladılar.
Bu popülist bir tavır değil, aksine, profesyonel bir bakıştır. Çünkü bilmedikleri konuya yaptıkları yatırımın karşılığını ancak bilenler ile çalışarak mümkün olacağını biliyorlardı.
Çok basit. Çok rasyonel.
Müslüm Gülhan – NationalTurk