TİP Genel Başkanı Erkan Baş: ‘İşte ırkçılık budur’

TİP Genel Başkanı Erkan Baş kökenini sorgulayan ve kenidisine Tito artığı diyen Mustafa Destici’ye hitaben 'İşte ırkçılık budur' diyerek sosyal medya hesabından cevap verdi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş kökenini sorgulayan Mustafa Destici’ye hitaben ‘İşte ırkçılık budur’ dedi, BBP liderine tepkiler ne oldu?

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Alman istihbaratının kontrolünde yetiştirildiğini öne süren Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Mustafa Destici’ye tepki gösterdi. Baş, Destici’ye hitaben, “Gurbetteki emekçilerin haysiyetine yenileceksiniz” dedi.

Mustafa Destici : Erkan Baş Tito artığı

Destici Salı gecesi katıldığı bir televizyon programında Baş hakkında “Adam Tito artığı. Yugoslavya’da biliyorsunuz Tito rejimi vardı. Komünist benzeri bir bir rejim vardı. Buradan geçiyorsun Almanya’ya. Tamamen sol örgütler içerisinde, belli ki Alman istihbaratlarının kontrolünde yetiştiriliyorsun, Türkiye’ye gönderiliyorsun. Senin gerçek soyadın Jusoviç. Burada Baş’ı kullanıyorsun. Türk milletinin karşısına Jusoviç diye çıkabiliyor musun?” da demişti.” demişti.

Twitter hesabından konu hakkında bir paylaşım yapan Baş, “Bu şahsı ciddiye almam ama burada mesele ben değilim. Hakaret edilen ülkemizdeki milyonlarca Yugoslavya göçmenidir. Ajan diye itham edilen Almanya’da doğmuş milyonlarca işçi çocuğudur. İşte ırkçılık budur” ifadelerini kullandı.

Erkan Baş: “Halkın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar”

Destici bu bilginin doğruluğunu sorgulayan programdaki diğer gazetecilere de bunun bir Google aramasıyla bulunduğunu fakat Erkan Baş’ın bunu gizlediğini söylemişti.

Erkan Baş ise Desteci’nin sözlerine sosyal medya hesabından cevap verdi. Baş, “Bu şahsı ciddiye almam ama burada mesele ben değilim. Hakaret edilen ülkemizdeki milyonlarca Yugoslavya göçmenidir. Ajan diye itham edilen Almanya’da doğmuş milyonlarca işçi çocuğudur. İşte ırkçılık budur” paylaşımında bulundu.

Destici partisini cumhur ittifakına dâhil ettikten sonra ana akım medyada boy göstermeye başladı fakat kırdığı potlar yüzünden AK Parti listelerinden tekrardan gösterilmediği biliniyor.

TİP Milletvekli Barış Atay ise twitter hesbaından “Babam cezaevinde, annem sürgünde olduğu için Almanya’da doğmuş Antakyalı bir arabım. Hayatımız Mustafa Destici gibi ırkçı dingillerle mücadele içinde geçti. Bunlara hiç pabuç bırakmadık, bırakmayız. Geleceğimizi; ülkeyi bu pisliklerin zihniyetinden arındırarak kurtaracağız.”dedi.

Mustafa Destici’den Tito ve Erkan Baş açıklaması

Mustafa Destici tepkilerin gelmesinden sonra Haber Global’e katılıp Tito ve Erkan Baş ile ilgili “Erkan Baş muhatap alacağım biri değil. Bu şahsiyet PKK’nın partisiyle, DHKP-C ve benzeri terör örgütü ve grupların tamamıyla içiçe. Tito artığı derken Tito zihniyetinden bahsediyorum. Tito kim? Yugoslavya’da 27 yıllık baskıcı, zalim bir rejimin kurucusu. Marksist, Leninist dinsiz bir anlayışı getirdi bütün milletleri yok etti. Boşnaklara, Müslümanlara anormal zulümler etti. Tito’nun ölümünden sonra Yugoslavya dağılınca Boşnaklar kendi kimliklerine kavuştu, yaşam hakkı bile vermiyorlardı. Bir sürü devlet Karabağ, Kosova gibi özgürlük elde etti.

Tito Kimdir?

Asıl adı Josip Broz olan Tito, 7 Mayıs 1892 tarihinde, Kumrovec, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda dünyaya geldi. On beş çocuklu geniş bir Hırvat ailesinin yedinci çocuğu olan Broz’un çocukluğu, yoksulluk içinde geçti.

Mareşal Josip Broz Tito 43 yıl önce Slovenya’nın Ljubljana kentinde öldü ve 128 ülkeden temsilcilerin katıldığı tarihin en büyük devlet cenaze töreninde Belgrad’da toprağa verilmek üzere: 4 kral, 31 cumhurbaşkanı, 6 prens, 22 başbakan ve 47 şansölye bulundu.

Ve bundan 32 yıl önce, 1991 yılında, Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti, kanlı bir iç savaş ve dış müdahalenin ardından Avrupa haritasından silinerek, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gördüğü barış dönemini sonlandırdı.

Tito gençlik yılları ve hayatı

Genç yaşlarda iş hayatına atılan Josip Broz, Avusturya, Bohemya ve Almanya gibi pek çok Avrulpa ülkesinde, metal işleme sektöründe görev aldı. İşçilik yaptığı yıllarda aktif olarak sendikalarda yer aldı ve de Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi’ne katılarak siyasal yaşama adımını attı.

Tito’nun doğduğu ev. Kumrovec, Hırvatistan
Tito’nun doğduğu ev. Kumrovec, Hırvatistan

I. Dünya Savaşı sırasında, 25. Alay’da görev aldı ve birliği ile beraber savaşın başlangıç noktalarından birisi olan Sırbistan’a gönderildi. Burada, savaş karşıtı düşünceleri nedeniyle tutuklanan ve 1914–1915 yılları arasında Petrovaradin’de bulunan askeri hapishanede tutuklu bulunan Broz, 1915 yılının Ocak ayında serbest bırakılarak tekrar orduya alındı.

Bukovina Cephesi’nde görev aldığı sırada yaralanarak Rus askerlerine esir düşen Broz, iyileşene kadar 13 ay hastanede yattı. 1917 yılında, hapishaneye nakledileceği sırada askerlerin elinden kaçarak Bolşeviklere katılan Broz, Rus İçsavaşı’nda Bolşevikler adına üç yıl savaştı. Rusya’da tanıştığı ve ileride karısı olacak olan Pelagija Belousova ile beraber, 1920 yılında, esir edildikten beş yıl sonra doğduğu ülkeye geri dönme fırsatı bulabildi.

Rusya’da, içinde yer aldığı devrim hareketi sırasında sosyalizmi benimseyen Tito, Yugoslavya’ya döndükten sonra bu ideolojinin bir temsilcisi olan Yugoslavya Komünist Partisi’nin kurucu kadrosunda yer aldı ve de bu parti ile gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı bek çok kez yasalarla başı derde girdi.  Tito 1928 yılında tutaklanarak altı yıl hapse mahkum edildi ve 1934 yılında hapisten çıktı.

Tito 1928 yılında tutuklanarak altı yıl hapse mahkum edildi ve 1934 yılında hapisten çıktı.
Tito 1928 yılında tutuklanarak altı yıl hapse mahkum edildi ve 1934 yılında hapisten çıktı.

II. Dünya Savaşı sırasında, Alman ve İtalyan Nazi birliklerinin Yugoslavya’ya saldırmaları üzerine ülkesindeki komünist cephe ile birlikte direniş hareketlerini başlatan önderlerden birisi olan Tito, farklı etnik ve dinsel gruplardan oluşan halkı birlik ve dayanışma duygularına hitap ederek örgütledi ve de Alman güçlere karşı koyacak Partizan direniş grubunu oluşturdu. 12.000’lere ulaşan Partizan Kurtuluş Ordusu ile savaşmak için İtalyan ve Alman işgalcilere karşı dağlara gitti.

Tito ve Pazrizanlar sadece işgalci Nazilere karşı değil Hırvatların aşırı milliyetçi örgüt Ustaşa’lar ve Sırp milliyetçileri olan Çetniklerle de mücade etti.

Komünist Parti’nin ve Yugoslav Halk Ordusu’nun vatansever güçlerinin başındaki Tito, ülkeyi Ustaşalar ve Çetniklerden kurtardı ve temizledi. Savaş sırasında Yugoslavya, yeni Hırvat Devleti ile birlikte Hitler’in “kukla” müttefiklerinin bir parçası olan Almanya, İtalya, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya’dan gelen beş yabancı ordu tarafından işgal edildi.

Almanlar ve italyan nazilere karşı başarıyla direnen Partizan’lar, 1943 yılında Alman güçlerini geri püskürtmeyi başardı ve aynı yıl kurulan geçici hükümet ile Yugoslavya’nın federal yapısı belirlenmiş oldu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığını Josip Broz Tito Yugoslavlar için yaptı.

1943 yılında Mareşal, 1945 yılında ise Hükümet Başkanı görevlerine getirilen Tito’nun partisi Halk Cephesi, aynı yıl yapılan genel seçimden başarıyla çıkarak ülkenin yönetim şeklini resmi olarak Monarşi’den Federal Cumhuriyet’e çevirmeyi başardı.

Yugoslavya’da Doğu Avrupa’da olduğu gibi Almanya’yı ve müttefiklerini mağlup eden Tito, Belgrad’ın kurtuluşu için Kızıl Ordu’nun katılımı olmadan ülkesini kurtardı. Bu ona, sosyalizme giden bir yol için kendi arayışını başlatma meşruiyetini verdi. Stalin, 1948’de Tito’yu kendi emirlerine uyduramadığı için Tito’ya ve devrimini suçlamaya başladı. Stalin, küçük parmağını hareket ettirmesinin kendisini düşürmesi için yeterli olduğunu söyleyerek böbürlenirdi. Birkaç kez Tito’ya suikast düzenlemeye çalıştı.

Moskova ile kopuşun Yugoslavya’da sert sonuçları oldu, Sovyet yanlısı olmakla suçlanan komünistlere yönelik zulüm, infazlar, toplama kampları ve siyasi tutuklular yaşandı. Tito, serbest göçe, sınırlı pazar ekonomisine, küçük şirketlerin özel mülkiyetine ve diğer sosyalist ülkeler arasında önemli bir fark yaratan toprağa izin veren açık sınırlara sahip, kendi kendini yöneten sosyalizme dayalı yeni bir yol başlattı. Ayrıca, Moskova önderliğindeki askeri ittifak olan Varşova Paktı’na da açıkça bağlı kalmadı.

Yugoslav komünistleri tarafından inşa edilen sosyalizm, kendine has özellikleriyle birlikte, siyasi veya basın özgürlüğü olmayan, Tito’nun etrafında iyi gelişmiş bir kişilik kültü olan tek parti diktatörlüğüydü.

Kazandığı savaş ve yürüttüğü mücadele ile Mareşal rütbesini de alan Tito’ya halkı çok saygı duyuyordu. Diğer komünist devletlerin ve Che Guevara gibi liderlerin aksine yurt dışına çıkış yasağı yoktu. Her ne kadar söylem düzeyinde kalsa da tüm inançlara eşit olma sözü anayasada vardı. Kendisi ateist olan Tito, halkın dini inançlarında göreceli bir rahatlık sağlamıştı. Stalin’in 1953’te ölümüyle Sovyetler Birliği ile ilişkilerini normalleştiren Tito, bundan sonra iki blok arasında taraf tutmaktansa bir üçüncü yol arayışına girişecekti.

Soğuk Savaş’ın ortasında, 1961’de Tito, Mısır lideri Cemal Abdülnasır ve Hindistan Başbakanı Sri Pandit Nerhu ile birlikte, 100’den fazla üye ülkenin katıldığı Bağlantısızlar Hareketi’nin kurulmasını destekledi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'
Başkan Tito ve Fidel Castro, Dubrovnik’te akşam yemeğinden sonra. (1976.)

1980’de öldüğü zaman. Büyük bir vizyonla, kendilerini ne Moskova ne de Washington’un politikalarının takipçisi olmadıklarını ilan ettiler, gelişmekte olan ülkeler tarafından geniş bir bağlılık yarattılar ve sömürgeciliği kınadılar, kendi kaderini tayin ve bağımsızlığı teşvik ettiler ve aktif olarak barışı desteklediler. Geçen yüzyılın altmışları ve yetmişleri, Yugoslavya’ya dünya gündemindeki önemli konulardaki çabaları ve taahhütleri için prestij ve saygı kazandırdı. Avrupa’da güçlü bir orduyla Hitler ve Stalin’in karşısına çıkan bir liderin muzaffer hikayesiyle güçlü bir Devletti.

Tito’nun ölümü, bir liderin olmaması, Berlin Duvarı’nın yıkılması, Sovyetler Birliği’nin dağılması, iç savaşın başlamasına ve Yugoslavya’nın parçalanmasına yol açan unsurların bir parçasıydı. 1918’de Birinci Dünya Savaşı’nın sonu. Sırpları, Hırvatları, Slovenleri ve yaklaşık yirmi etnik azınlığı bir araya getiren muzaffer güçlerin yaratımıydı.

1998’de Almanya, ülkenin bölünmesinin ve parçalanmasının ana destekçisiydi. Berlin, o zamanki Avrupa Topluluğu veya Amerika Birleşik Devletleri’nin desteği olmadan tek başına, Slovenya’nın bağımsızlığını ilk tanıyan oldu ve bu, iç savaşı serbest bırakma adımıydı. Hırvatistan ve Sırbistan’daki ilkel milliyetçilikle dolu cansız liderler, altı yeni ülke ve hâlâ uluslararası tanınma arayışında olan bir ülke doğurdu. Bu Balkan ülkelerinden ikisi, Slovenya ve Hırvatistan Avrupa Birliği’ne girmeyi başarırken, diğerleri sırada bekliyor.

Etnik temizlik ve iç savaş, 120.000’den fazla kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına, kadınlara tecavüz edilmesine ve şehirlerin yıkılmasına neden oldu. NATO Belgrad’ı bombaladı ve 5.000 kurban bıraktı. Soru hala havada uçuşuyor: Avrupa Birliği neredeydi, BM neredeydi?

Ortaya çıkan yeni ülkelerin hiçbiri uluslararası sahnede fazla ağırlığa sahip değil ve Tito’nun Yugoslavya’sının gördüğü saygı da yok.

Rusya ile arası hep gergindi

Sosyalist olmasına rağmen Rusya’nın politikalarını uygulamayan ve ülkesini herhangi bir dış gücün bağımlılığından uzak tutmayı başaran Tito, bu yönüyle Batı devletleri ve A.B.D. ile sıcak ilişkiler kurabilen ilk sosyalist lider oldu. 13 Ocak 1953 tarihinde Yugoslavya Devlet Başkanı seçilen Tito, 16 Mayıs 1974 yılında Yaşam Boyu Devlet Başkanı ünvanını aldı ve 1980 yılındaki vefatına kadar bu görevini sürdürdü.

Josip Broz Tito, 4 Mayıs 1980 tarihinde, Ljubljana, Yugoslavya’da hayata gözlerini yumdu. Tito’nun karizmatik önderliği ile bir arada duran Yugoslavya’nın farklı etnik kültürlerden oluşan kompleks yapısı, onun ölümünden bir süre sonra çözülmeye başladı ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1992 yılında dağıldı.

Mareşal Tito, ölümünden sonra Yugoslavya’nın dağılmasında ilk yer olacak 4 Mayıs 1980’de Ljubljana’da hayatını kaybetti.

Yugoslavia Josip Broz Tito. Belgrad, 8 Mayıs1980
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'
TİP Genel Başkanı Erkan Baş: 'İşte ırkçılık budur'

Tito’nun hayatını kaybetmesini Yugoslavya’yı oluşturan değişik halkların yaşadığı 6 bölgede farklı hislerle yorumlandı.

Milena (*1966, Slovenya): Sıradan bir Pazar akşamıydı. Ben evde televizyon izliyordum ki program yarıda kesildi ve o zamanlar çok ünlü ve saygın bir TV sunucusu olan Tomaž Terček Tito’nun öldüğünü duyurdu. Televizyondaki o görüntüyü, ciddi yüz ifadesini, sesini ve şu sözleri hala çok net hatırlıyorum: »Umrl je tovariš Tito.« (»Yoldaş Tito öldü«). Son derece üzücü bir atmosferdi – ağladım çünkü başkanımızı seviyor ve önemsiyordum. YSFC’de bu kadar önemli bir rol oynayan cumhurbaşkanını kaybettiğimiz için de bir kafa karışıklığı vardı. Onsuz Yugoslavya neredeyse düşünülemezdi.

Ruzica (*1967, Bosna-Hersek) 4 Mayıs 1980 , Pazar, 15:15 idi . On üç yaşındaydım. Babamla bir stadyumda yerel futbol kulübünün futbol maçını izlediğimi hatırlıyorum. Birden maç durdu. Birisi haykırdı: “Yoldaş Tito öldü!” Titremeye ve ağlamaya başladım. İnsanlar bir fırtına ya da hava bombardımanı olmuş gibi oradan ayrıldı. Bir anda sokaklar boşaldı. Korkmuştum. Dehşete kapılıp eve koştum ve bir süre avluda durdum. Sonra odama çıktım, başımı yastığın altına sakladım ve sanki kendi babam ölmüş gibi ağladım.

Frank (*1937, Slovenya): Tito’nun öldüğünü akşam özel bir televizyon anonsunda duydum – 4 Mayıs 1980’di. Kötü bir haberdi ama ağlamadım, neden ağlayayım? Aylardır yaşlı ve hasta olduğu için ölümü bekleniyordu. Bütün ülkenin temelde onun ölümüyle ilgili kötü habere çok önceden hazırlandığını hatırlıyorum. Zaten Şubat ayında, Ptuj şehrinde geleneksel olarak büyük bir Shrovetide festivali varken, Tito’nun o sırada ölmesi ihtimaline karşı bir önlem olarak karnaval geçit töreni iptal edildi.

Zumreta (*1963, Bosna Hersek) : Okuldan dönerken tramvayda sınavları ve çalışmalarımı düşündüğümü hatırlıyorum. O zamanlar on yedi yaşındaydım. Tramvayda fon müziği çalarken bir anda radyo programı kesildi. Sadece başkanımız Josip Broz-Tito’nun ölümünü duyuran hüzünlü bir ses duyabiliyordunuz. Tramvay durdu ve ilk yolcular ağlamaya başladığında, insanlar ne olduğunu anlamadan şok içinde bir an orada öylece durdular. Bu, asla unutmayacağım bir an, özellikle de Tito’nun doğum gününü genellikle bir mitingle kutladığımız, elden ele bir sopayı el ele tutuşturduğumuz, büyük bir sıcaklık ve sevgiyle köylerden diğerine seyahat ettiğimiz aynı ayda olduğu gibi. şehirler.

YUNANİSTAN KİRA GARANTİLİ GOLDEN VİSA PROJESİ

Yunanistan Kira Garantili Golden Visa Programı Satılık Gayrimenkul

Tito Yugoslavya Devlet Başkanı olarak 1954 yılında Türkiye’ye ziyaret etti

President Tito's Visit To Turkey (1954)

Exit mobile version