Erol Evcil Nesim Malki’nin, kendisini bekleyen şoförü Cengiz Yüksel’in kullandığı 34 SPK 62 plakalı RenaultSpring marka otomobilin arka koltuğuna oturarak yola koyulduğu günün baş aktörlerinden biriydi.
İki kişi araçlarıyla Nesim Malki’nin otomobilini takibe aldılar. O arada takibe, içinde dört tetikçinin bulunduğu bir otomobil daha katıldı.
Nesim Malki, özel uçağı ile geldiği işadamının fabrikasına iş görüşmesi yapmaya gidiyordu. Malki’yi izleyen ilk ekip, infazın gerçekleştirildiği Bursa Özdilek Tesisleri’ne yaklaşırken Malki’nin otomobilini sollayarak öne geçti.
Özdilek Tesisleri’nin hemen yakınındaki trafik lambalarında kırmızı ışığın yanması üzerine şoför durdu. Bu arada arkadaki otomobilde bulunan üç kişi aşağı inerek, arka koltukta oturan Malki’yi çapraz ateşe tutarak öldürdüler.
Dördüncü kişi ise otomobilin kontağını kapatmadan arkadaşlarını bekledi. Ancak saldırganlar şoför Cengiz Yüksel’i bilerek vurmadılar. İnfazdan hemen sonra az ötede park halinde bekleyen iki kişilik ekip, saldırganların kaçışına da öncülük etti.
Saldırganlar, ekibin kullandığı aracın arkasından İzmit istikametine doğru kaçmayı başardılar. İnfazın ardından cinayete gözcülük eden öndeki ekipten biri olay yerine dönerek, gelişmeler hakkında bilgi aldı ve arkadaşlarına durumu iletti.
Nesim Malki’nin ölümüyle birlikte 700 trilyon liralık servet paylaşılıyor
Tefecilik yapan Musevi işadamı Nesim Malki’nin ölümüyle birlikte 700 trilyon liralık servetin bir konsorsiyum tarafından paylaşıldığı, o dönemin başbakanı tarafından açıklandı. Varın siz sağlığında çevirdiği paranın miktarını hesaplayın.
Aradan geçen zaman cinayetle ilgili dehşet verici gerçekleri ortaya çıkardı. Bu gerçeklerden en önemlisi kuşkusuz Erol Evcil’di.
Nesim Malki ve Erol Evcil’in ekonomiyle bağları iplik ticaretiydi. Bu ikili, genellikle Bursa’da kurulu iplik tesislerinin üretimini kapatır, ipliği vadeli olarak küçük perakendeciye satarlardı. Ama gerek üreticiler, gerekse perakendeci esnaf bu aracıları hiç sevmezdi.
Çünkü bu iki aracı, paralarının gücüyle hem üreticiyi, hem de esnafı ezerdi. Örnek vermek gerekirse, Nesim Malki nakit parayla iplik üreticisinin karşısına oturur, 2.5 dolarlık ipliği 2 dolarlık peşin fiyatla alırdı. Sonra döner aynı ipliği 3 dolara vadeli olarak satardı.
Malki küçük esnafın, tüccarın çek ve senetlerini bankalara bozdurur, yeniden nakit para sağlardı. Bu parayı ya yüksek faizle ödünç verir veya yeni mal alımı için iplikçiyle pazarlığa otururdu.
Ama 1990’ların ikinci yarısında Bursa’da büyüyüp serpilen Erol Evcil’le ortak iş yapmaya başlayınca daha da tehlikeli hale geldi. Bu ikili piyasanın büyük üreticilerini dize getirdi.
İpliğini düşük fiyatla satmak istemeyenlere karşı yeni tezgâhlar denendi. Örneğin, eldeki iplik stoklarından bir bölümü çok düşük fiyatla piyasaya sürülerek malına yüksek bedel isteyen üretici cezalandırıldı.
Susurluk dosyasına fazla meraklı olmayanlar bile Erol Evcil’den haberdardı artık. Alaattin Çakıcı’nın yakın arkadaşıydı. Başbakan’la görüşen, bürokrasiye uçak tahsis eden, mafyasiyasetekonomi üçgeninde zenginleşen, bir işadamı…
Hatırlanacağı gibi Erol Evcil ve Türkiye’nin en köklü bankası olan İş Bankası arasındaki kredi ilişkisi belgelenmişti. İş Bankası, 1994-96 yılları arasındaki 22 aylık sürede Erol Evcil’e 30 ayrı paket halinde toplam 175 milyon dolarlık kredi tahsis etti.
Bugünkü değeri 50 trilyon Türk Lirası’na ulaşan krediler için İş Bankası Yönetim Kurulu’nda toplam 23 ayrı onay kararı çıkartıldı. Kredilerin bir bölümü doğrudan Erol Evcil’in şahsına, kalan bölümü ise Evcil’e ait olan Eze Zeytin, Erev Tekstil, Eşrefoğlu Sigorta, EEV Otomobil gibi şirketlere açıldı. Olayın ortaya çıkmasından sonra Genel Müdür Ünal Korukçu, apar topar görevinden istifa etti alındı.
Erol Evcil’in Nesim Malki cinayetini azmettirdiği bilgisinin ortaya çıkması ise, ilişkiler yumağı ile ilgili gerçekleri bir bir ortaya çıkarıyordu. Erol Evcil’in MİT’çi Yavuz Ataç ya da tefeci Nesim Malki ile olan iş ilişkileri biliniyordu. Ancak bazı askerlerle de ilişkisi olduğu sadece ve sadece iddiadan ibaretti.
Erol Evcil 1996 yılı sonlarında asker kaçağı olarak yakalanmış ve hile yolu ile askerlikten kaçmaya çalıştığı için 2 aya yakın süre hapis yatmıştı. Ve bu arada sevk edildiği GATA’da, Evcil’in askerlik yapmaya elverişli olduğu kararı verilmişti. 02.04.1997 tarih ve 880 numaralı raporda Evcil’in “suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli” olduğu yazılıydı.
Ve aynı tarihte Evcil’in bağlı olduğu Mudanya Askerlik Şubesi, cezasını çektikten sonra en yakın Askerlik Şubesi’ne teslim edilerek askere sevk edilmesini istiyordu. Yani Evcil 1997 yılının nisan ayında askere alınmış olmalıydı.
Ancak alınmadı. Çünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda görevli Yarbay Nihat Demirel, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi Kıdemli Hakimliği’ne yazdığı 1997/660 sayılı yazıda Erol Eşrefoğlu’nun (Evcil) tahliyeyi müteakiben salıverilmesini istedi.
Nesim Malki Cinayetinde Düğümler çözülüyor
Bu nedenle de mahkeme cezasını tamamlayan Evcil’i salıverdi. Ve Evcil askere değil, kaçarak yurt dışına gitti. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Başsavcısı Yarbay Nihat Demirel’in yazısıyla Evcil serbest kaldı. O dönemde Evcil, Mudanya Askerlik Şubesi’nin talep ettiği gibi askere alınmış olsaydı, şu anda aranıyor olmayacaktı. Çünkü Malki cinayetine karıştığı ortaya çıktığı anda suçu ağır cezalık olduğu için, askerliği askıya alınacak ve hapse atılacaktı.
Gelelim Evcil’in salıverilmesini isteyen Yarbay Nihat Demirel’e. Demirel’in salıverilmesini isteyerek kurtardığı Evcil’le ilginç bir ilişkisi de ortaya çıktı. Yarbay Demirel’in eşi, 01.08.1996 ile 02.11.1998 tarihleri arasında Evcil’in şirketi Eşrefoğlu İnşaat Şirketi’nde 34031996072 sigorta numarasıyla çalışmış. Yani Yarbay Demirel, Erol Evcil’in salınması yolundaki isteğini yazarken, eşi Evcil’in yanında çalışıyordu. Yarbay Nihat Demirel’in DYP eski milletvekili emekli bir tuğgeneralin damadı olması olayı daha da ilginç kılıyordu.
Peki bu gerçekler bir bir nasıl ortaya çıkmıştı?
İddialara göre Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde yaklaşık 3 yıl kıdemli hakimlik yapan ve bir süre önce adı yolsuzluklara karıştığı gerekçesiyle tutuklanan Yüzbaşı Hakim Mustafa Necati Nalıncı’ya, Erol Evcil’i tutuklamaması için Yarbay Nihat Demirel tarafından ricada bulunulmuştu.
Ancak Yüzbaşı Necati Nalıncı bu isteği reddetmiş ve Evcil’in tutuklanmasını sağlamıştı. Nalıncı’ya göre başına gelenler işte bu olaydan sonra başlamıştı. 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı bir süre önce Nalıncı hakkında “İrtikaba Teşebbüs” ve “Görevi Kötüye Kullanmak” suçlarından 7 buçuk yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açmıştı. Davada Nalıncı’nın ‘Askerlikten kurtulmak için hile yapmak’ suçundan yargılanan ve ‘Çürükçüler’ olarak adlandırılan bazı sanıkların avukatlarından menfaat temin etmeye çalıştığı iddia ediliyordu.
Kısa süre sonra Yzb. Mustafa Necati Nalıncı’ya, bir dava daha açıldı. Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada, sanık Yüzbaşı Nalıncı hakkında, ‘görevine girmeyen işte menfaat sağlamak’ iddiasıyla 1 buçuk yıldan 7 buçuk yıla kadar ağır hapis cezası istendi.
Nalıncı bu konuyla ilgili şunları söylüyordu: “Bütün bu dava Erol Evcil’i cezaevine sokmayı başarabilen tek hakim olduğum için başımı yakmak için düzenlenmiş bir komplodur. Bu komployu tezgahlayan Nihat Demirel’dir.”
Yarbay Nihat Demirel ile ilgili olarak da Milli Savunma Bakanlığı tarafından “görevi suiistimalden” dava açıldı. İlk duruşma da 14 Mayıs’ta İstanbul’da yapıldı.
Nihat Demirel duruşmada, Erol Evcil’i daha önce tanımadığını ileri sürerek, hakkındaki iddiaların Yüzbaşı Nalıncı tarafından ortaya atıldığını iddia etti. Kimin doğru söylediğini ise zaman gösterecek. Zira ordu, kendi bünyesi içinde şaibeli kimselerin bulunmaması konusunda son derece hassas davranıyor.
Nesim Malki’den Erol Evcil’e, Evcil’den Alaattin Çakıcı’ya, Çakıcı’dan bir çok bankacı medya patronu ve askerlere kadar uzanan bir ilişkiler yumağı… İnsan gerçekten anlamakta güçlük çekiyor…
Kaynak: Aksiyon / Tülay Yurtsever