Türkiye’de hekimlerin yaşadığı sorunlar kamuoyunun gündemine sık sık geliyor. Hekimler özellikle ücret yetersizliği ve sağlıkta şiddetten şikayetediyor. Bazıları ise çareyi yurt dışına gitmekte buluyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu sorunlara dikkat çekmek için 8 Şubat’ta “G(ö)REV” başlıklı bir çağrıda bulundu. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) da 17-18 Şubat’ta iş bırakacağını açıkladı.
Aralık’taki “düzenleme” tepkiye neden oldu
Grev sürecinde 2021 yılının Aralık ayı önemli bir dönem noktası oldu. Bu tarihte hekimlerin haklarında iyileştirme yapan bir düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bütün partilerin oylarıyla kabul edildi, ancak daha sonra geri çekildi. TTB, 15 Aralık’ta bu durumu protesto etmek için “G(ö)REV” adını verdiği iş bırakma eylemini gerçekleştirdi. Düzenleme yapılmadığı takdirde yeniden iş bırakacağını duyurdu.
Aradan geçen sürede somut bir gelişme yaşanmadı ve TTB, 20 Ocak’ta yeni eylem planını duyurdu. Bu plan kapsamında 26 Ocak ve 4 Şubat tarihleri arasında TTB’nin Ankara’daki genel merkezinde “Beyaz Nöbet” tutuldu. Farklı şehirlerden gelen tabip odaları yöneticileri illerinde yaşadıkları sorunları paylaştı. Akademisyen hekimler, iş yeri hekimleri, asistan hekimler alanlarındaki sıkıntıları anlattı. Bu “nöbet”lere CHP ve HDP’li milletvekillerinin yanı sıra pek çok sendika ve dernek temsilcisi katıldı.
“Beyaz Nöbet”in son günü 4 Şubat’ta ise TBMM Çankaya kapısında milletvekillerinin de katılımıyla bir basın açıklaması yapılacağı duyuruldu.
TTB’nin talepleri neler?
Peki doktorlar ne istiyor? TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut bu soruyu DW Türkçe’ye şöyle yanıtladı:
“Öncelikli talebimiz toplum sağlığının korunmasına yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Bunun dışında Covid-19 meslek hastalığı sayılmalıdır, illiyet bağı aranmaksızın bir yasa yapılmalıdır. Sağlıkta caydırıcı bir şiddet yasası çıkartılmalıdır. Sağlık çalışanlarının ücretlerinde en az yüzde 150’lik bir iyileştirme yapılmalıdır, aksi takdirde yurt dışına göç engellenemiyor.”
Bunların yanında TTB’nin internet sitesinde ise “ek göstergelerin yükseltilmesi, angarya çalışmanın kaldırılması, sağlık hizmetlerinde reçete ücretinin iptal edilmesi, liyakatsız atamaların durdurulması, özel sağlık kuruluşlarında güvencesiz çalışmaya son verilmesi” gibi talepler yer alıyor.
“Bir ayda 197 doktor yurt dışına gitti”
Prof. Vedat Bulut, tüm bu sorunlar nedeniyle Ocak ayında 197 doktorun yurt dışına göç ettiğini, bunun bir rekor olduğunu söyledi. Bulut, “En nitelikli olanlar, yabancı dil bilenler gidiyor. Geçtiğimiz yılın tamamında bu sayı bin 405’ti. 12 ay böyle devam ederse 2 bin 500 doktor Türkiye’den ayrılmış olacak. Gidenler diğer arkadaşlarına yol gösterdiği için sayı katlanarak artıyor. Bu politikalarla Türkiye’de kimseyi tutamayacaklar” ifadelerini kullandı.
Yurt dışına gitmek isteyen hekimlerin TTB’den iyi hâl belgesi aldığını kaydeden Bulut, sayılara bu şekilde ulaştıklarını söyledi.
Prof. Bulut, TTB’nin 8 Şubat’taki grevine aralarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Diş Hekimleri Birliği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Psikologlar Derneği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Genel Sağlık-İş, Dev Sağlık-İş, Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu’nun da yer aldığı 20’ye yakın örgütün katılacağını aktardı.
Aile hekimlerinden de grev çağrısı
Bir başka grev çağrısı ise Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’ndan 17-18 Şubat tarihleri için geldi. Türkiye’de yaklaşık 30 bin aile hekimi bulunurken AHEF, 75 il derneğinin federasyonu konumunda. AHEF Yönetim Kurulu Üyesi Taner Balbay, taleplerini DW Türkçe’ye anlatırken çalışma koşullarındaki zorlukların altını çizdi:Doktorlar neden Türkiye’den Almanya’ya göç ediyor?
“Biz uzun yıllardır hakkımızda bir yönetmelik bekliyorduk. 30 Haziran 2021’de Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği çıkarıldı. Ancak bu, ‘ceza’ yönetmeliği oldu. Örneğin entegre hastanelerde çalışan aile hekimleri iki yıllık sözleşme döneminde, mazeretli bile olsa beş kez nöbete gitmezse sözleşmesi feshedilecek. Ayrıca aile hekimlerinin sözleşmelerinin uzatılıp uzatılmayacağına il sağlık müdürlüğünün kurduğu komisyonlarca karar verilecek.”
Balbay, bu uygulamanın kötü niyetli yöneticilerin mobbingine yol açabileceği gerekçesiyle “kabul edilemez” olduğunu savundu. Devletin aile sağlık merkezlerine yaptığı cari gider ödemelerinin enflasyonun altında ezildiğini söyleyen Balbay, “Bu yüzden aile sağlık merkezlerinde 15-20 bin kişi işsiz kalabilir” şeklinde konuştu.
Sağlıkta şiddet ortak şikayet
Dr. Balbay, bunların yanında sağlıkta şiddetin de önemli bir sorun olduğunu dile getirdi.Sağlıkta etkin bir şiddet yasasının çıkmasını istediklerini ifade eden Dr. Balbay, bu konuda atılmış bir adım olmadığından şikayet etti. Her gün aile sağlığı merkezleri ve Türkiye’nin dört bir yanından şiddet haberleri geldiğini vurgulayan Dr. Balbay, “Tek tesellimiz hekim arkadaşlarımıza bir şey olmaması. Saldırganlara mevcut yasa maddeleriyle hiçbir şey yapılamıyor. Ya serbest bırakılıyorlar ya da belli bir süre sonra çok az ceza alıyorlar” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı’nın bu şikayetleri duymadığını ve olumlu bir adım atmadığını söyleyen Dr. Balbay, grev kararını bu yüzden aldıklarını ifade etti.
17-18 Şubat’taki iş bırakma eylemine şu ana kadar HEKİMSEN, Hekim Birliği, Tabip-Sen, Genel Sağlık-İş, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası ve diğer bazı örgütlerin destek verdiğini kaydetti. Dr. Balbay, 17-18 Şubat’ın yanı sıra 14-16 Mart’ta da iş bırakacaklarını açıkladı.
Batu Bozkürk / Deutsche Welle