FIFA ve UEFA’nın NATO’yla İlişkisi
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "FIFA ve UEFA’nın NATO’yla İlişkisi" başlıklı yazısı;
Birçok usulsüzlüğe bulaşan FIFA ve UEFA’nın Rus sporcuları savaş suçlusuymuş gibi yargılaması neoliberalizmi ne kadar fazla benimsediğinin başka bir kanıtı.
Homo sapiens’ten everilerek bencil ve çıkarlarını koruyan tehlikeli bir hayvan olan insanın, artık geldiği nokta, kişisel çıkarlarını korumak ve gözetmek değil; bir başkasının zararı pahasına ki içinde her türlü şiddeti barındıran kişisel bir arayış durumunda.
Sporun kendi felsefesiyle; bencillik, manipülasyon ve şiddet arasındaki kurguyu anlamak için bugün yaşadıklarımız üzerinden hareket edebiliriz.
Sporun temeli oyun oynayan insan üzerinden hareketle, insanın oyun formatında beden ile birtakım eylemleri gerçekleştirmesi ile kas gücüne dayanan fiziksel; disiplin, mücadele ve irade gerektiren psikolojik; insanları bilinçli bir amaç etrafında bir araya getirmesi bakımından ortak duygu oluşturması ile onun sosyolojik boyutunu ortaya koyarken, aynı zamanda disiplinler arası ele alınan bir olgu.
“Spor ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın temel unsuru olan insanın beden ve ruh sağlığını geliştirmek, kişiliğin oluşumunu, karakter özelliklerinin gelişimini sağlamak, bilgi, beceri ve yetenek kazandırarak çevreye uyumunu kolaylaştırmak, kişiler, toplumlar ve uluslararasında dayanışma, kaynaşma ve barışı sağlamak, kişinin mücadele gücünü arttırmak yanında belirli kurallara göre, rekabet ölçüleri içerisinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve yarışmada üstün gelme amacıyla yapılan faaliyetler olarak tanımlanabilir’’
Yetim ve Cengiz
Sporun Konumu
Yani hem psikolojik olarak hem de sosyolojik açıdan sporun kendi disiplin alanı ile diğer disiplinler arasındaki ilişkisi ve bunun sonucunda oluşan etkisi onu farklı bir konuma geçirmekte. Eğer sporun içinde barıştan, dayanışmadan, kaynaşmadan söz ediliyorsa onun bulunduğu konumu diğer tüm alanlardan ve disiplinlerden ayrı tutmak gerekir.
Öncelikle spor bir ideolojik içeriğe ve inanç bütünlüğüne sahip değil. Bağımsız ve her koşulda tarafsız bütünleştirici ve etkileyici güce sahip. Ama tüm bu derinlemesine yapılan tanımlara rağmen, enformasyonda yaşanan kirlilikten dolayı insanlar çok çabuk manipüle edilerek, bilginin doğruluğunu araştırmadan ve şüphelenmeden inanmayı tercih etmekte.
Manipülasyonun Etkileri
İşte bu manipülasyon ister istemez popülizmin yapısal anlamda geçerliliğini yürürlüğe sokmakta. Hele hele bu bir savaş ise gerekçeler ve nedenleri bir kenara bırakarak oluşan sonuçlar üzerinden süreç manipüle edildiği zaman maalesef çok çabuk karşılık bulmakta.
Irak, Libya, Suriye, Afganistan, Bosna ve Filistin’deki savaşların gerekçeleri nasıl manipüle edilerek ABD ve askeri kanadı NATO üzerinden bir kahramanlık hikâyesi çıkartılıyorsa, (ki sonuna kadar haksız olmalarına rağmen) Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta da ABD ve NATO’nun kendi sorumluluğu ve emperyalist ajandası yokmuş gibi davranırken, Rusya’nın milliyetçilik histerisi içinde haksız yere işgal ettiği süreci tek nedenmiş gibi sunmaya çalışması ABD, İngiltere ve AB ülkelerinin tamamen popülist politikalarının birer yansımalarından başka bir şey değil. Zaten neoliberal ideolojinin sosyal medya ve medya üzerinden süreci manipüle etmesinin sonucu, tartışılması gereken tüm gerekçeler göz ardı edilerek tek yönlü bir anlayış sunularak süreç çıkmaza ve sivil ölümlerin artmasına neden olmakta.
Sloven felsefeci Renata Salecl’in “Doğru bilgiye ulaşmak pahalıdır ve zaman gerektirir” cümlesi günümüz medya yapısını da net ortaya koymakta. Devamında, “Bazı konular hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmayan, araştırma insanlardan çok fazla enformasyon geliyor. Geleneksel medya gücünü kaybediyor. Gazetecilerin, araştırma yapacak zamana ve imkânlara sahip olması gerekiyor. Ancak birçok gazete de gazetecileri kısıtlamayı tercih ediyor. Instagram ünlülerinin bilim insanlarından daha etkili olabildiği bir dönemdeyiz derken işte bunların tümünü reddeden ve araştırmacı gazeteci kimliği ile başarılı çalışmalar yapan Andrew Jenning’in FIFA ve UEFA’daki kirli ilişkiler ağını ortaya koyduğu için, yaptığı araştırmalara bir göz atalım.
Temiz Değiller
FIFA ve UEFA, Rus sporcuları savaş suçlusu gibi gösteriyorsa ve kendi felsefesini ve bulunduğu konumu reddederek bir ideolojinin kuyruğuna takılıyorsa geçmişinin ilişkilerinin ve tüm kurgusunun da temiz olmasının imkânı yok.
Jennings, 2018 Rusya ve 2022 Katar Dünya Kupası’yla ilgili de çok ciddi iddialara Faul isimli kitabında değiniyor. Örneğin 2018 organizasyonunun Rusya’ya, Blatter ve ona yakın kimi delegelerin rüşvet alması sonucu verildiği şüphelerini gündeme taşıyor .
İş Rüşvete Gelince…
Bakar mısınız iş rüşvete gelince Rus olmuş olmamış fark etmiyor: “Katar’a verilen kupa organizasyonuna dair hemen her gün yeni bir gelişme gündemde. Katar’ın FIFA delegesi ve yetkilisi Muhammed bin Hammam’ın şirketi KEMCO aracılığıyla Haiti ve Trinidad Tobago delegelerine rüşvet vermesiyle Katar’ın kupayı düzenleyecek oyları aldığı bilgisi bunlardan yalnızca biri.”
Müslüman, Hristiyan ve Ortodoks olmuş olmamış da fark etmiyor.
“Hammam, 2011’de FIFA Başkanlığı için Blatter’le yarışa girmiş ancak oy kullanacak üyelere rüşvet dağıttığı iddiası üzerine FIFA Etik Komitesi’nce adaylığı geçersiz sayılmış ve ömür boyu futboldan menedilmişti. Burada Blatter’in devreye girdiği ve rakibini saf dışı bıraktırdığı konuşuluyor. Fakat Hammam’la ilgili iddialar bununla bitmiyor. Katar’ın 2022’yi almasında Hammam’ın şirketi KEMCO ve UEFA Başkanı Michel Platini ve oğlu Laurent’nin parmağı olduğunun, yine Blatter ekibine yakın kaynaklarca basına servis edildiği söyleniyor. Burada olay çatallanıyor: Blatter’e yakın kaynaklar, Laurent Platini’nin bir Katar firmasında çalışmasından, Hammam aracılığıyla 2022 oylamasına katılacak delegelerin Doha’da ağırlanmasına ve Michel Platini’yle Hammam’ın Paris’te bir sabah kahvaltısında buluşmasına dek pek çok parçayı birleştirerek Platini’nin, Katar’ın 2022’yi kazanmasına hatırı sayılır bir katkı sağladığını söylüyor. Katar 2022’de Blatter ve çevresinin de parmağı var, Blatter’in delegeleri ise para alışverişindeki kimi açıklar konusunda suskun.”
Egemenlerle İlişkileri
Rüşvet konusunda dil, din, ırk, etnik kimlik, kuzeyli-güneyli, siyah-beyaz olması hiçbir şekilde fark etmeyen, yolsuzluk ve haksızlık üzerine kurgulanan bu iki rant çetesi, iş ideolojik çıkarlara gelince de kendi konumlarını hiçbir şekilde rahatsız etmeden kendilerini koruyacak diğer egemen devletlerle çok rahat iş birliği yapıyorlar.
FIFA ve UEFA’nın sporun felsefesini, barışa katkısını, dayanışma ruhu, iradesi gibi tüm kavramlarını kolayca unutup, siyaset üstü olan kurumları adeta NATO’nun bir alt kanadı konumuna getiriyor. Savaşın dışında kalıp, sporcuları koruyarak, karşılaşmalara katılmasını ve bir arada yaşamanın yollarından birinin de sporun birleştirici kuvveti olduğunu ve şartlar ne olursa olsun ideolojik bir tavır almaları son derece üzücü ve düşündürücü.
Çıkar İlişkisi
Gianni Infantino ve Aleksander Caferin’nin başkan olmaları genel kurullarının mı yoksa bir kurgunun mu sağladığı tartışılırken, bugün almış oldukları karar neticesinde ihtimaldir ki girdikleri siyasi çıkar ilişkilerinin belirleyici olduğu tahmin edilebilir.
Oturdukları koltukları koruyarak, ellerindeki birikimlerden sağladıkları rantları şartlar ne olursa olsun binlerce sivil ölümlerin gerçekleşmesi dahil-sürecin devamlılığını sağlamanın diyeti neyse ödeyerek ölümlere çanak tutmaktalar.
Münih Filarmoni Orkestrası’nın Rus şefi Valery Gergiev, Rusya-Ukrayna savaşını kınamadığı gerekçesiyle görevden alınmasıyla ilgili olarak Fazıl Say’ın Twitter’dan paylaştığı mesajında, “Bu tarz tepkileri ben iyi bulmuyorum. Gergiev iyi bir orkestra şefi. Bırakın sanatını yapsın. Evet Putin ile uzun yıllardır dostluğu olan bir sanatçıdır, ancak savaş kararını veren Gergiev değil ki. Herkes şaşkın ve herkes tepkiyi yanlış yerlere vuruyor sanki?” diyerek, sanatçı olmanın gerektirdiği siyaset üstü etik değerini ortaya koyarken haklı tavrın benzerini futbolun içinde gösterileceğini umarım.
Müslüm Gülhan – NationalTurk