Ezidilik nedir ve Ezidiler kimdir!

NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "Ezidilik nedir ve Ezidiler kimdir!" başlıklı yazısı;

Ezidiliğin doğduğu Irak’ın kuzeyinin yanı sıra, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Suriye’nin kuzeyi, Ermenistan, Gürcistan ve İran’ın bazı bölgeleri Ezidilerin kadim yurtlarıdır. / Ezidilik nedir ve Ezidiler kimdir!

Ezidiler etnik olarak Kürttür, peki dinleri Ezidilik nedir, nasıl bir dindir?

Ezidi inanışında kökenlerini Adem’in ilk oğlu Seyyid bin Car’a dayandırırlar ve bu nedenle kendilerini diğer insanlardan ayrı tutarlar.

Ezidi inancının bir başka önemli yönü de, köklerinin kadim doğaya ve doğal hayatla bir olduklarına olan inançlarıdır ve toprak, su, güneş ve hava kutsaldır.

Doğal hayat, hayvanlarda kutsaldır; örneğin yılan, Tabiat Ana’ya olan saygıdan, zehirli olsa bile bir yılanı asla öldürmezler ve yılana bu saygılarının kökeni Nuh’un Gemisi’ne kadar gider.

Nuh’un Gemisi Ağrı Dağı’nın zirvesine geldiğinde su sızdırdıktan sonra, bir yılanın gövdesiyle deliği tıkayarak gemiyi ve gemideki herkesi boğulmaktan kurtardığına inanırlar.

Ezidi kozmogonisinde, yüce bir yaratıcı tanrının (“Huda”) dünyayı yarattığını ve sonra onunla ilişkisini sona erdirerek yedi ilahi varlığın kontrolüne bıraktığını savunur. Baş ilahi varlık, tavus kuşu şeklinde tapınılan Meleki Tavus’tur (“Tavus Meleği”).

Ezidi adı Ezda veya Azda’dan gelir ve “Beni Yaradan” anlamındadır ve Ezda’yı Tabrı’nın adı Hüda’ya karşılık olarak kullanırlar.

Tanrı Hüda’nın anlamı ise “Kendini Yaradandır” ve bu nedenle kendilerine Ezidi derler ve Yezidi denmesinden farklı nedenlerden dolayı pek de hoşlanmazlar.

Meleki Tavus, başka dinlerin inananları tarafından sık sık Semavi dinlerdeki Şeytan ile özdeşleştirildi ve Ezidilerin yanlış bir şekilde Şeytan’a tapanlar olarak tanımlanmasına neden oldu.

Ezidiler ise Melek Tavus’un kötü ve kötülük kaynağı olmadığına inanıyor. Onu Cennetten kovulmuş bir melek olarak değil, baş meleklerin lideri olarak görüyorlar.

Cennetten kovulma ise şöyledir; Ezidiler’e göre Tanrı (“Huda”) Meleki Tavus’a insanlara (Adem’e) secde etmesini ister, Meleki Tavus ise emre karşı gelerek insanlara secde etmemiştir çünkü Meleki Tavus’a göre kötülük insanların kalbindedir ve Meleki Tavus dünyayı kötülüklerden arındırmayı kendine görev edinmiştir ve Cennetten çıkarıldıktan sonra kendisi için değil insan oğlu için gözyaşı dökmüştür.

Şeytan adını söylemeleri yasaktır, çünkü Tanrı (“Hüda”) yaratıcıdır ve en büyük güçtür ve kötü bir güç vardır ve Tanrı’ya eşittir demek yanlıştır.

Ezidiler iyinin ve kötünün insanın zihninde ve ruhunda var olduğuna inanırlar. Hangisini seçecekleri insanlara, kendilerine bağlıdır. Bu süreçte Meleki Tavus’a olan bağlılıkları esastır, çünkü Tanrı’nın iyiyi ve kötüyü aynı seçme şansı verdiği ve iyiyi seçen Meleki Tavus’tur.

Ezidiler, Müslüman Kürtlerden dinsel olarak çok farklı olsalar da dilleri Kürtçe’dir.

Ezidiler, katı bir dini kast sistemi halinde örgütlenmiştir ve birçok Ezidi, ruhun ölümden sonra reenkarne olduğuna inanır. Dinlerinin kesin kökenleri tartışmalı olsa da, Ezidiliğin, Lübnanlı Sufi Müslüman bir Arap din adamı Şeyh Adiy ibn Musafir’in 12. yüzyılda Irak’ın kuzeyine yerleşmesi ve İslam’ın unsurlarını İslam öncesi yerel inançlarla karıştıran bir topluluk kurmasıyla oluştuğuna inanılıyor. Örneğin, dinlerinde var olan vaftizi, Hıristiyanlık’tan, sünneti İslam ve Yahudilik’ten, Tanrı’nın bir tezahürü olarak ateşe saygıyı Zerdüştlük’ten almıştır ama yine de belirgin bir şekilde Semavi, yeni İbrahimi bir din değildir, fakat Ezidilik, bazı İslami, Yahudi ve Hristiyan inançları ile birlikte eski Pers dini Zerdüştlük ve Mezopotamya, Anadolu ve İran’da semavi dinler öncesi Zerdüştlük kadar olmasa da etkin bir din olan Mitraizm unsurlarıyla birleştiren zengin bir sözlü geleneğe sahip bir inançtır, işte bu son satırlardan dolayı dinlerinin kesin doğuşu belli değildir ve Sufi bir din adamı olan Şeyh Adiy ibn Musafir’in kendilerini diğer dinlere mensup, özelikle katı İslami inancı olan bazı insanların dışlamasına karşılık kucaklamasından dolayı büyük saygı gösterip sonraki dönemde dinlerinin kurucusu olarak kabul edildiğini öne süren bir görüşte var.

Dini olarak senkretizm olarak bilinen çeşitli inanç sistemlerinin bu birleşimi, onları Müslümanlar arasında kafir olarak damgalayan düşüncenin bir parçasıydı.

Kitâbü’l-Cilve (“Vahiy Kitabı”) ve Meshaf Reş (“Kara Kitap”) Ezidilerin kutsal kitaplarını oluşturur ve içeriklerinin aslında otantik Ezidi sözlü geleneğini yansıttığına inanılıyor.

Ezidi inancında, Semavi dinlere kıyasla çok farklı bir cehennem ve cennet anlayışına sahiptir. İnanmayanların cehennemde yanacaklarına inanmazlar çünkü Meleki Tavus insanlara secde etmeyi reddedip cennetten çıkarıldıktan sonra dünyanın ıstırabı ve acısı için binlerce yıl ağladı ve binlerce yıllık gözyaşları, cehennem ateşlerinin üzerine düşerek cehennem ateşini söndürdü.

Cehennemin sönmesiyle ve reenkarnasyonla birlikte Ezidiler, Karma’ya benzer bir konsepte dayanarak, ruhun cennette eriyene kadar mükemmelliğe tekrar tekrar doğduğuna inanırlar.

Ezidi inanç sistemi, dinsel saflıkla büyük ölçüde ilgilenir ve bu nedenle Ezidiler, günlük hayatın çeşitli yönlerini yöneten çok sayıda tabuyu takip eder. Mavi giysiler gibi çeşitli yiyecekler de yasaktır. Şeytan kelimesi telaffuz edilmez ve fonetik benzerliği olan diğer kelimelerden de kaçınılır. Yabancılarla temas tavsiye edilmez ve bu nedenle Ezidiler geçmişte askerlik hizmetinden ve örgün eğitimden kaçınmaya çalışmışlardır.

İlahi yasaların çiğnenmesi, metempsikoz veya ruhun kademeli olarak arınmasına izin veren ruhların göçü yoluyla kefaret edilir.

Şeyh Adiy’nin metempsikoz yoluyla kutsallığa ulaştığına inanılıyor, yani Meleki Tavus’un ruhunu Şeyh Adiy’in şahsiyetinde bütünleştirirler ve dinlerinde sıkı bir kast sistemi gözlenir.

Ezidilere göre Tanrı, her Nisan ayının ilk Çarşambası ile birlikte yer yüzünde kötülükleri ortadan kaldırmak ve insanlar arasında iyiliği yaymak için bir melek gönderir ve bugüne aynı zamanda en önemli bayramlarıdır ve Çarşema Sor (Kızıl Çarşamba) diye adlandırırlar ve aynı zamanda yılbaşıdır ama pek çok kutlu günleride vardır.

Ezidilerin dini ve yıllık hac merkezi, Irak’ın Dohuk ilinin Laleş kasabasındaki Şeyh Adiy’in mezarının bulunduğu sitedir.

Ezidiler hayatlarında en az bir kez Laleş’e hac yapmakla yükümlüdürler. Günde en az iki kez, hem gün doğumunda hem de gün batımında güneşe dönük olarak namaz kılarlar.

Laleş’te Şeyh Adiy’in türbesinin etrafında alacakaranlık yaklaşırken, güneşin ışığını ve Tanrı’nın ışığını temsil etmek için yılın her günü için bir tane olmak üzere yılda 365 tane kandil yakılır.

Ezidiler doğan güneşe bakacak şekilde gömüldükleri için ölümde bile ışık önemli bir rol oynar.

Yezidilerin din değiştirmesi büyük günahlardan biridir ve cemaat dışında evlilik yasaktır, evlilik öncesi cinsel ilişki yasaktır, domuz eti haramdır.

Tarihleri boyunca bir çok katliama uğrayan Ezidiler en son terör örgütü IŞİD’ın Musul’u kontrol altına almasıyla 2014 ve 2015’de büyük bir katliama uğradılar, yer ve yurtlarından oldular, 21. Yüzyılda zengin Araplara köle olarak satıldılar.

Böylesine acı bir tarihi olan bu küçük dinin insanlarının sayısı Avrupa ve Amerika’ya göç edenlerle birlikte günümüzde en kalabalık nüfusa sahip oldukları Irak ile birlikte yaklaşık 700.000 olduğu tahmin ediliyor ve Türkiye’de yaşadıkları Mardin, Şırnak, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa Viranşehir’de sayıları Avrupa’ya göçler nedeniyle bugün binin altına düştüğü maalesef acı bir gerçektir.

Metin Yılmaz / NationalTurk

Mayasız Ayini: Yahudilere karşı bitmeyen kin ve iftirada son hikâye

YUNANİSTAN KİRA GARANTİLİ GOLDEN VİSA PROJESİ

Yunanistan Kira Garantili Golden Visa Programı Satılık Gayrimenkul

Exit mobile version