İstanbul’un ve Bizans’ın Tarihine Damgasını Vuran Kadın; Theodora!
NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "İstanbul'un ve Bizans'ın Tarihine Damgasını Vuran Kadın; Theodora!" başlıklı yazısı;
İstanbul tarihinde bazı Bizans imparatorları çok önemlidir ama bazı imparatoriçeler de önemlidir, hatta onlardan biri pek çok Bizans imparatorlarından da önemlidir. O imparatoriçe hiç şüphesiz 21 yıllık saltanatının ardından M.S. 28 Haziran 548’de ölen Theodora’dır.
Theodora M.S. 500’de Kıbrıs’da sıradan bir ailede doğdu ama sosyal hiyerarşinin tepesine tırmanmayı başardı ve Roma İmparatorluğu’nun alışılmışın dışında bir imparatoriçesi olarak adeta imparatorluğun hükümdarı oldu.
Muazzam gücünün ve başarılarının onu imparatorluğun başkenti Konstantinople’de birçokları için bir tehdit haline getirmesine şaşmamalı, çünkü Theodora, İmparator Jüstinyen’in eşinden çok daha fazlasıydı.
Bizans entrikaları olarak halen güncelliğini koruyan saray siyasetinin hain dünyasında Theodora, Jüstinyen’in en yakın müttefiki ve en iyi danışmanıydı. Aslında Theodora, kocasıyla eşit olarak hüküm sürerek muazzam bir güce sahipti.
Bu eşitliği Katolik İtalya’da vaktiyle adeta Ortodoks küçük Konstantinople olan Ravenna’da bulunan en önemli Bizans eseri Aziz Vitale Bazilikası’nda ölmeden sadece bir yıl önce ibadete açılan ama kendisinin de göremediği eşi İmparator Jüstinyen’le karşılıklı yapılan mozaiklerine de yansıyor, kadın olmasına rağmen Theodora mozaikte sadece tam imparatorun karşısında durmuyor, çok dikkatli bakınca daha uzun gözüküyor, buda İmparator Jüstinyen’in Theodora’ya sadece aşkını değil verdiği önemi ve güveni de gösteriyor.
Nika Ayaklanması ile yıkılan 2. Ayasofya’nın yerine günümüz Ayasofya’sının yapılmasında önemli rol oynayarak Roma devletinin en temel direklerinden biri olan Hristiyan dini içinde kırılgan bir dengenin korunmasına vesile oldu. Buna ek olarak, Theodora yüksek statüsünü alt tabakadan kadınları korumak için kullandı ve zamanının çok ötesindeki reformlara öncülük etti.
Saltanatının ilk dönemlerindeki en mühim olaylardan biri hiç şüphesiz, 532’deki Nika Ayaklanması sırasında gerçekleşti.
İsyan kısa sürede büyüyerek çok büyük bir isyana ve Jüstinyen’e doğrudan meydan okumaya dönüştükten sonra, imparator başkent Konstantinople’den kaçmayı düşündü, ancak Theodora başkentte kalmaya ve savaşmaya kararlıydı.
Theodora karşıtı bir tavır takındığı kayıtlarında belli olan dönemin ünlü tarihçisi Kaesarealı Procopius, Nika Ayaklanması sırasında İmparatoriçe Theodora’nın Konstantinople’den kaçmayı ciddi ciddi düşünen kocası İmparator Jüstinyen’i “Kraliyet moru sana iyi bir kefen olur” diyerek azarladığını belirterek Theodora’nın kararlılığını ve cesaretinin altını çizer.
Theodora tarafından bu sözlerle cesaretlendirilen Jüstinyen, isyanı kanla bastırmak için generalleri Belisarius ve Mundus’u Hipodrom’a göndererek başkentte kalmaya ve savaşmaya karar verdi. Sonuç, Roma veya Bizans tarihinde benzeri görülmemiş bir katliamla en az 30.000 kişi öldürülerek Nika Ayaklanması kanlı bir şekilde bastırıldı.
Nika Ayaklanması’nın bastırılması ardından bugünkü Ayasofya’nın yapımındaki rolüyle muazzam bir güç ve etki Theodora’ya birçok düşman getirdi. “Gizli Tarih” adlı eserinde Procopius, Theodora’yı karalamak için elinden geleni yaptı ve onu kocası İmparator Jüstinyen’in bütün başarısızlıklarından sorumlu tuttu.
Theodora’nın alt tabakadan biri olduğu unutulmamalıdır. Daha da ötesi, genç bir kadın olarak, gelecekteki imparatoriçe bir aktris ve dansçıydı.
Roma dünyasında, böyle bir meslek, bir fahişeye benzer şekilde itibarsız kabul edildi, bunun üzerine Jüstinyen, Theodora ile evlenmeyi seçtiğinde, evliliğin gerçekleşmesine izin verecek yasayı değiştirecek kadar ileri giderek, Konstantinople’in muhafazakar seçkinlerini şok etti. Birçoğu Theodora’yı böyle bir ihlal için asla affetmedi fakat Jüstinyen, Theodora’yı gerçekten seviyordu, M.S. 548’de 48 yaşında kanserden öldüğünde, Jüstinyen’in üzerinde gözle görülür bir etkisi olduğu daha çok fark edildi, çünkü İmparator Jüstinyen Theodora’sız 17 yıl daha hüküm sürdü ve bir daha hiç evlenmedi.
Theodora’yı karalama girişimlerine rağmen, Konstantinople merkezli Roma imparatorluğu’nun bugün bile en dikkat çekici tarihi figürlerden biri ve en güçlü kadını olmaya devam ediyor.
Theodora bir imparatoriçeydi, aktristti, azizeydi, çok az kişi öldükten sonra ancak bu kadar ilgi gördü ve bu belki de Theodora’nın en büyük başarısıdır.
Ayasofya’yı şehirlerin kraliçesi İstanbul’a kazandırdıkları için İmparator Jüstinyen ve Bizans imparatoriçelerinin imparatoriçesi Theodora’nın anılarına saygıyla!
Metin Yılmaz – NationalTurk
Ayasofya ve gücün iktidarın sembolü, küre ve Kızıl Elma!
Kaderine terk edilmiş saklı tarih; Vazelon Manastırı!
Trabzon’a kuş bakışı bakan manastır, Kızlar Manastırı!