Bisikleti ile Umut Ahmet Gündüz’ün ölümü
NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan'ın bu haftaki "Bisikleti ile Umut Ahmet Gündüz’ün ölümü" başlıklı yazısı;
Türkiye, 1924 Olimpiyatları’nda 11 atlet, 3 bisiklet, 2 halter, 1 eskrim, 5 güreş ve 18 futbol oyuncusu tarafından temsil edildi.
1928 Yaz Olimpiyatları’nda Türkiye’den 6 atlet, 5 bisikletçi, 1 halterci, 4 eskrim sporcusu, 6 güreşçi ve 20 kişiden oluşan futbol takımı mücadele etti.
Savaştan yeni çıkılmış olmasına rağmen Cumhuriyet kurularak yeni bir yaşamın başlanmasıyla, her alanda olduğu gibi spor alanında da koşullar ne olursa olsun dünya ile rekabet edebilecek şartları sağlanmak için büyük bir çaba içinde olan bir ülkeden katılan sporculardan bahsediyorum.
O zamanki şartları düşündüğünüzde, bisiklet ve eskrim gibi bireysel spor branşlarında içinde bulunulan şartların zorluğu göz önüne alındığında sporcu yollamanın gücünü sanırım tarif etmek imkansızdır.
Sayın Erdal Atabek bir söyleşide “Bireysel sporlardaki sporcu sayısı bir medeniyet göstergesidir” demişti. Çünkü, bireysel sporlarda sporcu önce kendisiyle mücadele etmeyi ve yüzleşmeyi öğrenir sonra rakibiyle mücadele eder. İşte o zaman toplumsal tepkimelerdeki kalite ve duyarlılık sporun toplumsal bir misyon edinmesiyle gerçek anlamında topluma hizmet etmiş olur. Sonucunda ise, toplum tarafından spora ve sporcuya saygı ön plana çıkar.
Yıl 1924 başlangıç noktası, yıl 2021 geldiğimiz nokta, başladığımız nokta ile geldiğimiz yer arasındaki kaybettiklerimizi düşündüğümüz zaman, o mücadelede öncülük etmiş insanlara ve bu Cumhuriyet’e nasıl bir hainlik edildiği net ortaya çıkmaktadır. Kimsesizin kimsesi olan tam bağımsız Cumhuriyet, dinci feodal zihniyetli ile sözde muhafazakâr bir azınlığın dış sömürge ülkelerle çıkar ilişkileri sayesinde rant kapısı haline getirildi. Bu noktada herkes suçlu.
İşte bu ilişkiler silsilesi sayesinde, 1968 yılından beri bu ülkeyi korumak ve yüceltmek isteyen insanlara, özellikle gençlere kişisel çıkar ve beklentiler uğruna bedel ödetilmeye başlandı.
Tüm değerlerini kaybettirtmek istenen bir toplumda, kişisel çıkar ilişkisi devlet üzerinden bir rant kapısı haline getirilince artık ölümlerin değeri ve içeriği anlamsızlaştırılıp tartışılmaz oldu.
Süreç, anne ve babaların çocuklarından önce ölme özgürlükleri elinden alınarak ağır bedel ödettirmeyi amaç edinen anlamlı-anlamsız yapı, kendini koruma refleksi ile suçu kurumsallaştırarak suçsuzluğu anlamsızlaştırmaya kadar geldi.
Bu değer kaybı evde, sokakta, caddelerde, alanlarda, statlarda, salonlarda organize bir eylem olarak kendini gösterip karşılık bulunca, hukukun neyi koruyacağı kaygısı ile kimliğine müdahale edilmesi, haliyle ölümün de nerde ne zaman kimi nasıl yakalayacağı belli olmadan, şuursuz hedef arar halinde sokaklarda dolaşmasına neden oldu. Kadın cinayetlerinde olduğu gibi, suçun kurumsallaştırılması ile ölümün şuursuzca hedef aramasındaki mahrumiyeti yaşayanların hep aynı duyarlı kesimden olması ve suçu yöneten ile işleyen kişilerin de hep aynı rant sever ve duyarsız kesimden olması bir tesadüf olmasa gerek.
Ve o kurumsallaştırılan ve anne babaların çocuklarından önce ölme özgürlüğünü elinden alan organize ölüm, Ankara Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği üyesi olan 19 yaşındaki Umut Ahmet Gündüz’ü 15 Temmuz 2020 günü alkollü sürücüsü olan bir aracın arkadan çarpması sonucu yakaladı.
Umut Gündüz’ün ailesi sürücünün kasten öldürme’ suçundan yargılanmasını istiyor. “Oğlum hastaneye yetiştirilemediği için öldü” diyen baba Menderes Gündüz, “Buna kaza değil, cinayet diyoruz” dedi.
“Oğlum hastaneye yetiştirilemediği için öldü” diyen baba Menderes Gündüz, “Buna kaza değil, cinayet diyoruz. Sürücünün alkollü olması, aşırı hızda seyretmesi, yaralıyı ölüme terk etmesi iddiamızı kanıtlıyor. Hastanenin ışıkları kaza noktasından gözüküyordu. Ama oğlum hastaneye götürülmedi. Türkiye’de son iki yılda can veren 258 bisikletlinin faili, yüzde 90 alkollüydü ve arkadan çarptı. Her çarpan, ‘Bisikletlinin burada ne işi var?’ diyor. Bu savunmanın ‘Gece kadının sokakta ne işi var?’ demesinden farkı yoktur. Yollar sadece motorluların değil, bisikletlilerindir” dedi.
Umut Ahmet’in ailesi, bisiklet kulüpleri, yakınları, arkadaşları ve duyarlı vatandaşlar, yaşanan korkunç olaya sessiz kalmadı. ‘Umut’a Ses Ol / Bisikletli Ölümlere Son’ sloganlarıyla kampanya başlatıldı. Baba Menderes Gündüz, oğlunun cinayete kurban gittiğini, son iki yılda 258 bisikletlinin alkollü sürücülerin karıştığı kazalarda can verdiğini söyledi.
1924 ile 1928 yıllarında olimpiyatlara katılan bisiklet sporcularına sahipken, 2021 yılında caddelerde bisiklet sürmek ve bunu bir spor olarak yapmak ölümü göze alıp ölüme meyden okumak anlamına gelmektedir. Bu kadar yozlaşmanın ve kokuşmuşluğunun bedeli 258 bisikletlinin iki yılda ölmesi ile karşılık bulması kimi neyi sorgulamamız gerektiğini çok net ortaya koymaktadır.